Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Fevzi Yazıcı yeniden yargılandıkları davada hapis cezasına çarptırıldı

Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Fevzi Yazıcı yeniden yargılandıkları davada hapis cezasına çarptırıldı

Esas hakkındaki mütalaada  savcı, Altan, Ilıcak ve Yazıcı’nın “örgüte yardım” suçlamasından cezalandırılmalarını, Şimşek’in “örgüt üyeliği” suçlamasından beraatını istedi

 

CANSU PİŞKİN, İSTANBUL

 

Haklarında verilen hükümler Yargıtay tarafından bozulan Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, kapatılan Zaman gazetesinin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı ve gazetenin marka pazarlama direktörü Yakup Şimşekin yeniden yargılandıkları davanın üçüncü duruşması 14 Şubat 2024 günü İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

 

P24 tarafından takip edilen duruşmada Ilıcak, Şimşek ve Yazıcı ile sanık avukatları hazır bulundu. Altan ise duruşmaya katılmadı.

 

Esas hakkındaki mütalaada Altan, Ilıcak ve Yazıcı’nın cezalandırılması istenildi

 

18 Ocak 2024 tarihinde dosyaya sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar eden savcı, Altan, Ilıcak ve Yazıcı’nın üzerlerine atılı “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım” (TCK 220/7) suçlamasından cezalandırılmalarını istedi. Savcı, Şimşekin ise üzerine atılı “örgüt üyeliği” (314/2) suçlamasından beraatını talep etti.

 

Ahmet Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, “örgüte üye olmamakla birlikte yardım” suçlamasının Anayasaya aykırı olduğunu, bu nedenle dosyanın Anayasa Mahkemesine (AYM) gönderilmesini ve AYM karar verinceye kadar da yargılamanın durdurulmasını talep etti. Mahkeme, Çalıkuşunun talebini “yerinde görülmediği” gerekçesiyle reddetti.

 

“Ben de yanıldım, ben de aldandım”

Esasa ilişkin savunmasını yapan Yakup Şimşek, Gecikmiş de olsa adalet adalettir ve bence çok kıymetlidir” dedi ve mütalaaya katıldığını belirterek beraatını talep etti.

 

Fevzi Yazıcı esasa karşı savunmasında, Savcılık açıkça niyet okuyor ama bu bir şüphe. Şüpheden sanık yararlanır ve savcılığın bir şüphesi varsa bundan benim yararlanmam lazım” dedi. Yazıcı, üzerine atılı suçu reddederek hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını ve beraatını istedi.

 

Esasa karşı savunmasını yapan Nazlı Ilıcak, tarafına yöneltilen suçlamaya delil gösterilen faaliyetlerinin tümünün gazetecilik kapsamında olduğunu vurguladı ve beraatını talep etti. Ilıcak şöyle konuştu:

 

"Ortada örgütten talimat aldığımı, menfaat sağladığımı gösteren tek bir belge yok. Tamamen gazetecilik kapsamsında Zekeriya Öz ile yaptığım röportaj ve röportajı süslemek için kullandığım kartopu fotoğrafı nedeniyle Zekeriya Öz’ü aklamakla suçlanıyorum. Röportajın yapıldığı dönem Zekeriya Öz terör örgütü üyesi olarak bilinmiyordu. Dubai seyahatini Ali Ağaoğlunun finanse ettiği gerekçesiyle, HSK tarafından açığa alınmıştı. Röportaj da buna ilişkindi.

 

“Her taşın altında The Cemaat mi var?’ kitabım 2012de yayımlandı. Kitabı 2011de yazdım. O dönem cemaati sadece muhalefet eleştiriyordu. Tüm devlet erkanı, ben kitabı yayımladıktan aylar sonra Türkçe Olimpiyatları’na katıldı. Onlar aldatıldıklarını söylüyorlar. Ben de yanıldım, ben de aldandım.

 

“Siyasi iktidarları gayrimeşru müdahalelere karşı korumaya her zaman gayret ettim. 12 Eylül 1980’de de darbeye karşı çıktım. İdeolojik bağım olsun olmasın haksızlık gördüğüm her olaya karşı çıktım. Özeleştirimi, iyi halimi göz önüne almanızı rica ederim.”

 

“Mütalaada AİHM kararı yok sayılmış”

Esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunan Şimşekin avukatı Büşra Ünal, Müvekkil hakkındaki mütalaa yerinde ve hukuka uygundur. Beraat talep ediyoruz” dedi.

 

Yazıcı’nın avukatı Mesut Yazıcı ise Müvekkilim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre tek başına suçlamaya dayanak yapılamaz denilen ‘Bank Asya müşterisi olması’ nedeniyle cezalandırılmak isteniyor. Atılı suçun unsurları oluşmamıştır, beraat istiyoruz” diye konuştu.

 

Ilıcak’ın avukatı Kemal Ertuğ Derin, esasa karşı beyanında, Müvekkil sadece haber paylaşımı yaparak mesleğinin gereğini ifa etmiştir. Yöneltilen suçlamaya dönük hiçbir belge yoktur. Yargıtay, AYM ve AİHM içtihatları gereği suç unsuru ve şartları gerçekleşmeyen suçtan müvekkilin beraatını talep ediyoruz” dedi.

 

Ahmet Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, müvekkilinin yazdığı yazılar ve bir televizyon programında açıkladığı görüşleri nedeniyle yargılandığına dikkat çekti. Altan’ın düşünce ve ifade hürriyetinin “örgüte yardım” olarak değerlendirildiğini söyleyen Çalıkuşu, AİHM’in Altan hakkında verdiği ihlal kararı doğrultusunda karar verilmesini istedi:

 

“Müvekkil hakkında AİHMin verdiği ihlal kararından mütalaada hiç söz edilmiyor. Böyle bir karar yokmuş gibi görüş bildirilmiş. Sayın savcı, Yakup Şimşek hakkındaki görüşünü haklı ve isabetli bir şekilde değiştirmiş. Demek ki burada hukukun gereğini yapabiliyor ama AİHM kararını görmezden geliyor. AİHM kararının uygulanması mahkemenizin görevidir. Dileriz ki mahkeme AİHM kararını uygular ve müvekkilin beraatına karar verir.”

 

Çalıkuşu, atılı suçun yasal ve somut delili bulunmadığını belirterek, Altan hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını ve müvekkilinin beraatını talep etti.

 

Son sözleri sorulan Şimşek, Yazıcı ve Ilıcak beraatlarını talep etti. Ilıcak, Hakkımdaki AİHM kararına uyulmasını talep ediyorum ve beraatı hak ettiğimi düşünüyorum” dedi.

 

Mahkeme, örgüte üye olmamakla birlikte yardım” suçlamasından Nazlı Ilıcaka 5 yıl 3 ay; Ahmet Altana 6 yıl 3 ay 18 gün; Fevzi Yazıcı’ya 1 yıl 13 ay hapis cezası verdi. Ilıcak ve Altan’ın adli kontrolünün devamına karar veren mahkeme, hükmolunan ceza miktarı, sanığın adli kontrolde geçirdiği süre ve tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak Yazıcı hakkındaki yurt dışı çıkış yasağını kaldırdı.

 

Mahkeme, Yakup Şimşek hakkında ise üzerine atılı “örgüt üyeliği” (TCK 314/2) suçlamasını işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraat kararı verdi.

 

Davanın geçmişi

Altanlar davasının 16 Şubat 2018de görülen karar duruşmasında Ahmet Altan, Mehmet Altan, gazeteci Nazlı Ilıcak, kapatılan Zaman gazetesinin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, gazetenin marka pazarlama direktörü Yakup Şimşek ve Polis Akademisi eski öğretim üyesi Şükrü Tuğrul Özşengül, 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri” iddiasıyla Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

 

Davanın temyiz incelemesini 2019 yılında tamamlayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın eylemlerinin silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçunu oluşturduğu, Yazıcı, Şimşek ve Özşengül’ün “örgüt üyeliği” suçlamasından yargılanmaları gerektiği, Mehmet Altan hakkında ise beraat kararı verilmesi gerektiğine karar vererek ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştu.

 

Davayı yeniden gören İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Kasım 2019da silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlamasından Ahmet Altana 10 yıl 6 ay, Nazlı Ilıcaka ise 8 yıl 9 ay hapis cezası vermiş, cezaevinde geçirdikleri süre dikkate alınarak tahliyelerine karar vermişti. Ancak Ahmet Altan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine tahliye edildikten sekiz gün sonra yeniden tutuklanmıştı.

 

Dosya yeniden Yargıtaya gitmiş ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi 14 Nisan 2021 tarihli kararında Yazıcı, Şimşek ve Özşengüle verilen cezaları onarken, Altan ve Ilıcaka verilen cezaları kanunda belirtilen indirimin uygulanmadığı gerekçesiyle bozmuştu.

 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29 Nisan 2021de, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 14 Nisan 2021 tarihli kararının kaldırılarak Yazıcı, Şimşek ve Özşengül yönünden bozulmasını talep etmişti ve dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmişti.

 

Özşengül, Yazıcı ve Şimşek hakkında verilen mahkûmiyet kararları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 8 Aralık 2022 tarihli kararıyla bozulmuş ve dosya yeniden yargılama için ilk derece mahkemesi olan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. Bozma ilamı gereği yeniden yargılama için 2 Mart 2023 tarihinde tensip zaptı düzenleyen İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Özşengül’ün bihakkın tahliyesine karar vermiş ve dosyasını ayırmıştı.

Yukarı