Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Tanınmış gazeteci ve roman yazarı ve kapatılan Taraf gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, kardeşi ekonomist-köşe yazarı Mehmet Altan ile birlikte 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında 10 Eylül 2016 tarihinde gözaltına alındı.
Gözaltı gerekçesi 14 Temmuz gecesi yine sonradan kapatılan Can Erzincan TV’de beraber katıldıkları bir televizyon programında darbe girişimiyle ilgili “sübliminal mesajlar” vermek olarak açıklandı ancak yaygın uluslararası tepki sonrasında bu suçlamanın soruşturmanın sonraki aşamalarında düştüğü görüldü.
Altan kardeşler 21 Eylül 2016 tarihinde savcılık tarafından sorgulandı. Sorgu tutanaklarına göre Ahmet Altan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek,” “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası yapmakla” suçlandı. 22 Eylül’de İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği Ahmet Altan’ın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi ancak aradan 24 saat geçmeden tahliyesine yapılan itirazın kabul edilmesiyle Ahmet Altan 23 Eylül 2016 tarihinde tutuklanarak Silivri 9 No'lu Cezaevine gönderildi.
Yakalama kararında Altan'ın genel yayın yönetmeni olduğu Taraf gazetesinin “FETÖ/PDY terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek, kamuoyu oluşturmak amacıyla yayın hayatına başladığı, örgütün emir ve talimatları doğrultusunda haberlere yer verildiği, Balyoz darbe planı haberinin de bu anlayış çerçevesinde gazete manşetine taşındığı ... şüphelinin de genel yayın yönetmeni olarak gazetenin yayın politikasını belirlediği, süren yargılamalar sonucunda milli ordunun tasfiye edilerek FETÖ/PDY mensuplarının orduda yükselmelerine ve silahlı kuvvetleri kontrol altına almalarına ilişkin suçlara iştirak ettiği" belirtildi. Kararda ayrıca Ahmet Altan’ın kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak ile birlikte Can Erzincan TV’de katıldığı programdaki sözlerine dayanılarak "15 Temmuz darbesini önceden bildiğinin anlaşıldığı" savunuldu.
Altan kardeşlerin avukatları 8 Kasım 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne Ahmet Altan ve Mehmet Altan için ayrı ayrı başvurdu. AYM'den cevap gelmemesi üzerine Ahmet Altan ve Mehmet Altan için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) 12 Ocak 2017 tarihinde ayrı ayrı başvuru yapıldı. Şubat ayında AİHM, başvuruların resmi öncelik verilmese de en kısa sürede görüşüleceğini bildirdi. Haziran ayında ise AİHM aralarında Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak ve Murat Aksoy’un bulunduğu tutuklu yedi gazetecinin başvuruları hakkında Türkiye hükümetinden savunma istedi. Mahkeme, hükümete 4 Ekim 2017 tarihine kadar yanıtlaması isteğiyle gazetecilerin tutukluluğuna dair sekiz soru yöneltti.
İddianame
Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu çoğunluğu gazeteci 17 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 11 Nisan 2017 tarihinde iddianame düzenlendi. İddianamenin hazır olduğunu ve İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildiğini 15 Nisan 2017 tarihinde Anadolu Ajansı duyurdu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından, "FETÖ'nün medyadaki unsurlarının darbe girişimindeki rolü" başlığı altında hazırlanan iddianame 247 sayfadan oluşuyor.
İddianamede şüphelilere toplam sekiz suçlama yöneltildi. Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak için "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" (TCK 311) "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" (TCK 312) ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" (TCK 309) suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" (TCK 220/6) suçundan da 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep edildi.
İddianamenin tam metnine bu bağlantıdan erişilebilir.
Yargılama
Altanlar davasının ilk duruşması 19-23 Haziran 2017 tarihlerinde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme heyeti dava kapsamında tutuklu olarak yargılanan altı kişinin hepsinin tutukluluğunun devam etmesine karar verdi. Ahmet Altan'ın SEGBİS yoluyla bağlanarak yaptığı savunmanın tam metni buradan okunabilir.
Davanın 19 Eylül 2017 tarihinde görülen ikinci duruşmasında kısa bir savunma yapan Altan, hakkındaki suçlamalara dair tek bir delil gösterilirse temyiz hakkından vazgeçeceğini söyledi. Altan'ın savunmasının tam metnini buradan okuyabilirsiniz.
Davanın 13 Kasım 2017'de görülen üçüncü duruşmasında Altan kardeşlerin soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunan avukatları salondan çıkarıldı, avukatların reddi hâkim talebi reddedildi. Duruşmayla ilgili haberi buradan okuyabilirsiniz.
Davanın dördüncü duruşması 11 Aralık 2017 tarihinde görüldü. Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Ahmet Altan ve diğer beş tutuklu sanığın TCK 309/1. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarını talep etti. Duruşmaya SEGBİS'le bağlanan Altan, esas hakkındaki savunmasını yapmak için süre istedi. Ahmet Altan, davaya müdahil olmak isteyen Başbakanlık avukatlarınca yapılan "sanıkların mal varlıklarına tedbir konulması" talebini de sert sözlerle eleştirdi. Duruşmayla ilgili habere buradan ulaşılabilir.
Davanın karar duruşması 12-16 Şubat 2018 tarihlerinde görüldü. Duruşmanın ikinci gününde savunmasını yapan Ahmet Altan, savunmasının içeriği konusunda mahkeme başkanı tarafından birkaç kez uyarıldı. Mahkeme başkanı Altan’a esas hakkındaki mütalaaya bağlı kalmaması ve cumhurbaşkanını eleştirmeye devam etmesi halinde mikrofonunu kapatacağını söyledi. Altan bunun üzerine savunmasının sonlarına doğru iki sayfalık bir bölümü atladı. Altan’ın savunmasının tam metnini buradan okuyabilirsiniz.
Beş günlük duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu altı tutuklu sanığı "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
İstinaf kararı
Avukatların istinaf başvurusunu değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 27 Haziran 2018 tarihinde düzenlediği tensip zaptıyla Mehmet Altan’ın tahliye edilmesine karar verirken, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek’in ise tutukluluk hâllerinin devamına karar verdi.
Davanın istinaftaki ilk duruşması 21 Eylül 2018 tarihinde görüldü. Ahmet Altan'ın savunmasının özetine buradan ulaşabilirsiniz. Savunmalarının ardından esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı, ilk yargılamadaki suçlamada ısrar ederek sanıkların TCK 309/1 maddesi uyarınca “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmalarını talep etti. "Sanıkların medyanın çeşitli vasıtalarıyla dile getirdikleri her türlü açıklama ve görüşlerin kişilerin can ve mal varlıklarına yönelik tehdit ve şantaj niteliğinde olduğunun kabulü gerekir” diyen savcı, sanıkların tutukluluk hâllerinin de devamını talep etti. Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı’nın tutukluluk hâllerinin devamına karar veren mahkeme, esas hakkında savunmaların hazırlanması için davayı 2 Ekim 2018 tarihine erteledi.
2 Ekim 2018 günü görülen ikinci duruşmada esas hakkındaki mütalaaya karşı nihai savunmalar yapıldı. Ahmet Altan'ın savunmasının tam metnine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Savunmaların ardından hükmünü açıklayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, istinaf başvurularını esastan reddetti. Mahkeme ayrıca Ahmet Altan dâhil beş tutuklu sanığın da tutukluluklarının devamına karar verdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın bozma talebi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 8 Ocak 2019 tarihinde Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne gönderdiği tebliğnamede, Altanlar davasında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının bozulmasını istedi. Tebliğnamede, Altan kardeşler ve Ilıcak'ın “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan değil, “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” (TCK 220/7) suçundan yargılanmaları gerektiği ifade edildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamesine bu bağlantıdan erişilebilir.
Anayasa Mahkemesi kararı
Anayasa Mahkemesi, internet sitesinde yer verdiği 26 Nisan 2019 tarihli duyuruda, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Önder Çelik, Murat Aksoy ve Ahmet Şık’ın da aralarında bulunduğu 10 gazetecinin başvurusunu 2 Mayıs 2019 tarihli Genel Kurul gündemine aldığını açıkladı. AYM Genel Kurulu, 3 Mayıs 2019 günü görüştüğü Ahmet Altan'ın başvurusunu reddetti. Karar oy çokluğuyla alındı. Mahkeme, iki gün boyunca gerçekleşen Genel Kurul’da görüştüğü dokuz başvurunun altısında “ihlâl yoktur” kararı verdi.
Anayasa Mahkemesi, ret kararlarının gerekçesini 26 Haziran 2019 tarihinde internet sitesinde yayımladı. AYM, soruşturma makamlarının değerlendirmelerinin ve tutuklama kararı veren mahkemelerin kararlarının “keyfî ve temelsiz olduğunun söylenemeyeceğini" savundu. Ahmet Altan’ın bireysel başvurusunda AYM Başkanı Zühtü Arslan, Başkan Vekili Engin Yıldırım ve üç üye yargıç, hak ihlâli bulunduğu yönünde kanaat bildirdi. Karşı görüş bildiren beş yargıç, Altan’ın tutukluluğu nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlâl edildiği yönünde oy kullandı.
Arslan 20 maddelik karşı oy gerekçesinde, Altan aleyhine suç delili olarak gösterilen köşe yazılarının ve yaptığı konuşmaların içeriğinin “kuvvetli suç belirtisi oluşturduğuna dair ilgili ve yeterli gerekçelerin” soruşturma makamlarınca ortaya konulamadığını belirtti. Arslan, soruşturma makamlarının Altan’ın soruşturma dosyasına giren iki yazısından alınan birkaç cümlesinden hareketle, Altan’ın 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden haberdar olduğunu ve bu girişime zemin hazırladığını söylediklerini, ancak bunun olgusal temellerini ortaya koyamadıklarını ifade etti. Yine soruşturma makamlarınca Altan’a yöneltilen “Taraf gazetesinde FETÖ/PDY terör örgütünün amaçları doğrultusunda yayın yaptığı” suçlamasıyla ilgili olarak ise, Arslan soruşturma makamlarının tutuklamaya konu olan yazı ve haberlerin “terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün emir ve talimatları sonucunda” yayımlandığına dair olguları ortaya koyamadığını ifade etti.
Karşı oy kullanan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Engin Yıldırım ise, 22 maddeyle sıraladığı karşı oy gerekçesinde Altan’ın tutuklanması için “bazı yazı ve konuşmalarında kullandığı kimi ibareler, ağır eleştirel ifadeler ve üslubunun sertliğinden başka olgusal olarak kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir” herhangi bir delil gösterilemediğini belirtti. Yıldırım, “başvurucunun yazı ve konuşmalarında kullandığı bazı ibarelerin kuvvetli suç belirtisi olarak görülmesi soyut bir değerlendirmeden öteye gidememektedir” ifadelerini kullandı. Altan’ın suçlamaya konu yazı ve konuşmalarında “darbe çağrısı veya ona zemin hazırlamaktan ziyade ağır eleştiriler yönelttiği bazı siyasilerin uyguladıkları politikaların ve benimsedikleri söylemlerin ülkede bir iç karışıklığa neden olma ihtimali ve bunun sonuçlarını kamuoyuna aktarmak” olduğunu belirten Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: “Bir darbe tehlikesinden bahsetmekle, bir darbeyi desteklemek aynı şey değildir. Aksi takdirde darbe tehlikesinden, iç karışıklıklardan bahseden herkes, ilerde bunun gerçekleşmesi halinde bu olaylara destek verdiği, zemin hazırladığı suçlamasıyla karşı karşıya gelebilir.”
Yargıtay'ın bozma kararı
2019 yılının Temmuz ayında Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın aralarında bulunduğu altı sanık hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını bozdu. Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın avukatlarının “kararın hâkim onayından çıkmadığı gerekçesiyle” ulaşamadığı Yargıtay kararı, 5 Temmuz 2019 günü Anadolu Ajansı (AA) tarafından duyuruldu. Daire, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın “Anayasayı ihlâl” yerine, “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan yargılanmaları gerektiğine karar verdi. Yargıtay, Ahmet Altan ve davanın diğer tutuklu sanıkları Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül’ün tahliye taleplerini ise reddetti. Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden yargılama için dosya ilk derece mahkemesi olan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Bozma kararının ardından dosyayı yeniden görecek olan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden yargılama için 8 Ekim 2019 tarihine gün verdi. Mahkeme, dosya üzerinden yaptığı incelemede Ahmet Altan ve dava kapsamında tutuklu bulunan dört diğer sanığın tutukluluk hâllerinin devamına karar verdi.
Yeniden yargılama ve tahliye
Yargıtay'ın bozma kararının ardından Altanlar davasında yeniden yargılama 8 Ekim 2019 tarihinde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkeme, Ahmet Altan ve diğer tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddetti. Kararla birlikte sanıklara yöneltilen suçlamaların vasıfları değişti. Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”, Yazıcı, Şimşek ve Özşengül ise “terör örgütü üyeliği” suçundan yargılanacak.
Yeniden yargılamanın ikinci duruşması 4 Kasım 2019 günü İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, Ahmet Altan'ın “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 7 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Cezayı 1/2 oranında artırarak 10 yıl 6 ay hapis cezası veren mahkeme, Altan'ın tutuklulukta geçirdiği süreyi göz önüne alarak tahliyesine hükmetti. Mahkeme ayrıca, Ahmet Altan hakkında yurtdışına çıkış yasağı uygulanmasına karar verdi. Kararın ardından üç yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Ahmet Altan, Silivri Cezaevi’nden gece saatlerinde tahliye edildi.
Mahkemenin gerekçeli kararının tam metnine bu bağlantıdan erişilebilir.
Savcının itirazı ve yeniden tutuklama
Ahmet Altan'ın hükümle birlikte tahliyesine savcılık 6 Kasım 2019 tarihinde itiraz etti. İtirazın 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmesi üzerine itirazı değerlendiren 27. Ağır Ceza Mahkemesi, tahliye kararına yapılan itirazı 12 Kasım 2019 günü kabul ederek, Altan hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. Mahkeme, kararı Altan'ın avukatına bildirmezken, karar ve yakalama emri aynı gün akşam saatlerinde hükümete yakın Sabah gazetesi tarafından duyuruldu. Ahmet Altan, 12 Kasım 2019 akşamı İstanbul’daki evinde gözaltına alındı. Geceyi Emniyet’te geçiren ve 13 Kasım sabahı İstanbul Adliyesine getirilen Altan, yeniden tutuklama kararını veren İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. Yakalama emri gereğince söz verilen Ahmet Altan, “Yargı çok büyük bir güce sahiptir, insanların hayatını belirler. Bir mahkeme, bir hüküm verdiğinde artık o sanık, o derece mahkemeleri ile irtibatını kesmiştir. Mahkemeniz bence bu dosyayı inceleyemez. İstinafın yetkisine giren bir husus ile ilgili sizin takdir hakkınız yoktur. Benim dosyam, yerel mahkeme ile ilişiğini kesmiştir. Hakkımda hüküm kurulması nedeniyle herhangi bir karar verilmemesini talep ediyorum” dedi.
Mahkeme, Altan’ın avukatlarının itirazlarını “yersiz” olarak değerlendirerek reddetti. Altan’a verilen cezanın miktarı ile tutuklama tedbirinin "ölçülü" olduğuna kanaat eden mahkeme, Altan’ın tutuklanmasına karar verdi. Altan, kararın yüzüne okunmasının ardından 13 Kasım 2019 günü yeniden Silivri Cezaevine gönderildi.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 6 Ocak 2020 tarihinde, karar kesinleşinceye kadar yapılacak tüm yasa yolu müracaatlarının inceleme yetki ve görevinin Yargıtay’ın ilgili dairesine ait olduğunu söyledi ve temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden hak ihlâli kararı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Ahmet Altan'ın başvurusuna ilişkin kararını 13 Nisan 2021 tarihinde açıkladı. Altan’ın Ocak 2017’de yapılan başvurusunda özgürlük ve güvenlik hakkı (5/1) ile ifade özgürlüğünün (10) ihlâl edildiğini tespit eden AİHM, Altan’a 16 bin Euro tazminat ödenmesine hükmetti.
Altan’ın suç işlediğine dair “makul şüphenin” bulunmaması nedeniyle tutukluluğunun Sözleşme’nin 5/1 maddesini ihlâl ettiği sonucuna varan AİHM, "Mahkeme özellikle, Altan'ın hükümeti devirme planının parçası olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığına karar vermiştir. Bu nedenle, söz konusu eylemlerin, başvurucunun iddia edilen suçları işlediğine dair ‘makul şüpheye’ dayanak teşkil edemeyeceğini değerlendirmiştir" dedi.
Soruşturma dosyasına erişimin kıstlanmasının Altan’ın aleyhindeki iddialara etkin bir şekilde itiraz etme imkânını kısıtladığını tespit eden AİHM, bu durumun Sözleşme’nin 5/4 maddesindeki “tutukluluğun hukuka uygunluğunun mahkeme tarafından süratle karara bağlanması” hakkını ihlâl ettiğine oybirliğiyle karar verdi.
Altan'ın tazminat talebiyle başvurabileceği etkili bir hukuk yoluna erişiminin olmadığına ilişkin şikâyeti ile ilgili olarak AİHM, Sözleşme’nin 5/5 maddesinin ihlâl edildiğine oybirliğiyle karar verdi.
Ancak AİHM, Altan'ın tutukluluğunun yargısal denetiminin hızı bakımından Sözleşme’nin 5/4 maddesinin ihlâl edildiği yönündeki şikâyeti, darbe teşebbüsünü takip eden süreçte mahkemelerdeki davaların karmaşıklığı ve sayıca çokluğu ile olağanüstü hâl koşulları gerekçesiyle haksız buldu.
AİHM, 1'e karşı 6 oy çokluğuyla, Altan’ın tutukluluğunun siyasi nedenle olduğu yönünde 5. Madde ile bağlantılı olarak 18. Maddenin ihlâl edildiği yönündeki şikâyette de ihlâl bulmadı.
AİHM’in Ahmet Altan’ın başvurusuna ilişkin kararının tam metnine buradan ulaşılabilir.
Yargıtay kararıyla tahliye
Ahmet Altan, AİHM kararından bir gün sonra, 14 Nisan 2021 tarihinde, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin hakkındaki 10 yıl 6 ay hapis cezasını bozması sonucu 4 yıl 7 aydır tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinden tahliye edildi.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Altan ve Ilıcak’a TCK 220/7'den verilen cezaları kanunda belirtilen indirimin uygulanmadığı gerekçesiyle bozan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bozma gerekçesi ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alınarak Ahmet Altan'ın tahliyesine karar verdi. Yargıtay kararının UYAP üzerinden cezaevine gönderilmesinin ardından Ahmet Altan, akşam saatlerinde Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan tahliye edildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 14 Nisan 2021 tarihli kararında Yazıcı, Şimşek ve Özşengül’e verilen cezaları ise onadı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29 Nisan 2021’de, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 14 Nisan 2021 tarihli kararının kaldırılarak Yazıcı, Şimşek ve Özşengül yönünden bozulmasını talep etti. Tebliğnamede, yeniden yargılama aşamasında sunulan esas hakkındaki mütalaanın Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) öngörülen sürede sanıklar ve avukatlarına tebliğ edilmemesi, mütalaanın yazılı olarak dosyaya sunulduğu tarihten 4 gün sonra 4 Kasım 2019 tarihinde yapılan karar oturumunda iddia makamının esas hakkındaki görüşünün hazır bulunan sanıklar ve müdafilerinin yüzüne karşı okunmaması ve duruşma tutanağına geçirilmemesi suretiyle savunma hakkının engellendiği belirtildi.
23 Şubat 2022 tarihinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başsavcılığın taleplerini kısmen kabul etti. Daire, iddia makamının esas hakkında mütalaasının sanıklar müdafilerine CMK’da öngörülen sürede tebliğ edilmediği ve bu sebeple savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin talebi kabul ederek Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 14 Nisan 2021 tarihli onama kararının bu bakımdan kaldırılmasına karar verdi. Daire, Başsavcılığın itirazının değerlendirilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verdi. Dosya 12 Nisan 2022’de Yargıtay Ceza Genel Kuruluna sevk edildi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararı ve yeniden yargılama
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 8 Aralık 2022 tarihinde kararı bozarak dosyayı ilk derece mahkemesine gönderdi.
Bozma ilamı gereği yeniden yargılama için 2 Mart 2023 tarihinde tensip zaptı düzenleyen İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Yazıcı ve Şimşek’in tahliyesine karar verdi. 30 Temmuz 2022 sabahı cezaevinde vefat eden Özşengül’ün de bihakkın tahliyesine karar veren mahkeme, ölmüş olması nedeniyle Özşengül’ün dosyasını ayırdı.
Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in yeniden yargılandığı davanın ilk duruşması 13 Haziran 2023 günü görüldü. P24 tarafından takip edilen duruşmada İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma ilamına uyulmasına oy birliğiyle karar verdi. Mahkeme, sanıklar hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına ve Altan’ın duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi.
Davanın ikinci duruşması 26 Ekim 2023 tarihinde görüldü. Duruşmada söz alan Yazıcı, “Polisin flash belleğime koyduğu bir mektup var. Önceki yargılamada mahkeme bilirkişi raporu almadı. Biz kendi imkânımızla aldık. Mahkemenin bilirkişi raporu almasını talep ediyoruz” dedi.
Sanıkların yurt dışına çıkış yasağının devamına ve savunmanın bilirkişi raporu talebinin reddine karar veren mahkeme, dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için savcılığa gönderilmesine karar verdi. Dava 14 Şubat 2024 tarihine ertelendi.
Savcı 18 Ocak 2024 tarihinde dosyaya sunduğu esas hakkındaki mütalaasında Altan, Ilıcak ve Yazıcı'nın üzerlerine atılı “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım” (TCK 220/7) suçlamasından cezalandırılmalarını istedi. Savcı, Şimşek’in ise üzerine atılı “örgüt üyeliği” (314/2) suçlamasından beraatını talep etti.
Savcı, Altan'ın kapatılan Taraf gazetesinde yöneticilik yapmasını, haberdar.com sitesinde yazılarının yayımlanmasını, 2015 ve 2016 yıllarında yayımlanan dört köşe yazısını, "HTS kayıtlarına göre örgütün üst düzey yöneticileriyle iletişim-irtibatı bulunduğu" ve 14 Temmuz 2016 akşamında Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak ile katıldığı televizyon programını gerekçe göstererek Altan'ın "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçunu işlediğini savundu.
14 Şubat 2024 tarihinde görülen karar duruşmasının sonunda mahkeme, “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım” (TCK 220/7) suçlamasıyla Ahmet Altan’a 6 yıl 3 ay 18 gün hapis cezası verdi. Aynı suçlamayla Nazlı Ilıcak’a 5 yıl 3 ay, Fevzi Yazıcı’ya ise 1 yıl 13 ay hapis cezası veren mahkeme, Altan ve Ilıcak'a uygulanan adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verdi. Mahkeme, Yakup Şimşek hakkında ise beraat kararı verdi.
"Hakaret" ve "propaganda" davaları
Ahmet Altan, darbe davasına ek olarak "darbe" davasında da delil olarak gösterilen "Ezip Geçmek" başlıklı yazısı nedeniyle de yargılandı ve 28 Şubat 2018'de iki suçlamadan toplam 5 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırıldı. Altan hakkındaki bu davanın iddianamesine buradan ulaşabilirsiniz.
Altan hakkındaki davanın ilk duruşması 5 Aralık 2017 günü görüldü. Aynı yazı nedeniyle aynı mahkemede hem “Marksist bir örgüt olan PKK propagandası” yapmakla hem de “FETÖ olarak anılan dinî bir cemaate destek” olmakla suçlandığını söyleyen Altan, mahkemenin her iki iddianameyi de kabul ederek bu durumu mantıken çelişkili bulmadığını ortaya koyduğunu söyledi.
Davanın 28 Şubat 2018'de görülen üçüncü ve son duruşmasında ise Altan son savunmasını yaptı ve yargılamaya konu olan köşe yazısındaki ifadelerini savundu. Duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme heyeti Altan’a “PKK propagandası yapmak” suçundan önce iki yıl hapis cezası verdi, ardından suçun basın yayın yoluyla işlenmiş olması nedeniyle cezanın yarı oranında artırılarak üç yıla çıkarılmasına karar verdi. Mahkeme, Altan’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan da önce iki yıl altı ay hapis cezasına çarptırılmasını kararlaştırdı, ardından da suçun basın yayın yoluyla işlenmiş olması nedeniyle cezanın 2 yıl 11 aya çıkarılmasına hükmetti. Mahkeme her iki suçlamada da cezayı hesaplarken, Ahmet Altan’ın duruşmalar esnasındaki tutumunu göz önünde bulundurarak indirime gitmediğini bildirdi.