Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Altan’ın eylemlerinin hükümeti devirmeye yönelik bir planın parçası olamayacağını kaydeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Altan’ın tutukluluğunun siyasi saikle olduğu yönündeki iddiaya ilişkin ise AİHS'nin 18. maddesinin ihlâl edilmediğine karar verdi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), tutuklu yazar ve gazeteci Ahmet Altan'ın başvurusuna ilişkin kararını 13 Nisan 2021 tarihinde açıkladı. Altan’ın Ocak 2017’de yapılan başvurusunda özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğini tespit eden AİHM, Altan’a 16 bin euro tazminat ödenmesine hükmetti.
Strazburg Mahkemesi, Altan'ın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 5/1 maddesindeki özgürlük ve güvenlik hakkını ve 10. maddede güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlâl ettiğine 1'e karşı 6 oyla karar verdi.
Yazar ve kapatılan Taraf gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, 2016'da yazdığı üç makale ve 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bir gece önce Can Erzincan TV’de katıldığı programda yaptığı siyasi yorumlarına dayandırılan suçlamalar nedeniyle Eylül 2016'dan beri tutuklu bulunuyor.
Altan’ın suç işlediğine dair “makul şüphenin” bulunmaması nedeniyle tutukluluğunun Sözleşme’nin 5/1 maddesini ihlâl ettiği sonucuna varan AİHM’in kararında “Mahkeme özellikle, Altan'ın hükümeti devirme planının parçası olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığına karar vermiştir. Bu nedenle, söz konusu eylemlerin, başvurucunun iddia edilen suçları işlediğine dair ‘makul şüpheye’ dayanak teşkil edemeyeceğini değerlendirmiştir. Mahkeme, mevcut davada şikâyet edilen tedbirlerin, darbe teşebbüsü ve sonrasında kesin olarak gerekli olduğunun söylenemeyeceğini kaydetmiştir” tespitine yer verildi.
Altan’ın siyasi eleştirilerinin, darbe girişimiyle ilgili önceden bilgi sahibi olduğunun bir göstergesi olarak görülemeyeceğinin tespit edildiği kararda şu ifadelere yer verildi:
“Ayrıca Mahkeme, başvurucunun tutuklanmasına yönelik kararın ‘Balyoz’ davasından dört yıl sonra verildiğini kaydetmiştir. Bu da tutuklamanın gerekli bir tedbir olmadığını gösterir. Taraf'ın yasadışı bir örgütten talimat aldığına dair de herhangi bir kanıt yoktur. Başvurucunun yazdığı makalelere ilişkin olarak Mahkeme, bir bütün olarak ele alındığında, tarafsız bir gözlemciyi Altan’ın tutuklama tedbirine gerekçe gösterilen suçları işlediğine ikna etmeye yeterli olmadığını belirtmiştir.”
Kararda, “Başvurucunun olası bir darbe veya iç savaş hakkında halkı uyardığı gerçeği, tutukluluğunu haklı kılamaz” dendi.
Basın özgürlüğü de dahil olmak üzere ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temellerinden olduğunu vurgulayan AİHM, Altan’a “terör örgütüne üye olmaksızın bilerek yardım etmek” suçlamasıyla verilen azımsanmayacak hapis cezasının AİHS’nin 10. Maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğüne bir müdahale oluşturduğunu ve Altan’ın tutukluluğunun makul bir şüpheye dayanmadığının da tespit edilmiş olması nedeniyle bu müdahalenin hukuki bir dayanağı olmadığını kaydetti.
Soruşturma dosyasına erişimin kıstlanmasının Altan’ın aleyhindeki iddialara etkin bir şekilde itiraz etme imkânını kısıtladığını tespit eden AİHM, bu durumun Sözleşme’nin 5/4 maddesindeki “tutukluluğun hukuka uygunluğunun mahkeme tarafından süratle karara bağlanması” hakkını ihlâl ettiğine oybirliğiyle karar verdi.
Ancak AİHM, Altan'ın tutukluluğunun yargısal denetiminin hızı bakımından Sözleşme’nin 5/4 maddesinin ihlâl edildiği yönündeki şikâyeti, darbe teşebbüsünü takip eden süreçte mahkemelerdeki davaların karmaşıklığı ve sayıca çokluğu ile olağanüstü hâl koşulları gerekçesiyle haksız buldu. AİHM, Altan’ın tutuklanmasının ardından Kasım 2016’da yapılan Anayasa Mahkemesi başvurusu ile ilk derece mahkemesinin hükmünü açıkladığı tarih olan 16 Şubat 2018 arasındaki 15 ay 8 günlük sürenin “kabul edilebilir” olduğuna karar verdi.
AİHM, 1'e karşı 6 oy çokluğuyla, Altan’ın tutukluluğunun siyasi nedenle olduğu yönünde 5. Madde ile bağlantılı olarak 18. Maddenin ihlâl edildiği yönündeki şikâyette de ihlâl bulmadı.
Altan'ın tazminat talebiyle başvurabileceği etkili bir hukuk yoluna erişiminin olmadığına ilişkin şikâyeti ile ilgili olarak ise AİHM, yine Sözleşme’nin 5/5 maddesinin (özgürlük ve güvenlik hakkı) ihlâl edildiğine oybirliğiyle karar verdi.
AİHM’in Ahmet Altan’ın başvurusuna ilişkin kararının tam metnine buradan ulaşılabilir.
Ahmet Altan hakkındaki yargı sürecine dair ayrıntılı bilgiye buradan ulaşılabilir..