Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Cumhuriyet gazetesi eski muhabiri Alican Uludağ hakkında haberleri nedeniyle çok sayıda dava açıldı. Bu davalardan tazminat talebiyle açılan ikisi reddedilirken “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlamasıyla açılan bir davada Uludağ 10 ay hapis cezasına çarptırıldı, hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Rahip Brunson haberleri davası
Uludağ ve o zaman Cumhuriyet gazetesi muhabiri olan Duygu Güvenç hakkında Aralık 2016’da tutuklanan ve 35 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan İzmir Diriliş Kilisesi Rahibi ABD vatandaşı Andrew Craig Brunson davasına dair haberleri nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinde düzenlenen “devletin yargı organlarını aşağılamakla” suçlamasıyla dava açıldı. Uludağ hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis cezası talep edildi.
16 ay tutuklu kaldıktan sonra ABD yönetiminin serbest bırakılma çağrılarının ardından Temmuz 2018’de ev hapsiyle tahliye edilen Brunson Ekim 2018’de serbest bırakıldı ve hakkındaki yurt dışı yasağının kaldırılmasının ardından ABD’ye gitti. Uludağ, Brunson’un Temmuz 2018’de ev hapsiyle tahliye olmasının ardından Cumhuriyet gazetesinde “ABD ayarlı adalet”, “Tutan da bırakan da yargı mı, devlet mi?” başlıklı iki habere imza attı. Uludağ ve Güvenç hakkında konuyla ilgili haberlerindeki ifadeler gerekçe gösterilerek hazırlanan iddianame 1 Ekim 2018’de tamamlandı. Yargılama süreci ise 20 Aralık 2018 tarihinde İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşma ile başladı. Duruşmada yazılı olarak savunmasını sunan Uludağ, ayrıca Brunson davası kapsamında meydana gelen siyasi gelişmelerin haberini doğrular nitelikte olduğunu söyleyerek hakkındaki “yargı organlarını aşağılamak” suçlamasını reddetti ve beraatini talep etti. Dava kapsamında toplam yedi duruşma görüldü. 22 Ekim 2020 tarihinde görülen yedinci duruşmada duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını sundu ve Uludağ ve Güvenç hakkındaki 301. maddeyi ihlal ettikleri suçlamasını tekrarladı. Güvenç ve Uludağ’ın katılmadığı duruşma sonunda İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi “yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” nedeniyle iki gazetecinin de beraatine karar verdi.
Savcı beraat kararına “usul ve yasaya aykırı hususlar içerdiği” iddiasıyla 28 Ekim 2020 tarihinde itiraz etti ve istinaf başvurusunda bulundu. Dava halen istinaf mahkemesinde bulunuyor.
IŞİD Ankara katliamı haberi davası
Cumhuriyet gazetesinde 22 Kasım 2019’da yayımlanan “Emniyet 8 gün önceden Ankara’daki gar katliamı hazırlığını biliyormuş” başlıklı haber nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haberi yazan Alican Uludağ ve gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Olcay Büyüktaş Akça hakkında soruşturma başlatıldı.
Haberde, IŞİD üyelerinin Ankara’da 10 Ekim 2015’te 103 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırıdan 11 gün önce Gaziantep’in Nizip ilçesindeki bir gübre bayisinden gübre satın almaya çalıştıkları, gübre bayisinin sahibinin durumu Emniyete bildirdiği ancak Emniyetin buna rağmen isimleri bildirilen şüpheliler hakkında işlem yapmadığı iddia edilmişti. Haberin yayımlanmasının ardından gübre bayisinin sahibi haberde adının geçmesi nedeniyle şikayetçi olmuştu.
Soruşturmanın ardından Uludağ ve Büyüktaş Akça hakkında Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 6/3 maddesi uyarınca “suçlar ve suçluları ihbar edenlerin hüviyetlerini açıklamak veya yayınlamak” suçlamasıyla üç yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. İddianame 17 Mart 2020’de tamamlandı. Davanın ilk duruşması 22 Ekim 2020 tarihinde İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Savunmasında kamu yararı bulunduğunu belirten Uludağ, haberde ihbarı yapan kişinin isminin yayımlanması nedeniyle değil kamu görevlilerin ihmallerini ortaya koyduğu için yargılandığını söyledi ve beraatini talep etti.
Duruşma sonunda ara kararını açıklayan mahkeme, 10 Ekim Ankara katliamı davasının görüldüğü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine yazı yazılarak iddianame örneğinin istenmesine ve sanık ve sanık avukatlarına esasa ilişkin savunmaları için süre verilmesine karar vererek davayı 12 Ocak 2021 tarihine erteledi.
Davanın üçüncü duruşması 16 Mart 2021 tarihinde İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 10 Ekim Ankara gar katliamı davasının görüldüğü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenen iddianame örneğinin dosyaya geldiği öğrenildi. Mahkeme, iddianamenin incelenmesi için davayı 15 Haziran 2021'e erteledi.
15 Haziran 2021 tarihli karar duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, suçlama konusu haberin Ankara gar katliamı davası tutanaklarına göre düzenlendiğinin açık olduğunu, bu nedenle gizli olmadığını, aleniyet kazandığını belirterek Uludağ ve Akça’nın beraatını istedi.
Hükmünü açıklayan mahkeme, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Uludağ ve Akça’nın ayrı ayrı beraatine hükmetti.
Soruşturmanın gizliliğini ihlâl davası ve hapis cezası
Uludağ hakkında bir diğer dava da 20 Mart 2017’de Cumhuriyet gazetesinden yayımlanan “Dört Hakim ve Savcı, HSYK’nin İhraç Ettiği İsimler Arasında Yok” başlıklı haberi nedeniyle açıldı. 31 Mayıs 2017’de tamamlanan iddianamede, haberde Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir FETÖ soruşturması kapsamında ifade veren bir gizli tanığın açıklamalarının yayımlandığı belirtildi ve Uludağ hakkında TCK 285/1 ve 285/5 maddeleri ile düzenlenen “Soruşturmanın gizliliğini; soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerini yayınlayarak ihlal etmek” suçlamasıyla bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamenin hazırlanmasından yaklaşık iki yıl sonra başlayan yargılama süreci İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 7 Şubat 2019’da görülen duruşma ile sona erdi. Uludağ, bu duruşmadan önce savunmasını İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin talimatı ile 6 Aralık 2018’de Ankara 34. Asliye Ceza Mahkemesinde vermişti. Uludağ savunmasında suç kastının olmadığını, haberde ismi geçen savcının referanduma ilişkin attığı siyasi tweetler nedeniyle kamuoyu tarafından tanınan bir isim olduğunu, bu nedenle ismini açık olarak yazdığını söyledi. 7 Şubat 2019’daki duruşma sonunda kararını açıklayan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Uludağ hakkında TCK 285/1 uyarınca 10 ay hapis cezasına hükmetti, hükmün açıklanması geri bırakıldı.
“Terörle mücadelede görev alanları hedef gösterme” davası
Uludağ, eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısını eleştirdiği bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle de “terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef gösterme” suçlamasıyla yargılanmakta.
Uludağ, davaya konu olan 20 Eylül 2020 tarihli tweetinde eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısının evlendikten sonra eşiyle birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ziyaret etmesini eleştirmişti. İki tweet’ten oluşan paylaşımın ikinci kısmında ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı uyarınca hakkında tahliye kararı verilen Selahattin Demirtaş’ın, başsavcının yeni bir soruşturması ve ikinci tutuklama emriyle cezaevinden çıkamadığı belirtiliyordu.
Uludağ, hakkında söz konusu paylaşımı nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcısını “terör örgütlerine hedef göstermek” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Uludağ, soruşturma kapsamında 24 Eylül 2020 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vermeye çağrıldı. İfadesinin ardından Uludağ hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve haftada bir gün adresine en yakın karakola imza atmak şeklinde adli kontrol tedbirleri uygulanmasına karar verildi.
Uludağ hakkındaki iddianame 30 Eylül 2020 tarihinde tamamlandı. Uludağ’ın sosyal medya paylaşımında eleştirdiği eski başsavcının “mağdur” olarak yer aldığı iddianamede, Uludağ hakkında TMK’nın 6/1 maddesi uyarınca “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” suçlamasıyla bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istendi.
Davanın ilk duruşması 2 Aralık 2020 tarihinde Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Gazeteci olarak yargı bağımsızlığını savunmanın, bunun aksine gördüğü durumları eleştirmenin görevi olduğunu söyleyen Uludağ, paylaşımlarında eski başsavcının adını hiç anmadığını, işaret ettiği noktanın yargı bağımsızlığı olduğunu, kişisel bir mesele olmadığını belirtti. Duruşma sonunda ara kararını açıklayan mahkeme, Uludağ hakkında uygulanan imza verme şartının kaldırılmasına, yurt dışı yasağının ise devamına karar vererek davayı 3 Şubat 2021 tarihine erteledi.
Davanın 3 Şubat 2021 tarihinde görülen ikinci duruşmasında hükmünü açıklayan mahkeme, Uludağ’a “terörle mücadelede görev alanları hedef gösterme” suçundan 10 ay hapis cezası verdi. Uludağ’a verilen ceza ertelendi ve Uludağ’ın yurtdışına çıkış yasağı kaldırıldı.
Tazminat davaları
Uludağ hakkında ayrıca Birleşim Mağazalar A.Ş. (BİM) ve eski Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un şikayetleriyle iki ayrı tazminat davası açıldı. BİM tarafından 250 bin TL tazminat istemiyle açılan davada İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi “görevsizlik” kararı vererek dosyayı Nisan 2019’da İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderdi. İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi, görevsizlik kararına BİM tarafından itiraz edilmediği için tazminat talebini reddetti.
Coş’un şikayetiyle 4 Haziran 2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Validen Bomba İtiraf” başlıklı haber nedeniyle açılan tazminat davasında ise Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi Coş’a 10 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Ancak karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından bozuldu. 19 Temmuz 2019’da başlayan yeniden yargılama sonucunda mahkeme, Yargıtay kararına uyarak tazminat kararını kaldırdı ve davanın reddine hükmetti.