Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
2017 yılında düzenlenen iddianamede, KHK ile kapatılan Zaman gazetesi, Cihan Haber Ajansı, Antalya gazetesi ve Bizimantalya.com çalışanı 10 gazeteciye “terör örgütüne üye olmak” suçlaması yöneltiliyordu
YASİN KOBULAN, ANTALYA
Antalya’da yerel gazetecilerin “örgüt üyeliği” ve “örgüte yardım” suçlamalarıyla yargılandığı davanın karar duruşması 21 Eylül 2021 tarihinde Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Hükmünü açıklayan mahkeme, beş gazeteciye toplam 25 yıl 7 ay hapis cezası verdi.
P24 tarafından izlenen duruşmada, yargılanan gazetecilerden Özkan Mayda, Cihat Ünal, Ömer Özdemir, Olgun Matur ve Onur Fazıl Soydal ile sanık avukatları hazır bulundu. Duruşmayı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) temsilcileri ve yargılanan gazetecilerin aileleri de izledi.
Duruşma, Cumhuriyet savcısının Ocak ayında sunduğu mütalaasını tekrar etmesi ile başladı. Savcı, Bizim Antalya gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Olgun Matur, Cihan Haber Ajansı çalışanları Özkan Mayda, Ömer Özdemir, Zaman gazetesi çalışanı Osman Yakut, Cihan Haber Ajansı ve Zaman gazetesi muhabirleri Cihat Ünal ve Kenan Baş ile redaktör Serhat Şeftali’nin “örgüte üye olmak” (TCK 314/2) suçundan, Antalya gazetesinin sahiplerinden Sıtkı Soydal’ın ise “örgüte üye olmaksızın yardım” (TCK 220/7) suçundan cezalandırılmalarını, aralarında Antalya gazetesinin sahiplerinden Onur Fazıl Soydal’ın da bulunduğu sekiz sanığın ise beraatını talep etmişti. Mütalaada, haklarında “örgüt üyeliği” suçundan ceza istenen yedi gazeteci için TMK’nin 5. maddesi uygulanarak cezaların yarı oranında artırılması talep edilmişti.
Onu gazeteci, toplam 22 kişi hakkında Mart 2017’de düzenlenen iddianamede KHK ile kapatılan Bizimantalya.com, Antalya gazetesi ve Cihan Haber Ajansı’nın “FETÖ’nün Antalya’daki basın ayağını oluşturduğu” ve “örgüt lehine yayın yaptığı” iddia ediliyordu.
Karar duruşmasında savcının mütalaasını tekrarlamasının ardından mahkeme başkanı, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapan gazetecilerin avukatlarının duruşmadan çıkabileceğini söyledi.
“Müvekkilim gazeteci olduğu için cezalandırılması isteniyor”
Duruşmada ilk olarak Kenan Baş’ın avukatı Gözde Baş söz aldı. “Müvekkilim gazetecidir. Sadece gazeteci olduğu için cezalandırılması talep ediliyor” diyen Av. Baş, müvekkilinin beraatını talep etti.
Özkan Mayda da savunmasında, dünyada yargılanan tek spor muhabiri olduğunu söyledi. Feza Gazetecilik A.Ş. bünyesinde Antalyaspor muhabirliği yaptığını kaydeden Mayda, “Benimle aynı şekilde spor muhabirliği yapan ve aynı şirkette çalışan birçok insan yorumcu veya müdür olarak farklı kanallarda çalışmaya devam ediyor” dedi. Mayda, beraatını talep etti.
Cihat Ünal da savunmasında, yaklaşık 15 yıldır gazetecilik yaptığını söyledi. Yaptığı haberler nedeniyle çeşitli ödüller aldığını dile getiren Ünal, “Antalya'da muhabirlik, İstanbul'da kameramanlık yaptım. Zaman gazetesinin dağıtım işlerinde çalışmadım. Ben İstanbul'a örgütleme amacıyla gitmedim. Eşim İstanbul'da İHA’da çalışıyordu, onun için gittim. Şirketle görüştüm ve Cihan Haber Ajansına kameraman olarak aldılar. Telefon görüşmeleri suçlaması konusu yapılıyor. Ben muhabirim ve kaynaklarımla telefonda görüşüyorum. Tüm gazeteciler de bunu yapıyor. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
Ömer Özdemir de savunmasında iddianamede yer alan ByLock suçlamasına dair daha önce savunma yaptığını belirtti. 2012 yılında gazeteciliğe başladığını belirten Özemir, bir yıl sonra askere gittiği için gazeteciliği bıraktığını söyledi. Özdemir, “Ondan sonra da cemaatle ilişkili hiçbir kurum ile ilişkim olmadı. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
Daha sonra Özkan Mayda, Ömer Özdemir ve Cihat Ünal'ın avukatı Münip Ermiş söz aldı. “Antalya medya yapılanması” davasının aceleye getirildiğini ifade eden Av. Ermiş, Zaman gazetesinin üst yöneticilerinin yargılandığı bir davanın olmadığını belirterek, “Bu dava açıldığı zaman hukuksal olarak kime sirayet edeceği kestirilemedi” diye konuştu. Ermiş, müvekkileri hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.
Serhat Şeftali’nin avukatı Halil Istıl da müvekkilinin FETÖ ile herhangi bir bağlantısının olmadığını söyledi.
“Bu dava siyasi bir davadır”
Daha sonra söz alan Olgun Matur da hakkındaki suçlamalara yanıt verdi. “Mütalaada cezalandırılmam isteniyor, bunu kabul etmiyorum” diyen Matur, yazdığı dört köşe yazısı nedeniyle cezalandırılmak istendiğini ifade etti. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi ardından Manisa'da başörtülü kadınlara kelepçe takılmasını haber yaptığını ve bu haberler nedeniyle iddianamede suçlandığını söyleyen Matur, “Bu haber sonrasında da ilgili kurumlar açıklama yaptı ve özür diledi. Antalya gazetesinde 50'ye yakın kişi çalıştı ve kimse hakkında dava açılmadı. Bu dava siyasi bir davadır. Beraatımı talep ediyorum” diye konuştu.
Mahkeme başkanı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Ahmet Altan için verdiği bozma kararını hatırlatarak, Matur’a, “Bu faaliyetlerin ‘örgüte yardım etme’ suçunu oluşturur mu?” diye sordu. Matur, “örgüte yardım ve yataklık etme” suçlaması için somut bir delilin dosyada olmadığını söyledi.
Matur’un avukatı Rıdvan Yılmaz ise savunmasında, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Ahmet Altan kararını hatırlatarak, “Ahmet Altan davasında Yargıtay'ın verdiği kararın burada uygulanması gerekiyor. Müvekkilim yapmış olduğu haberler ve köşe yazıları düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır. Örgüt üyeliğini taşıyacak hiçbir kriter bulunmamaktadır dosyada. Müvekkilimin beraatını talep ediyorum” diye konuştu.
Beş gazeteciye hapis cezası
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, duruşmaya ara verdi. Yaklaşık beş dakikalık bir aranın ardından hükmünü açıklayan mahkeme, gazeteciler Kenan Baş, Ali Orhan, Hasan Yavaşlar, Özkan Mayda ve Onur Fazıl Soydal hakkında beraat kararı verdi.
Cihat Ünal ve Ömer Özdemir’e “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla 6 yıl 3’er ay, Serhat Şeftali’ye ise aynı suçlamayla 6 yıl 10 ay hapis cezası veren mahkeme, Olgun Matur ve Osman Yakut’a ise “örgüte yardım” suçlamasıyla 3 yıl 1 ay 15’er gün hapis cezası verdi.
Davanın geçmişi
15 Temmuz darbe girişiminin ardından, 23 Temmuz 2016’da Antalya’da düzenlenen operasyon kapsamında aralarında yerel gazetecilerin de olduğu birçok kişi gözaltına alınmış, dokuz gazeteci tutuklanmıştı. Bizimantalya.com, Antalya gazetesi, Zaman gazetesi ve Cihan Haber Ajansı Antalya muhabirlerinin de aralarında bulunduğu 22 kişi hakkında 22 Mart 2017 tarihinde iddianame düzenlenmişti. Davanın çeşitli aşamalarında tahliye edilen gazeteciler, 9 ay ile 1,5 yıl arasında değişen sürelerle tutuklu kalmıştı.
Dava sürecinde, iddianamede yer alan isimlerden Zaman gazetesinin eski Antalya Bölge Temsilcisi Tuncer Çetinkaya’nın dosyası ayrılarak “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Anayasa Mahkemesi başvuruları
Dava kapsamında yargılanan gazetecilerden ikisi Anayasa Mahkemesi’ne hak ihlali başvurusu yaptı.
Cihat Ünal, 11 Kasım 2016 tarihli başvurusunda, hakkındaki tutuklama kararının hukuki olmadığını, tutukluluğunun makul süreyi aştığını ve soruşturma dosyasına erişiminin kısıtlandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia etti. Başvuru incelemeye alındığında, Ünal hakkındaki yargılama tutuksuz olarak devam ediyordu. Kararını 28 Kasım 2018 tarihinde veren Anayasa Mahkemesi, Ünal’ın iddialarını oybirliğiyle reddetti.
Kenan Baş ise hakkındaki iddianamenin tamamlanmasından kısa bir süre önce, 17 Mart 2017 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Baş, hakkındaki tutuklama kararının hukuki olmadığını ve tutukluluğunun makul süreyi aştığını, bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia etti. Başvuru incelemeye alındığı tarihte Kenan Baş hakkındaki yargılama tutuksuz olarak devam ediyordu. Başvuruyu 29 Kasım 2018 tarihinde hükme bağlayan AYM, Baş’ın taleplerini oybirliğiyle reddetti.