Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Mahkeme, oy çokluğuyla davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Dava 26 Kasım’a ertelendi
CANSU PİŞKİN, İSTANBUL
İstinaf mahkemesinin bozma kararının ardından yeniden görülmekte olan “Gezi Davasının”, beraat kararları Yargıtay tarafından bozulan “Çarşı Davası” ile birleştirildiği davanın ilk duruşması 8 Ekim 2021 günü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Aralarında dört yıldır tutuklu olan iş insanı Osman Kavala'nın da bulunduğu toplam 52 kişinin yargılandığı davanın duruşması sanık, avukat ve izleyici sayısının fazla olması nedeniyle İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin büyük salonunda yapıldı. “Gezi Davası” sanıklarından Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekci, Hakan Altınay ve birleşen Çarşı davasından toplam 30 tutuksuz sanık ile avukatları duruşmada hazır bulundu. Osman Kavala duruşmaya tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinden SEGBİS aracılığıyla katıldı.
P24 tarafından takip edilen duruşmayı, aralarında konsolosluk ve hak örgütü temsilcileri ile siyasetçilerin de bulunduğu çok sayıda kişi izledi.
Kimlik tespitinin ardından mahkeme başkanı, esasa geçmeden önce usule ilişkin beyanda bulunmak isteyen olup olmadığını sordu. “Çarşı Davası” ve “Gezi Davası” avukatları her iki davanın birleştirilmesindeki hukuksuzlukları anlatarak dosyaların ayrılmasını talep etti.
“Birleştirme kararı siyasi müdahale”
“Çarşı Davası” sanıklarından Ayhan Güner’in avukatı Ali Rıza Dizdar, birleştirme kararının usul hukukuna aykırı olduğunu belirtti.
Çarşı sanıklarından Yusuf Demirci'nin avukatı Ömer Kavili, birleştirme kararının siyasi bir müdahale olduğunu söyledi: “Yargıtay bozma kararında Türk bayrağının yakılmasından bahsetmişti. Ancak dosyada bayrak yakma ile ilgili delil yok. Davada birden fazla usul hatası yaptınız. Birleştirme kararı siyasi bir müdahale olduğunun göstergesidir. Yargıtay'ın bozma kararı ve birleştirme ile ilgili beyanda bulunmamızı istedi mahkemeniz. Görmediğimiz dosyalar hakkında beyanda bulunmamızı istediniz. Birleştirme kararının hukuka aykırı olduğunu tespit etmenizi ve davamızın ayrılmasını talep ediyoruz.”
“Çarşı Davası” avukatlarından Ersan Şen ise birleştirme kararının, sanıklar arasında hukuki ve fiili irtibat varmış gibi algı oluşturmak amacıyla verildiğini ifade etti.
“Hukuki darbe”
“Çarşı Davası” avukatlarından Yıldız İmrek, birleştirme kararını hukuki darbe olarak yorumladı ve heyetin dosyadan çekilmesini talep etti: “Bu bozma ve birleştirme kararı Osman Kavala’nın hapiste kalmasına yarayacak bir garnitür olarak sunulmuştur. Bozma kararı açıkça hukuka aykırıdır. Bunun siyasi bir karar olduğunu düşünüyoruz. Dosyadan çekilmenizi talep ediyoruz. Müvekkilim Çarşı davasında ‘darbecilikten’ yargılanıyor ama asıl darbe, celse arasında verilen birleştirme kararı ile yapılan hukuki darbedir. Birleştirme kararı celse arasında verilemez. Bu hukuka aykırıdır.”
“Çarşı Davası” avukatlarından Rıza Koçak da birleştirmenin usul ve yasaya uygun yapılmadığını belirtti: “Oylamaya katılamayacak bir hakimin kendi görüşünü doğrular yönde karar vermesi kabul edilemez. Maçın hakemi gol atmaya çalışmaktadır.”
“Hukuk kanalıyla işkence”
“Gezi Davası” sanıklarından Mine Özerden'in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, 15 Haziran 2021 tarihinde birleştirme önerisinde bulunan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki hakimin, 28 Temmuz'da geçici görevle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin başına geldiğini ve dosyaların birleştirilmesine karar verdiğini hatırlattı. Köksal, “Bu karar geçersiz, hatta yok hükmündedir. Yargılamanın dürüst ve tutarlı şekilde yürümesini engelleyecek bir karardır” dedi.
Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar da Çarşı ve Gezi davaları arasında şahıs ve olay yönünden hiçbir şekilde irtibat ve bağlantı bulunmadığının altını çizdi. Bayraktar, Kavala yönünden davaların ayrılmasını talep etti: “Birleştirme kararı usule aykırı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Ağustos 2021’e duruşma günü verdi. Siz 8 Ekim 2021 demişsiniz. Aynı 30. Ağır Ceza Mahkemesi birleştirme kararına zemin hazırlamak için 2 Ağustos’ta tamamen emrivaki bir duruşma yapmış ve birleştirme kararını bu duruşmada vermiştir. Birleştirme talebinde bulunan hakim karar verme aşamasında bulunamaz. Bu nedenle birleştirme hukuka aykırıdır. 51 kişinin yeniden ifadesini alacaksınız ve bu günlerce sürecek. Osman Kavala 4 yıldır tutuklu. AİHM tarafından hakkında ihlal kararı verilen müvekkilim için 51 kişi üç farklı olaylar zinciriyle yargılamaya gidiyor. Bu hukuk kanalıyla bir insana işkence yapmaktır.”
“Çarşı Davası” avukatları salonu terk etti
Usule ilişkin beyanlara karşı mütalaada bulunan duruşma savcısı, Gezi ve Çarşı dosyalarının ayrılması taleplerinin reddini istedi.
Savcının mütalaasının ardından tekrar söz alan avukat Ömer Kavili, “Duruşma savcısı bir cümle ile taleplerin reddini istedi. Temsil ettiği konum bakımından yükümlülükleri vardır. Hepsini çiğneyerek bu cümleyi kullanmıştır. Savcı mütalaasında görüş ve gerekçe bildirmesi gerekirken bunların hiçbirini gösteremedi. Yeniden mütalaa vermesini, eğer bunu yapmayacak ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının salona çağrılarak mütalaanın ondan alınmasını ve mütalaayı gerekçelendirmesini istiyorum” dedi.
Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının avukatların tefrik ve davadan çekilme yönündeki taleplerini oy birliğiyle reddetti. Bunun üzerine “Çarşı Davası” avukatları salonu terk etti.
Daha sonra mahkeme heyeti, davada yargılanan kişilerin bozma ve birleştirme kararlarına karşı diyeceklerini sordu.
“Gezi Davası” sanıklarından Hakan Altınay gelecek celse beyanda bulunacağını belirtti.
“Çarşı Davası” sanıklarından Arda Mutlu Doğan ise, “Biz bu davadan beraat aldık. 7 sene geçti, böyle bir şey çıktı ortaya. Savunma yapın dediniz ama avukatlar bile savunma yapmıyor. Birleştirdiniz ama biz birleştirilen dosyadaki kimseyi tanımıyoruz. Bir suçumuz da yok” diye konuştu.
Mücella Yapıcı, aynı iddianame ile iki kez yargılandığını ve beraat ettiğini, beraati kesinleştikten sonra aynı iddianame ile yine yargılanıp yine beraat ettiğini anlatarak, "Bu davayı geldiği bu hâliyle hukuken, vicdanen ve ahlaken kabul etmiyorum” dedi.
Can Atalay, dosyada Gezi sanıkları açısından sorgunun tamamlanmamış olduğunu hatırlattı: "Sorgu tamamlanmadan bu duruşmaya devam edilemez. Daha önce hiçbir bilgimiz olmayan bilgiler, bulgular dosyaya girdi. Mahkemenin bize makul bir süre vererek önce sorgumuzu tamamlaması gerekir. Sorguya elverişli duruşma açmanız ve teamülen sorgumuzu tamamlamanız gerek.”
Tayfun Kahraman ise haklarında verilen beraat kararının tekrarlanmasını ve uygulanan adli kontro ltedbirlerinin kaldırılmasını talep etti.
Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez, müvekkilinin hakkında verilen beraat kararından sonra yurt dışına gittiğini ve çalışmalarını orada sürdürdüğünü belirterek, mahkemeye ilgili yazıyı sundu. Sönmez birleştirme kararına ilişkin olarak dosyayı incelemek için süre talep etti.
İnanç Ekmekçi’nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan da müvekkilinin yurt dışında yaşadığını belirterek savunmasının istinabe yoluyla alınmasını talep etti ve savunmalarını hazırlamak için süre talebinde bulundu.
Mine Özerden, birleştirilen dosyada isnat edilen suçlamalar hakkında bilgisi olmadığını belirterek süre talebinde bulundu.
Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, savunma için yeterli sürenin verilmesini talep ettiğini belirterek, "Müvekkilime isnat edilen suçun ne olduğunu öğrenmek istemiştim, reddettiniz. Bu yargılamanın nasıl yürüdüğüne ilişkin çok önemli bir veri olacak bu kararınız” diye konuştu.
Yiğit Ali Ekmekci’nin avukatı Hasan Fehmi Demir de süre talep etti.
“Hakkımdaki suçlamalar komplo teorilerine dayandırılan fantastik iddialardır”
Tutuksuz sanıklar ve avukatlarının beyanlarının ardından Kasım 2017'den bu yana Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Osman Kavala, SEGBİS aracılığıyla savunmasını yaptı. Kavala, Gezi'den önce de Gezi sırasında da Çarşı davasında suçlananlarla tanışıklığı olmadığını belirtti: “Gezi protestolarına farklı çevre ve düşüncelerden insanlar katıldı. Bugüne kadar hiçbir kitlesel eylemi organize etmedim, hiçbir kitlesel eylem için de benden maddi destek talep edilmedi. Bildiğim kadarıyla bir futbol takımı taraftarlarının iktidarı değiştirmek için harekete geçmeleri dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.”
Kavala savunmasında şu ifadelere yer verdi: “Benimle ilgili suçlamaların çarpıcı yanı, sadece herhangi bir delile dayanmıyor olmaları değildir. Bunlar mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte iddialardır. Bana yöneltilen 15 Temmuz darbe girişimine katılmak suçlaması da daha sonra kurgulanmış olan casusluk suçlaması gibi delilden tamamen yoksun, çirkin bir iftiradır, haysiyetime yönelik bir suikasttir. Savcının azınlıklarla yapılan faaliyetleri casusluk suçunun delilleri olarak göstermesi, halkın ırk temelli tanımlandığı, azınlıkların potansiyel suçlu olarak görüldüğü Nazi Almanyası'nda vatana ihanet yasasına dayandırılan casusluk suçlamalarını hatırlatmaktadır. Somut delil, varsayımlara dayalı olmadan somut olduğu anlaşılan delildir. Özgürlüklerin kısıtlanması, ancak bu tür delillerin tarafların ve dolayısıyla kamuoyunun önüne konması halinde, bu yükümlülük yerine getirildiğinde meşruluk kazanabilir. Bu özellikte olmayan bilgi, bulgu ve varsayımların somut delil olarak tanımlanması, özgürlüğün gasp edilmesine, kamuoyuna yönelik dezenformasyona hizmet etmektedir. Sudan bahanelerle tutukluluğumun sürdürülmesi yargısız infazdır, algı yaratma çabasıdır, AİHM kararının etrafından dolanma girişimidir. Umarım, davaların birleştirilmesi, Türk yargısının karşı karşıya olduğu tehditlerin daha iyi anlaşılmasına vesile olur.”
Kavala'nın savunmasını tamamlamasının ardından avukatı Köksal Bayraktar söz aldı: “İddianameyi hazırlayan kişinin Adalet Bakan yardımcısı olması konunun kanuni değil siyasi olduğunun göstergesidir. Yargı müvekkilime eziyet ediyor. Müvekkilim işkence altındadır.”
Savunmaların tamamlanmasının ardından söz alan duruşma savcısı, mazereti olmaksızın duruşmada hazır bulunmayan sanıklar hakkında yakalama emri düzenlenmesini, savunma için süre taleplerinin kabulünü, Osman Kavala hakkında ise “suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu” gerekçeleriyle tutukluluk hâlinin devamını talep etti.
Mahkeme oy çokluğu ile “hukuki durumda değişiklik olmaması” ve “kuvvetli suç şüphesi” gerekçeleriyle Kavala’nın tutukluluk hâlinin devamına karar vererek davayı 26 Kasım 2021 tarihine erteledi. Kavala’nın tutukluluğa devam kararına üye hakim Kürşad Bektaş muhalefet ederek Kavala’nın adli kontrol şartı uygulanarak tahliye edilmesi gerektiğini belirtti.