Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Gazetecilik kariyerine 1992 yılında ANKA Haber Ajansında başlayan Erdem Gül, 2014 yılında Cumhuriyet gazetesinin Ankara temsilciliği görevini üstlendi. Gül, gazetede 29 Mayıs 2015 tarihinde yayımlanan “Suriye’ye gönderilen MİT tırları” konulu haber gerekçe gösterilerek başlatılan soruşturma kapsamında 26 Kasım 2015 tarihinde gazetenin o dönem Genel Yayın Yönetmeni olan Can Dündar ile birlikte tutuklandı.
Haberde, 2014 yılında Jandarma tarafından durdurulan Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) ait olduğu öne sürülen tırlarla Suriye’deki cihatçı gruplara silah ve mühimmat sevk edildiği iddialarına dair savcılık dosyasından alındığı belirtilen görüntüler yer alıyordu.
Haberin yayınlandığı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasî ve askerî casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” ve “terör örgütü propagandası yapma” şüphesiyle soruşturma başlatıldığını duyurdu. Aynı gün, İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği “millî güvenlik” gerekçesiyle habere erişimin engellenmesine karar verdi. 1 Haziran 2015 tarihinde soruşturma dosyasına İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından kısıtlama kararı getirildi.
Tutuklama
Gül ve Dündar, haklarında açılan soruşturma kapsamında 26 Kasım 2015 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ifadeye çağrıldı. Savcılık sorgusunda Gül ve Dündar’a “FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün örgütsel amaçları doğrultusunda örgüte üye olmadan yardım etme,” “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme” ve bunları “açıklama” suçlamaları yöneltildi.
Gül ve Dündar, savcılıktaki ifadelerinin ardından “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askerî casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlamalarıyla tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi.
İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği aynı gün Gül ve Dündar’ın “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askerî casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlamalarıyla tutuklanmalarına karar verdi. Gül ve Dündar tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderildi.
Gül ve Dündar’ın tutuklanmalarına karşı avukatları 4 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.
İddianame
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gül ve Dündar hakkında 25 Ocak 2016 tarihinde iddianame düzenledi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Gül ve Dündar’a tutuklama kararında isnat edilen suçlara ek olarak TCK 312. Maddedeki “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlaması da yöneltildi.
İddianamenin tam metnine bu bağlantıdan ulaşılabilir.
AYM kararıyla tahliye
Gül ve Dündar adına yapılan bireysel başvuruları 25 Şubat 2016 tarihinde karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, Gül ve Dündar’ın tutuklanmalarının Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkı ile 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğine oy çokluğuyla karar verdi. Gül ve Dündar, AYM kararı uyarınca 26 Şubat’ta sabaha karşı Silivri Cezaevinden tahliye edildi.
Yargılama
Gül ve Dündar hakkında açılan davanın ilk duruşması 25 Mart 2016 günü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) müdahillik taleplerini kabul eden mahkeme, davaya gizlilik kararı getirilmesine ve duruşmaların kapalı görülmesine karar verdi.
5 yıl hapis cezası ve “örgüte yardım” suçlamasının ayrılması
Davanın karar duruşması 6 Mayıs 2016 tarihinde görüldü. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Erdem Gül’e “Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak” suçlamasıyla 5 yıl hapis, Can Dündar’a ise aynı suçlamayla 5 yıl 10 ay hapis cezası verilmesine karar verdi. Mahkeme, Gül ve Dündar’ın “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasından beraatlerine, haklarındaki “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasının ise ayrılmasına karar verdi. Mahkeme, “siyasal ve askeri casusluk” suçlamasının gerçekleşmesi için zorunlu olan “Başka bir devletle veya terör örgütü ile anlaşma olgusunun” hukuka uygun şekilde elde edilmiş delillerle ispatlanamadığını belirtti.
“Örgüte yardım” davası
Gül ve Dündar hakkında “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlaması yönünden ayrılan dosyanın duruşması 21 Eylül 2016 tarihinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Almanya’da bulunan ve OHAL sona erene kadar ülkeye dönmeyeceğini açıklayan Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın katılmadığı duruşmada Erdem Gül ve avukatlar hazır bulundu. Gizlilik kararı nedeniyle kapalı yapılan duruşmada mahkeme, Gül ve Dündar hakkındaki dosyanın, suçlama konusu haberdeki görüntüleri Dündar’a verdiği gerekçesiyle gazeteci kökenli CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etme” ve “örgüte yardım” suçlamalarıyla açılan dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verdi.
Mütalaa
Gül, Dündar ve Berberoğlu’nun “örgüte üye olmaksızın yardım” suçlamasıyla yargılandığı davanın 11 Ocak 2017 tarihli duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, Dündar, Gül ve Berberoğlu için “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasıyla 10’ar yıla kadar hapis cezası ve Berberoğlu için ayrıca “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasıyla müebbet hapis cezası talep etti.
Berberoğlu’na hapis ve “örgüte yardım” suçlaması için ayırma kararı
Davanın 14 Haziran 2017 tarihinde görülen sekizinci duruşmasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Berberoğlu’nu “siyasi ve askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgilerini açıklama” suçlamasıyla 25 yıl hapis cezasına çarptırdı ve tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme, Gül, Dündar ve Berberoğlu hakkındaki “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasını dosyadan ayırdı.
Aydınlık gazetesi davasıyla birleştirme kararı
Dündar ve Gül’ün tutuklanmasının ardından, “MİT tırları” haberini 2014 yılında yayımlayan Aydınlık gazetesi, 5 Aralık 2015 tarihinde “Gelsinler Tutuklasınlar” başlığıyla bir yazı yayımlamıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Aydınlık gazetesi hakkında başlattığı soruşturma neticesinde Ağustos 2017’de Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel ve eski İstihbarat Şefi Orhan Ceyhun Bozkurt hakkında “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasıyla iddianame düzenlendi. Başsavcı İrfan Fidan, iddianameye “Şüphelilerin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüyle hiçbir ilgilerinin olmadığı anlaşıldığından TCK’nın 314/2’inci maddesi yönünden suçlama yapılmamıştır” notunu düştü.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yücel ve Bozkurt hakkındaki iddianameyi Eylül 2017’de kabul ederek tensip zaptı düzenledi. Mahkeme, Aydınlık gazetesine açılan davanın aralarındaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle Dündar, Gül ve Berberoğlu hakkında devam eden “örgüte yardım” davasıyla birleştirilmesine karar verdi.
Gül, Dündar ve Berberoğlu hakkında mütalaa verildi, birleşen Aydınlık dosyası ayrıldı
Birleşen davanın 20 Aralık 2017 tarihinde görülen duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, Dündar, Gül ve Berberoğlu’nun “örgüte yardım” suçlamasıyla cezalandırılmalarını talep etti. Mahkeme ara kararında aralarında irtibat bulunmadığı gerekçesiyle Aydınlık gazetesi yöneticileri Yücel ve Bozkurt hakkındaki dosyanın davadan ayrılmasına karar verdi.
Davanın sonraki duruşmaları sırasıyla 24 Ocak 2018 ve 16 Şubat 2018 tarihlerinde görüldü. 16 Şubat günü görülen duruşmada Gül ve Dündar’ın avukatları, ilk davada verilen kararın Yargıtay incelemesinin sonuçlanmasının beklenmesini talep etti. Avukatlar ayrıca Aydınlık gazetesine açılan davanın sonucu ile İstinaf Mahkemesinin Berberoğlu hakkındaki kararının da beklenmesini talep etti. Talepleri reddeden mahkeme, davayı 14 Mart 2018’e erteledi.
Yargıtay’ın bozma kararı ve Erdem Gül’e beraat
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 9 Mart 2018 tarihinde Gül ve Dündar’a 2016 yılında verilen hapis cezalarını bozdu. Yargıtay kararında Erdem Gül için “Devlet sırrı niteliğindeki gizli bilgileri hususi gayretle temin ettiğine veya sanık Can Dündar’ın eylemine iştirak ettiğine dair cezalandırılmasına yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, ispat edilemeyen suçtan beraatine karar verilmesi gerekir” ifadelerine yer verildi. Yargıtay, Dündar hakkında ise “Gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etmek” suçundan hüküm kurulması gerektiğine karar verdi.
Yargıtay’ın bozma ilamının ardından Gül ve Dündar’ın yeniden yargılanmasına 7 Mayıs 2018 tarihinde başlandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi gizli olarak görülen duruşmada Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasına ve Gül hakkındaki dosyanın ayrılmasına karar verdi.
Erdem Gül’ün ayrılan dosyasını 16 Temmuz 2018 tarihli duruşmada karara bağlayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Gül’ün üzerine atılı “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak” suçlamalarından beraatine karar verdi.
“Örgüte yardım” suçlaması düşürüldü
Erdem Gül, Can Dündar ve Enis Berberoğlu’nun “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasıyla yargılandığı davanın sonraki duruşmaları sırasıyla 14 Mart 2018, 9 Mayıs 2018, 18 Temmuz 2018 ve 10 Ekim 2018 ve 6 Şubat 2019 tarihlerinde görüldü.
Davanın 6 Şubat 2019 günü görülen duruşmasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Dündar hakkındaki dosyanın ayrılmasına ve Gül ve Berberoğlu’na savunmaları için süre verilmesine karar vererek davayı 15 Mayıs 2019 tarihine erteledi.
15 Mayıs 2019 tarihinde görülen duruşmanın sonunda kararını açıklayan mahkeme, Gül hakkındaki “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasıyla açılan davanın Basın Kanunu'ndaki 4 aylık hak düşürücü sürenin aşılmış olması sebebiyle düşürülmesine, Berberoğlu hakkında da hüküm verilmesine yer olmadığına karar verdi.
İstinaf mahkemesi olarak görev yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi 2020 yılında kararı onadı.
Yargıtay’ın bozma kararı ve yeniden yargılama
Dosyaya dair incelemesini tamamlayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 31 Mart 2023 tarihinde Ulusal Yargı Bilişim Ağı’na (UYAP) yüklenen 20 Aralık 2022 tarihli kararında, sanıklara “örgüte yardım” veya “örgüt adına suç işlemek” suçlarından hapis cezası verilmesi gerektiğine hükmederek ilk derece mahkemesinin Gül ve Berberoğlu hakkındaki kararını bozdu.
Yargıtay’ın bozma kararı üzerine, 2019 yerel seçimlerinde Adalar Belediye Başkanı seçilen Cumhuriyet gazetesi eski Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun yeniden yargılanmasına 13 Eylül 2023 tarihinde başlandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Berberoğlu hakkındaki yargılamanın yasama dokunulmazlığı kaldırılıncaya kadar durmasına, Gül hakkındaki dosyanın ise ayrılmasına karar verdi.
Erdem Gül hakkında ayrılan dosyanın 30 Kasım 2023 tarihinde görülen duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan haber sebebiyle Gül’ün “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” (TCK 220/7) suçlamasıyla cezalandırılmasını talep etti. Dava, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaların hazırlanması için 28 Şubat 2024 tarihine ertelendi.
"Örgüte yardım" suçlamasıyla 5 yıl hapis cezası
Gül'ün yeniden yargılandığı davanın karar duruşması 28 Şubat 2024 tarihinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. P24 tarafından takip edilen duruşmada Gül ve avukatları hazır bulundu.
Gül’ün avukatlarından Fikret İlkiz, “örgüte yardım” suçunu düzenleyen TCK 220/7’nin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek, bu maddeden mahkumiyet kararı verilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Gül’ün avukatlarından Akın Atalay da TCK 220/7 maddesinin Anayasa’ya aykırılık iddiasının mahkeme tarafından ciddiye alınmasını ve öncelikle bu konuda ara karar oluşturulmasını talep etti. Savcı talebin reddini istedi. Mahkeme, Anayasa’ya aykırılık talebinin reddine karar verdi.
Atalay, davanın Basın Kanunu’nda tanımlanan 4 aylık hak düşürücü süreden sonra açıldığı göz önüne alınarak düşme kararı verilmesi gerektiğini söyledi. Gül’ün avukatlarından Tora Pekin de, “Mütalaada sayın savcı ‘bu dosya basın özgürlüğü davası’ değil diyor. Oysa bu dosyayla ilgili ifade ve basın özgürlüğü kapsamında verilmiş üç AYM kararı var” diyerek beraat talep etti.
Duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme, Erdem Gül’e “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasıyla 5 yıl hapis cezası verdi.