Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Dokuz aydır tutuklu ETHA muhabirlerinden Havva Cuştan tahliye edilirken, İsminaz Temel’in tutukluluğunun devamına hükmedildi
Tutuklu gazeteciler İsminaz Temel ve Havva Cuştan dokuz ay sonra ilk kez hâkim karşısına çıktı. Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabirleri Temel ve Cuştan’nın da dâhil olduğu 13’ü tutuklu olmak üzere 23 kişinin “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “örgüt propagandası” iddialarıyla yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, iki gün süren duruşmanın sonunda tutuklu gazetecilerden Cuştan da dâhil toplam beş kişinin adlî kontrol ile tahliye edilmesine karar verdi. Gazeteci Temel’in yanı sıra Ezilenler Hukuk Bürosu üyesi avukatlar Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar’ın da dâhil olduğu sekiz kişinin ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi. Davanın bir sonraki duruşması ise 29 Kasım 2018’de görülecek.
P24 tarafından mahkeme salonundan takip edilen duruşmanın ilk günkü oturumu sivil polislerin mahkeme salonuna izleyici olarak girmesi nedeniyle aksaklığa uğradı. Oturum öncesi söz alan avukatlar, salonda izleyicilerin arasında sivil kıyafetlerle bulunan bazı Emniyet mensuplarının, müvekkillerinin bizzat gözaltı işlemlerini yapan ve Emniyet ifadelerini alan polisler olduğunu söyledi. Avukatlar, TEM polislerinin duruşmayı izlemelerinin müvekkillerinin üzerinde bir baskı oluşturacağını ve kendilerini özgür iradeyle ifade etmelerini engelleyeceğini belirtti. Yargılamanın âdil olabilmesi adına avukatlar mahkeme heyetinden, duruşmaya giren polislere uyarıda bulunularak salondan çıkarılmalarının talep edilmesini istedi. Mahkeme heyeti duruşmanın açık olmasını gerekçe göstererek böyle bir değerlendirmede bulunamayacaklarını belirtti ve talebi reddetti. Polislerin ise bu esnada mahkeme salonunun dışına çıktığı görüldü. Ancak polisler duruşmanın iki günü boyunca karar anına kadar koridorlarda bekledi.
Duruşmanın ilk gününde ayrıca, daha önce Cumhuriyet davasını da yürüten İstanbul 27. Mahkemesi’nin heyet başkanı Abdurrahman Orkun Dağ’ın Yargıtay’a atanmasının resmî olarak açıklanması üzerine heyette değişikliğe gidildi. Verilen öğle arasının ardından duruşmaya, davadan çekilen Dağ’ın yerine kıdemli üye Halit İçdemir’in başkanlığında devam edildi. Dağ’ın çekilmesi sonucu mahkeme heyetinde oluşan boşluğa ise dışarından bir üye hâkim atandı.
Temel: Baskı karşısında boyun eğmeyen gazetecileriz
ETHA muhabiri İsminaz Temel mahkemeye verdiği savunmada çalıştığı ajansın çizgisi ve yaptığı haberlerden dolayı suçlandığını söyledi. Gazetecilik mesleğinin bugünlere gelene kadar çok sayıda bedeller ödediğini belirten Temel, “Medya toplumun sesi, soluğu, can damarıdır. İktidar kendinden olmayan herkesi susturarak teslim almaya çalıştı. Bu süreçte de en çok gazeteciler hedef alındı” dedi.
Savunmasında ETHA’nın toplumun tüm seslerini duyurmaya çalışan bir ajans olduğunu vurgulayan Temel “Bizler baskı altında boyun eğmeyen gazetecileriz. Emekçisi olduğum, polisin örgütün yayın organı saydığı, haber ve fotoğraflarını delil olarak kullandığı Etkin Haber Ajansı da Özgür Basın geleneğinin bir parçasıdır” diye konuştu.
Temel, ETHA’nın, Roboskî, Suruç ve Ankara gibi katliamların yanı sıra işkence ve zorla kaybedilmeler gibi insanlığa karşı işlenen suçların aydınlatılması için habercilik yaptığını söyledi. Temel ayrıca ETHA’nın bu çizgisi doğrultusunda da kendisinin muhabir olarak yedi senedir neredeyse her hafta Cumartesi Anneleri’nin yanında olarak Galatasaray Meydanı’ndan haberlerini yaptığını da sözlerine ekledi.
İddianamede ETHA’nın gündeminde yer alan bazı eylemlerin “çağrı” olarak nitelendirilmesine de değinen Temel, şöyle konuştu: “ETHA’nın takipçilerine sunduğu gündem sayfasında o günün programına yer verilir. Çaba algı oluşturmak olunca haberler de ona göre seçilmiş. Fezleke ve dosyada yer alan Gazi Mahallesi’nde yapılan etkinliğin çağrıcısı ETHA değildir. ETHA, sadece yapılmasına karar verilen bu programı gündem sayfasında yayımlamak sûretiyle abonelerine bu haberi servis edeceğini duyurmuş. ETHA haberi yaparak sorumluluğunu yerine getirmiş. Ama fezlekede haberi yaparak ETHA’nın eylemi üstlendiği belirtiliyor.” Sadece ETHA’nın değil tüm ajansların hattâ basın kuruluşlarının aynı çalışma tarzına sahip olduğunu vurgulayan Temel, “Benzer şekilde Anadolu Ajansı da gündem paylaşır ve gündem bölümünde yer verdiği haberlerin ayrıntılarını daha sonra servis eder” dedi.
İddianamede belirtilen tüm eylem ve etkinliklere katıldığını söyleyen Temel, “Ancak hepsine bir gazeteci olarak haber takibi amacıyla katıldım. İddianame de bunu neredeyse kanıtlıyor. Tüm fotoğraflarda ya boynumda fotoğraf makinesi ya da elimde not defteri var” ifadelerini kullandı. Temel, bir basın açıklamasına veya yürüyüşe katılmanın da başlı başına bir suç oluşturmadığına ve ifade özgürlüğünün bir parçası olduğuna dikkat çekerken, tüm bu etkinliklerde haberci olarak bulunduğunun özellikle altını çizdi.
“Gazetecilik suç değil, sadece Türkiye’de bu böyle” diyen Temel, tahliyesini talep ederek maruz bırakıldığı hukuksuzluğa son verilmesini istedi.
Cuştan: Bana işkence yapan polis salondaydı
Davada yargılanan gazetecilerden Havva Cuştan da savunmasında üç yıldır ETHA bünyesinde gazetecilik mesleğini sürdürdüğünü ve bunun dokuz ayını cezaevinde geçirdiğini söyledi.
Savunması sırasında duruşmanın başlangıcında sivil kıyafetleriyle izleyicilerin arasına karışan TEM polislerine de değinen Cuştan, evi basıldığında kendisine işkence yapan polislerden birinin de o sırada salonda bulunduğunu belirtti. Cuştan, “Evimde bana işkence yapan polislerden birinin duruşma salonunda olmasını hukukî açıdan doğru bulmuyorum” derken, avukatların talebine rağmen herhangi bir uyarıda bulunmayı reddeden mahkeme heyeti ise polislerin salondan çıktığını ifade etmekle yetindi.
Cuştan, gözaltına alındığında polislerin uyguladığı şiddeti ise şöyle anlattı: “Evimin basıldığı gün darp edilerek odama götürüldüm. Ters kelepçelenerek iki saat boyunca işkence yapıldı. Basın kartlarımız yakıldı. Duvarımıza ırkçı yazılar yazıldı, ırkçı müzikler dinletildi. Taciz ve tecavüzle tehdit edildik.”
Hakkındaki suçlamalara da değinen Cuştan, Suruç ve Ankara katliamlarının anmalarına katılmanın suç unsuru olarak dosyada yer verildiğine dikkat çekerek “IŞİD’e karşı mücadele ettiğini söyleyen Türkiye, IŞİD tarafından katledilenleri anmayı suç sayıyor. Bu ne yaman çelişkidir” dedi. 20 Temmuz 2015’te gerçekleşen Suruç saldırısının tanıklarından biri olduğunu da belirten Cuştan, “O gün yaralananların hastaneye ulaşmasını engellemeye çalışanlar yargılanmıyor, ben yargılanıyorum” ifadelerini kullandı.
Katıldığı eylemlerin dosyada sayılanlardan ibaret olmadığını, Soma’da, işçi ve kadın cinayetlerinde katledilenler de dâhil olmak üzere pek çok cenaze ve anmaya gazeteci olarak katıldığını söyleyen Cuştan, sözlerini söyle sürdürdü: “Bu mahkemede görülen Cumhuriyet Davası’nda pideciyle konuşmayı delil sayan zihniyet benim de bir mezarlıkta bulunmamla karşıma çıkıyor. Eğer seçilip burada oturtulmasaydım emin olun ben de arka sıralarda davayı takip ediyor olurdum. Mesleğimi seviyorum. Tutuklanana kadar da aktif olarak sürdürüyordum.” Kaçma şüphesi bulunmadığını vurgulayan Cuştan, tahliyesini talep etti.
İki gün boyunca süren duruşmada tutuklu gazetecilerle birlikte Ezilenler Hukuk Bürosu üyesi avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar’ın da aralarında bulunduğu toplam 13 tutuklu sanık savunmasını yaptı. Tutuksuz yargılanan sanıklardan ise yalnızca avukat Gülhan Kaya savunması için söz aldı. Avukatların savunmalarının dinlenmesinin ardından kararını açıklayan mahkeme, beş kişinin adlî kontrol hükümlerinin uygulanması şartıyla tahliyesine, sekiz kişinin ise tutukluluğunun devamına hükmetti. Adlî kontrolle tahliye edilen sanıklar şunlar: Havva Cuştan, Meral Tatar, Özgen Sadet, İsmail Geçer ve Onur Binbir. Tutukluluğunun devamına hükmedile sanıklar ise şunlar: İsminaz temel, Özlem Gümüştaş, Sezin Uçar, Coşkun Yiğit, Erkan Kakça, Hünkar Hüdavi Yurtsever, İlhan Arslan ve Mazlum Demirtaş. Mahkeme ayrıca tutuksuz sanıkların adî kontrol hükümlerinin kaldırılması ya da esnetilmesine yönelik talepleri de reddetti. Tensip zaptında dinlenmesi kararlaştırılan tanıkların bir sonraki celsede hazır bulundurulmalarına da hükmeden mahkeme, duruşmayı 4.5 ay sonraya, 29 Kasım 2018’e erteledi.