Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Dicle Haber Ajansı (DİHA) ve Mezopotamya Ajansı’nda muhabirlik yapmış olan gazeteci Hayri Demir hakkında, haber amaçlı çektiği görüntü ve fotoğrafların “örgüt mensuplarına ait olduğu” iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından soruşturma başlatıldı.
Demir, soruşturma kapsamında 16 Mart 2017’de Ankara’daki evine yapılan polis baskını ile gözaltına alındı. Demir, Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından “gözaltı merkezi” olarak kullanılan kapalı spor salonunda sekiz gün boyunca gözaltında tutuldu. Emniyet sorgusunda Demir’e, Suriye’nin kuzeyine giderek yaptığı haberler ve çektiği görüntüler soruldu. Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Demir, 24 Mart 2017 tarihinde Ankara Adliyesi’ne götürüldü. Savcılık sorgusunun ardından tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Demir, yurtdışına çıkış yasağı ve imza şartı ile serbest bırakıldı.
Gözaltına alınmasından 2 buçuk yıl sonra hakkında iddianame düzenlenen Demir’e “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamaları yöneltildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 16 Mayıs 2019 tarihli iddianamede, 28 Şubat 2016’da Demir’in evine giren hırsız tarafından çalınan ve daha sonra Emniyete ulaşan hafıza kartındaki görüntü ve fotoğraflar sıralandı. Demir’in sosyal medya paylaşımlarının yanı sıra HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile yaptığı röportaj ve röportaja ilişkin fotoğrafı paylaşması da iddianamede delil olarak yer aldı. İddianame, Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Davanın ilk duruşması 24 Eylül 2019’da görüldü. İddianame kendisine gönderilmediği için savunmasını hazırlayamadığını belirten Demir, savunması için ek süre talep etti.
23 Ekim 2019 tarihli ikinci duruşmada savunmasını yapan Demir, gazetecilik faaliyeti nedeniyle suçlandığını belirtti. Davanın evinden çalınan hafıza kartlarının emniyete teslim edilmesiyle açıldığını belirten Demir, delillerin hukuka aykırı elde edildiğini ifade ederek beraatını talep etti.
1 Aralık 2020 tarihinde görülen altıncı duruşmaya Demir ve avukatları katılmadı. Önceki celselerde Demir’in hafıza kartından çıkarılan görüntülerin haberleştirilip haberleştirilmediğinin Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne sorulmasına karar veren mahkemeye, Emniyet’ten beklenen yanıtın gönderilmediği anlaşıldı.
Mahkeme, Ankara Emniyetine sorulan sorunun yanıtının beklenmesine karar vererek davayı 25 Mart 2021’e erteledi.
Afrin paylaşımları davası
Hayri Demir, Türkiye’nin 2018 Ocak ayında kuzey Suriye’deki Afrin’e yönelik başlattığı harekâta ilişkin sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek 22 Ocak 2018 tarihinde Ankara’daki evine düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alındı.
“Zeytin Dalı” adı verilen harekâta ilişkin sosyal medyada yapılan paylaşımlar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında Demir’le birlikte gözaltına alınan 10 kişi arasında Artı TV Ankara temsilcisi Sibel Hürtaş da bulunuyordu.
Dört günlük gözaltı süresinin sonunda 26 Ocak 2018 tarihinde Ankara Adliyesi’ne getirilen Demir, savcılık ifadesi alınmadan tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Hâkimlik sorgusu tamamlanan Demir, yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
9 Nisan 2018 tarihinde aralarında Demir ve Hürtaş’ın da bulunduğu 11 kişi hakkında iddianame düzenlendi.
İddianamede Demir’in Afrin operasyonu başlamadan önce, 19 Ocak 2018 tarihinde yaptığı paylaşımlar suçlamalara gerekçe olarak gösterildi. Demir’in, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile cezaevinden mektup yoluyla yaptığı söyleşinin metni de iddianamede delil olarak yer aldı. Demir’in “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “örgüt propagandası” suçlarından cezalandırılması talep edildi.
İddianameyi kabul eden Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk duruşmanın 6 Eylül 2018 tarihinde görülmesini kararlaştırdı.
İlk duruşmada savunmasını yapan Demir, suçlandığı paylaşımların yapıldığı tarihte Türkiye’nin Afrin operasyonuna henüz başlamadığını anımsattı. Paylaşımlarında bir haberin tüm öğelerinin olduğunu belirten Demir, sadece gazeteciliğinin yargılandığını söyledi. Demir, suçlandığı sosyal medya paylaşımlarıyla benzer içerikli 18 farklı yayın organında yayımlanan haberleri de mahkemeye sundu.
TCK 301’den yargılama talebi
Duruşma savcısı, davanın 27 Mart 2019 tarihli dördüncü celsesinde, Demir’in de aralarında bulunduğu yedi kişi hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesi kapsamındaki “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” iddiasıyla soruşturma açılmasını istedi. Mahkeme, TCK 301. maddesi kapsamında soruşturma açılabilmesi için Adalet Bakanlığı’na başvurulmasına karar verdi.
25 Kasım 2020 tarihinde görülen dokuzuncu duruşmada, TCK 301. maddeden soruşturma açılması talebine Adalet Bakanlığı tarafından henüz yanıt verilmediği görüldü. Bakanlıktan gelecek yanıtın beklenmesine karar veren mahkeme, davayı 4 Mart 2021 tarihine erteledi.
Beş sosyal medya paylaşımına 1 buçuk yıl hapis cezası
Demir, 1990’lı yıllarda öldürülen gazetecileri anmak amacıyla verilen bir gazete ilanını Facebook hesabından paylaşması nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla da bir dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Demir’in beş sosyal medya paylaşımı suçlamaya delil olarak gösterildi.
Bu davanın ilk duruşması 15 Mart 2018 tarihinde Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Davanın 29 Mayıs 2018 tarihinde görülen ikinci duruşmasında hükmünü açıklayan mahkeme, Demir’e 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verildi. Hükmün açıklanması geri bırakıldı.