Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Zaman gazetesi eski köşe yazarı ve tecrübeli savunma muhabiri Lale Sarıibrahimoğlu (Kemal) 27 Temmuz 2016 tarihinde Zaman gazetesi eski yazar ve çalışanlarına yönelik bir operasyon kapsamında gözaltına alındı.
Sarıibrahimoğlu, hakkında “FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla gözaltı kararı çıkarılan 47 Zaman eski yazar ve çalışanından biriydi. 30 Temmuz tarihinde Sarıibrahimoğlu’yla birlikte diğer Zaman eski yazarları Ali Bulaç, Şahin Alpay, Mustafa Ünal, Nuriye Ural ve Ahmet Turan Alkan hakkında İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklama kararı verildi.
12 Ekim 2016 tarihinde yasa gereği düzenli tutukluluk incelemesi yapan 10. Sulh Ceza Hakimliği tarafından Sarıibrahimoğlu ve Akman hakkında adli kontrol şartıyla tahliye kararı verildi.
Sarıibrahimoğlu ile birlikte çoğunluğu Zaman gazetesinin eski yazar ve çalışanlarından oluşan toplam 30 kişi hakkında daha sonra hazırlanan iddianame 24 Nisan 2017 tarihinde 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
İddianamede şüpheliler hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,” “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,” “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetin ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçlamalarıyla üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla da 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
64 sayfalık iddianamede Sarıibrahimoğlu hakkında 18 Ocak 2014 tarihli yazısından “vatandaşın halen görüşünden, inanışından dolayı fişlendiği korkusunu yaşamasını tehlikeli buluyorum… bu ancak komünist ülkelerde az gelişmiş diktatörlüğün olduğu ülkelerde yapılır” cümlesi alınarak suçlamada bulunuldu.
İddianamede “FETÖ/PDY medya organlarında görev yapan köşe yazarlarının yazılarından seçilen kısımların cımbızla çekip alınmadığı, konjonktürel ve tarihi perspektifle bakıldığında bu yazılardaki ifadelerin mecaz ya da metafor olarak kabul edilemeyeceği, sadece hükümete muhalefet yapılmadığı, görünürde suç unsuruna rastlanılmayan yazılarında dahil basın ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak devlet yetkililerinin ve kurumlarının haklarını ihlal niteliğinde ifadeler kullanarak örgüt amacına hizmet ettikleri anlaşılmıştır” şeklinde ifadeler kullanıldı.
Sarıibrahimoğlu ve diğer Zaman gazetesi eski yazar ve yöneticileri ilk kez 18-19 Eylül 2017 tarihleri arasında hâkim karşısına çıktı.
Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumu bünyesindeki salonunda görülen duruşmada iki gün boyunca yazar ve yöneticiler savunma yaptı.
Adlî kontrol şartıyla serbest bırakılan ve tutuksuz yargılanan Sarıibrahimoğlu duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katıldı. Sanık sayısının fazlalığı nedeniyle Sarıibrahimoğlu’nun savunmasının alınması bir sonraki celseye bırakıldı.
Sarıibrahimoğlu, davanın 8 Aralık'ta görülen ikinci duruşmasında Ankara'dan SEGBİS'le bağlanarak savunma yaptı. "İddianamede hakkımda tek bir delil olmamasına rağmen 3 müebbetle yargılanmam talep ediliyor" diyen Sarıibrahimoğlu meslekî hayatı boyunca darbelere karşı olduğunu, bunun için de ağır bedel ödediğini söyledi.
Duruşmanın ve Sarıibrahimoğlu'nun savunmasının ayrıntılarına buradan ulaşılabilir.
Duruşma sonunda mahkeme Zaman gazetesi reklam bölümü çalışanı üç tutuklu sanığın tahliyesine karar verdi. Mahkeme aralarında Kemal'in de bulunduğu tutuksuz sanıkların yurt dışı yasağının devamına, karakola giderek düzenli olarak imza verme şeklindeki adlî kontrolün ise kaldırılmasına karar verdi.
Davanın 5 Nisan 2018 tarihinde görülen üçüncü duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, tutuksuz yargılanan Lale Sarıibrahimoğlu için TCK 220/7 kapsamında “örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaksızın örgüte yardım etmek” suçlamasıyla ceza talep ederken, diğer suçlamalardan beraatini istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme tüm tutuklu sanıkların tutukluk hâllerinin devamına hükmederken, savunmaların hazırlanması için davanın bir sonraki duruşmasını 10-11 Mayıs tarihlerine erteledi.
Davanın dördüncü celsesi 10-11 Mayıs 2018 tarihlerinde Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görüldü.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi iki gün süren duruşmanın sonunda açıkladığı ara kararında davada tutuklu olarak yargılanan köşe yazarı Ali Bulaç ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Özdemir’in adlî kontrol şartıyla tahliyelerine, Mart ayında cezaevinden tahliye edilerek ev hapsine konulan Şahin Alpay’ın ise ev hapsinin kaldırılmasına hükmederken, diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek davayı 7-8 Haziran tarihlerine erteledi.
Sarıibrahimoğlu, davanın 7-8 Haziran tarihlerinde görülen beşinci duruşmasında esas hakkındaki mütalaaya karşı nihai savunmasını yaptı. Sarıibrahimoğlu, savcının suç isnat ettiği yazıların Fethullah Gülen cemaatinin “örgüt” olarak nitelendirilmediği dönemde yazılmış olduğunu belirterek, hakkında delile dayanmadan suç isnadında bulunulduğunu ifade etti. “Darbe ile ilgili olarak karşınızdayım. Ömrünü askerî vesayete karşı çıkarak geçirmiş biri olarak bunun asıl sorumlularının bulunmaması beni çok üzüyor. Hakkımda istenen cezayı son derece haksız buluyorum” diyen Sarıibrahimoğlu, sarı basın kartının ve pasaportunun kendisine iadesini talep etti.
Sarıibrahimoğlu’nun avukatı Ümit Kardaş da müvekkilinin yazılarında suç değil eleştiri bulunduğunu ifade etti. Kardaş, Sarıibrahimoğlu hakkında savcının yönelttiği “terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasına dair delil bulunmadığını belirterek müvekkilinin beraatini talep etti.
Mahkeme iki gün süren duruşmanın sonunda açıkladığı ara kararında tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hâllerinin devamına hükmederken, tutuksuz sanıklara uygulanan adlî kontrolün kaldırılmasına yönelik talepleri reddetti ve davayı 5-6 Temmuz tarihlerine erteledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 5-6 Temmuz tarihlerinde görülen karar duruşmasının sonunda davayla ilgili hükmünü açıkladı. Mahkeme, aralarında Lale Sarıibrahimoğlu'nun da bulunduğu beş sanığın tüm suçlamalardan beraatlerine hükmederken, davada yargılanan altı gazeteciyi “örgüt üyeliği” suçlamasından 8 yıl 9 ay ile 10 buçuk yıl arasında değişen sürelerde hapis cezasına çarptırdı.