Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Avusturyalı gazeteci, Re:volt dergisi yazarı Max Zirngast ile Toplumsal Özgürlük Partisi kurucu meclis üyeleri Hatice Göz ve Mithatcan Türetken 11 Eylül 2018 tarihinde “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla terörle mücadele ekipleri tarafından Ankara’daki evlerinden gözaltına alındı.
Zirngast’ın gözaltı haberi, yazarı olduğu Almanya merkezli Re:volt adlı derginin Twitter hesabından duyuruldu. Açıklamada, Zirngast’ın “terör” suçlamasının yanı sıra “büyük olasılıkla siyasi yayınlar” nedeniyle gözaltına alındığı ifade edildi. Avusturya Hükümet Sözcüsü Peter Launsky-Tieffenthal de bir açıklama yaparak, Türkiye’ye gözaltı gerekçelerini açıklama ve Zirngast’ı derhal serbest bırakma çağrısında bulundu. Sözcü Launsky-Tieffenthal, Zirngast’a Avusturya Büyükelçiliği aracılığıyla destek sağladıklarını da ifade etti.
Gözaltı süresi iki kez uzatıldı
Gözaltı süresi iki kez dörder gün uzatılan Zirngast, Göz ve Türetken emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından 20 Eylül 2018 günü adliyeye çıkarıldılar. Savcılık sorgusunda suçlamaları reddeden Zirngast, Toplumsal Özgürlük gazetesinde gündeme dair yazılar yazdığını belirterek, herhangi bir terör örgütüyle bağlantısı olmadığını ve illegal bir faaliyette bulunmadığını ifade etti. Tutanaklarda yer alan bilgilere göre, evinde 300’e yakın yayın olduğunu söyleyen Zirngast, sol görüşlü yayınların yanı sıra sağ ideolojiye ait yayınlar olduğunun da altını çizdi: “Edebiyat, sanat yayınları da vardır, ben araştırmacı bir bilim insanıyım. Ancak polisler sadece sol ideolojide olan kitapları almışlardı. Herhangi bir terör örgütüyle bağlantım yoktur. Herhangi bir illegal faaliyette bulunmadım. Ben düşüncem doğrultusunda bana yakın olan oluşumları desteklerim. Burada da Avusturya’da da bunu yaparım. Türkiye’nin siyasal tarihi ilgimi çekti. Bu yüzden buraya yerleştim.”
Göz ve Türetken de savcılık sorgularında, örgüt üyeliği ve örgüt propagandası suçlamalarını kabul etmediklerini söylediler.
Tutuklama
Zirngast, Göz ve Türetken savcılık sorgularının ardından tutuklama istemiyle Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildiler. Hâkimlik sorgusunda, üç senedir Türkiye’de yaşadığını, gizli faaliyette bulunmadığını, hayatını kurmak için Türkiye’den bir ev aldığını anlatan Zirngast, “Sosyalist bir insanım. Evrensel değerleri savunuyorum” dedi. Herhangi bir illegal örgüt adına faaliyet yürütmediğini hâkimlik sorgusunda da tekrarlayan Zirngast, Almanca, İngilizce ve Türkçe dilleri arasında çeviriler yapıp, yazılar yazdığını belirtti. Zirngast, yüksek lisans yaptığı Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ), Türkiye’de Siyasi İdeolojiler isimli derste sunum yaptığını ve evinde Hikmet Kıvılcımlı kitaplarının bulunma sebebinin bu olduğunu anlattı. Zirngast’ın avukatı Murat Yılmaz da Adana Ağır Ceza Mahkemesi’nin ve Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “TKP Kıvılcım diye bir örgüt olmadığı” kararlarını hatırlattı.
Örgütle bağlantı iddialarının doğru olmadığını söyleyen Göz ve Türetken ise haklarındaki suçlamaları reddetti. Sorguları tamamlayan Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği, “Atılı suçun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin olduğunu gösteren somut deliller olduğu, atılı suçun katalog suçlardan olduğu, soruşturmanın tamamlanmadığı, delillerin tamamının toplanmadığı, kaçma ihtimali olduğu” gerekçeleriyle Zirngast, Göz ve Türetken hakkında tutuklama kararı verdi. Zirngast, Göz ve Türetken Sincan Cezaevi’ne gönderildiler.
İlk duruşmadan önce tahliye kararı
Zirngast ve üç diğer sanık hakkındaki iddianame, tutukluluklarının üçüncü ayında, 2018’in Aralık ayında hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüphelilerin “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasına dayanak gösterilecek “Cebir, şiddet ve/veya tehdit içeren eylem ve yöntemlerinin” tespit edilemediği belirtildi. İddianamede, şüphelilerin kadın hakları, çocukların eğitimi konusunda yaptığı çalışmaların hukuka aykırı olmadığı, insani olduğu, devlet tarafından desteklenmesi ve takdir edilmesi gerektiği ifade edildi. Ancak savcılık, bu tür etkinlik ve çalışmaların örgütsel kapsamda yapıldığı ve illegal olduğunu belirterek şüphelilerin cezalandırılmasını istedi.
İddianamenin Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle birlikte dosyaya getirilen gizlilik kararı da kalktı. İddianameyi kabul eden mahkeme, 24 Aralık 2018 günü dosya üzerinden yaptığı tutuk incelemesinde Zirngast, Göz ve Türetken’in yurtdışına çıkış yasağı ile tahliyelerine karar verdi.
Zirngast, Göz, Türetken ve Burçin Tekdemir hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması 11 Nisan 2019 tarihinde görüldü. Zirngast ve diğer sanıklar, haklarındaki “TKP/Kıvılcım örgütüne üye olmak” suçlamasını reddetti. Zirngast ve diğer sanıklara uygulanan karakolda imza verme şeklindeki adlî kontrolün kaldırılmasına karar veren mahkeme, yurtdışına çıkış yasağının devamına hükmederek duruşmayı 11 Eylül 2019 gününe erteledi.
İkinci duruşmada beraat kararı verildi
Davanın ikinci duruşması 11 Eylül 2019 günü görüldü. Duruşmada mütalaasını sunan savcı, “TKP/Kıvılcım terör örgütü üyesi olduklarından bahisle cezalandırılmaları amacıyla kamu davası açılmış olan sanıkların örgüte üyelikleri tespit edilemediğinden” haklarında beraat kararı verilmesini talep etti.
Hükmünü açıklayan Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, savcının talebi doğrultusunda Zirngast ve diğerleri hakkında beraat kararı verdi. Mahkeme ayrıca sanıklara uygulanan yurtdışına çıkış yasağının da kaldırılmasına hükmetti.
Avusturya’da yürütülen soruşturma
11 Aralık 2019 tarihinde Twitter hesabından açıklama yapan Max Zirngast, Türkiye’deki süreçle eş güdümlü olarak Avusturya’da da hakkında “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla soruşturma başlatıldığını anlattı. Avusturya’da yürütülen soruşturmayı kapatıldıktan sonra mektup yoluyla öğrendiğini söyleyen Zirngast, “Avusturya ‘Anayasa Koruma ve Terörizmle Mücadele Dairesi’, yani istihbarat, Türkiye’deki gözaltı süreci nedeniyle hakkımda bir rapor yazıp, bu raporu savcılığa iletti” dedi.
Zirngast konuya ilişkin öğrendiği bilgileri şu şekilde paylaştı: “Davamızda iddia makamı örgütün süren varlığına dair herhangi bir kanıt sunamadı. Fakat, Avusturya istihbaratı orada durmak istemedi. TKP/K hakkında bir şey bulamayınca bu örgütün TKP-ML’nin bölünmesi sonucu meydana geldiğini düşündüler. Neden? Bilmiyoruz. TKP-ML de zaten Avusturya’da ya da Türkiye dışında herhangi bir ülkede terör örgütü olarak görülmüyor. Türkiye’de ‘kuvvetli şüphe’ ile tutuklandığımızdan dolayı, sorumlu olan Graz savcılığı soruşturma açmak için yeterli sebep olduğuna hükmetti ve soruşturmayı açtı. Soruşturma kapsamında Türkiye’ye üç defa istinabe talepnamesi gönderdi. Bir defa ben cezaevindeyken, iki kez de çıktıktan sonra. İddianame ortadayken ve iddianamenin tamamıyla boş ve uyduruk olmasına rağmen, Graz savcılığı soruşturmayı kapatmadı. Ancak 11 Eylül 2019 tarihindeki Ankara 26. ACM kararıyla beraat etmemizden sonra, Avusturya’daki savcılık da soruşturmayı kapattı. Özetle, Türkiye’de davamız sürdüğü müddetçe, Avusturya’da da haberim olmadan bana yönelik bir soruşturma yürütüldü, Türkiye’deki iddia makamın asılsız suçlamalarını kabul ederek ve istinabe talepnameleriyle Türkiye’den bilgi isteyerek. Bana karşı böyle idiyse, başka benzer durumlarda Avusturya ve başka Avrupa devletleri neler yapıyor? Türkiye ile hangi bilgileri paylaşıyorlar?”