Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Berberoğlu hakkında ise “devletin gizli kalması gereken belgelerini açıklamak” suçundan daha önce hüküm aldığı için bu davadan ceza verilmesine yer olmadığına hükmedildi
Cumhuriyet gazetesinde 2015 yılında yayımlanan “Suriye’ye gönderilen MİT TIR’ları” haberi nedeniyle gazetenin eski Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun “örgüte üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlamasıyla yargılandıkları davanın karar duruşması 15 Mayıs 2019 günü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Kapalı görülen duruşmada Gül ve avukatları ile Berberoğlu’nun avukatları hazır bulundu. Esasa ilişkin beyanların tamamlanmasının ardından mahkeme kararını açıklamak için ara verdi. Yargılamanın başlangıcından itibaren kapalı olarak görülen davanın son duruşmasında, basın ve izleyiciler karar açıklanırken salona alındı.
Mahkeme kararında, Gül hakkındaki suç vasfının değiştiğini ve “soruşturmanın gizliliğini ihlâl” suçunun ortaya çıktığını belirterek, Basın Kanunu’nda öngörülen 4 aylık hak düşürücü sürenin aşıldığı gerekçesiyle davanın düşürülmesine hükmetti.
Gül hakkındaki kararda şu ifadelere yer verildi: “‘Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçundan cezalandırılması talep edilen Gül hakkında, söz konusu haberin Cumhuriyet gazetesinde yayımlandıktan sonra devlet sırrı niteliği kalmayan bilgileri, 12 Haziran 2015 tarihinde aynı gazetede yayımlayarak açıklamasından ibaret olayda, eylemin TCK'nın 285/1-b maddesi kapsamında ‘Soruşturmanın gizliliğini ihlâl’ suçunu oluşturacağı kanaatine varılmakla; vasfen dönüşen bu suçla ilgili davanın 5187 sayılı Basın Kanununun suç tarihinde yürürlükte olan 26/1 maddesinde öngörülen dört aylık süreden sonra açıldığının anlaşılması nedeniyle düşmesine...”
Mahkeme, Berberoğlu hakkında ise “devletin gizli kalması gereken belgelerini açıklamak” suçundan daha önce hüküm aldığı için “örgüte yardım” suçlamasıyla yürütülen bu davadan ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Berberoğlu’nun yurtdışına çıkış yasağı da kaldırıldı.
Mahkemenin Berberoğlu hakkındaki kararında şu ifadeler yer aldı: “‘Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama’ suçundan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin 13.02.2018 tarihli ve 2017/2075 Esas 2018/287 Karar sayılı hükmüyle verilip, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20.09.2018 tarihli 18-2018 Esas 18-2728 Karar sayılı onama kararıyla kesinleşen mahkumiyet kararına konu sabit kabul edilmiş olan eyleminin aynı zamanda ‘Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçunu da oluşturduğu değerlendirmekle birlikte; sanığın işlediği bir fiille birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet verdiği kanaatine varılmış olması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 44. Maddesi gereği en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılmış olduğu hususu gözetilerek bahse konu bu suçla ilgili ayrıca bir hüküm verilmesine yer olmadığına...”
Can Dündar’ın iadesi beklenecek
Gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın yine Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan MİT TIR’larına ilişkin haber nedeniyle Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bozma kararının ardından “gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme” suçundan yeniden yargılandığı davanın görülmesine de 15 Mayıs günü devam edildi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kapalı olarak görülen dördüncü duruşmada Dündar’ın avukatları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarlığı’nın avukatları hazır bulundu.
Duruşmayı Dündar’ın eşi Dilek Dündar izledi.
Mahkeme ara kararında Yargıtay’ın bozma ilamında bahsi geçen, Suriye Arap Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinin Güvenlik Konseyi Başkanı ve Genel Sekreterine sunduğu 5 Haziran 2015 tarihli, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni şikayet eden mektubun bir örneği ve tercümesinin gönderilmesi için Dışişleri Bakanlığı’na yazılan yazının cevabının ve Dündar ile ilgili Almanya yetkili adlî makamlarına yapılan iade talebinin sonucunun beklenmesine karar vererek davayı 31 Ekim 2019 tarihine erteledi.