Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Gazeteci, yazar ve hak savunucusu Nurcan Baysal, çeşitli gazete ve dergilerde Kürt sorunu, kalkınma ve yoksulluk konularında yazılar yazıyor. Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün (DİSA) kurucuları arasında yer alan Baysal, Kadın İçin Küresel Fon, Acil Destek Fonu gibi çeşitli uluslararası kuruluş ve vakıfların Ortadoğu danışmanlığını da yapıyor.
Baysal, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılması öncesinde Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla 2016 yılında düzenlenen Nöbetçi Eş Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldığı için hakkında soruşturma başlatılan gazeteci/hak savunucuları arasındaydı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününde başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan 49 gazeteci ve hak savunucusu hakkında “terör örgütü propagandası yapmak”, “suçu ve suçluyu övmek”, “terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basmak veya yayınlamak”, “terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef göstermek” ve “halkın bir kesimini suç işlemeye tahrik” iddialarıyla soruşturmalar başlatmış, bu soruşturmalardan aralarında Nurcan Baysal hakkındaki dosyanın da bulunduğu 11 dosya takipsizlik kararıyla sonuçlanmıştı.
Afrin paylaşımları nedeniyle gözaltı ve yargılama
Baysal, 22 Ocak 2018 tarihinde Diyarbakır’daki evinin kapısı kırılarak gece 00:10 sularında polis tarafından gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından 24 Ocak 2018 günü adliyeye getirilen Baysal’ın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Afrin’e yönelik düzenlediği “Zeytin Dalı” harekâtına sosyal medyadan tepki gösteren kişiler hakkında başlatılan bir soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi.
Baysal, savcılık tarafından “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Hakimlik, Baysal’ın adlî kontrol tedbiriyle serbest bırakılmasına karar verdi.
Soruşturmanın tamamlanmasının ardından 2018 Nisan ayında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Baysal hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” (TCK 216) suçlamasıyla 3 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenledi. Hazırlanan iddianame Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Davanın ilk duruşması 17 Mayıs 2018 günü Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. P24 tarafından takip edilen duruşmada Baysal’ın avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir hazır bulundu. Baydemir, Baysal’ın yurt dışında olması nedeniyle duruşmanın ertelenmesini istedi.
Davanın ikinci duruşması 16 Ekim 2018 günü görüldü. P24 tarafından takip edilen duruşmada savunmasını yapan Baysal, iddianamede yer alan paylaşımlarının barışın tesisine yönelik olduğunu ve hükümetin dış politikasını eleştirme amacı taşıdığını ifade etti. Hakkındaki suçlamayı reddeden Baysal, atılı suçu kendisine hakaret sayacağını kaydetti. Baysal’ın ardından söz alan avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir ise AİHM’nin düşünce ve ifade özgürlüğü kararlarına atıfta bulunduğu beyanında Antalya 10. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği bir beraat kararını da emsal olarak sundu.
Davanın karar duruşması 21 Şubat 2019 tarihinde görüldü. Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi, Baysal’ın beraatına hükmetti.
Gözaltı ve ev baskınları
Nurcan Baysal, 3 Haziran 2019 günü Diyarbakır’da gözaltına alındı. Emniyete götürülen Baysal, Terörle Mücadele Şubesinde ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Baysal’ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ile ilgili bir dosya kapsamında “örgüt üyeliği” iddiasıyla gözaltına alındığı öğrenildi.
Baysal’ın evine 19 Ekim 2019 tarihinde sabaha karşı polis tarafından baskın düzenlendi. O sırada yurt dışında bulunan Baysal, olayı Twitter hesabından duyurdu. Sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle evine gelen 30-40 kadar polisin evinde arama yaptığını ve evi darmadağın ettiğini aktaran Baysal, dönüşte polisler hakkında dava açacağını belirtti.
Covid-19 önlemleri yazıları nedeniyle soruşturma
Türkiye’de Covid-19 salgınının ortaya çıkmasının ardından salgınla mücadeleye dair haber ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek çok sayıda gazeteci ve sosyal medya kullanıcısı hakkında soruşturmalar başlatıldı. Nurcan Baysal da bu soruşturmalar kapsamında hakkında işlem yapılan gazeteciler arasındaydı. Baysal hakkında, salgına karşı alınan önlemlere dair sosyal medya paylaşımları ve Ahval haber sitesinde yayımlanan iki yazısı gerekçe gösterilerek “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Baysal, soruşturma kapsamında 30 Mart 2020 günü sabah saatlerinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde ifade verdi. Baysal, salgın nedeniyle gözaltına alınmadığını, ancak ertesi gün savcılık ifadesi için yeniden çağrıldığını duyurdu. Baysal, 31 Mart 2020 günü savcılık ifadesinin ardından sevk edildiği hakimlik tarafından serbest bırakıldı.
Cizre yazısı nedeniyle 10 ay hapis cezası
Baysal, Cizre’deki operasyonlar sonrasında kaleme aldığı bir yazı nedeniyle “Devletin emniyet teşkilatını alenen aşağılama” (TCK 301) suçlamasıyla yargılandığı bir davada ise 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Baysal, T24’te 7 Mart 2016 tarihinde yayımlanan “Cizre’deki evlerin içinden: ‘Kızlar biz geldik siz yoktunuz’ yazıları, yerlerde sergilenen kadın çamaşırları” başlıklı yazısında Cizre’deki operasyonlar sonrasında özel harekât polislerinin kullandığı evlerin durumuna ilişkin bölgedeki gözlemlerini kaleme almıştı. Baysal’ın yazısına Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği kararı ile erişim engeli getirilmişti.
Bu davanın beşinci ve son duruşması 20 Şubat 2018 günü İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Savunmasını yapan Baysal, yaptığı haberin savcılık tarafından ihbar kabul edilip soruşturma başlatılmış olması gerektiğini belirtti. Baysal, “Ben bölgede gazetecilik yaptım. … Yazıyı anayasal hakkım ve kişilerin haber alma hakkı çerçevesinde kaleme aldım” dedi.
Duruşma sonunda kararını açıklayan İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesi, Baysal’ın atılı suçtan 10 ay hapisle cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
AYM kararı ve yeniden yargılama
Mahkemenin kararı Baysal ve avukatları tarafından Anayasa Mahkemesine taşındı. AYM, 29 Mart 2023 tarihinde HAGB kararlarına karşı yapılmış çok sayıda başvuruyu birleştirerek verdiği kararda, ilk derece mahkemesi kararının Baysal’ın ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmederek yeniden yargılama yapılması için dosyayı bir üst mahkeme olan İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesine gönderdi.
Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine Baysal’ın “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” (TCK 301) suçlamasıyla yeniden yargılandığı davanın ilk duruşması 25 Ocak 2024 tarihinde İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. P24 tarafından takip edilen duruşmada Baysal ve avukatı hazır bulundu.
Esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, cezalandırmayı gerektirir her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve somut bir delil elde edilemediğinden Baysal’ın beraatını istedi. Mahkeme, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle Baysal’ın beraatına karar verdi.