Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Gazeteci yazar Nurcan Baysal, 22 Ocak 2018 tarihinde Diyarbakır’daki evinin kapısı kırılarak gece 00:10 sularında polis tarafından gözaltına alındı.
Çeşitli dergi ve gazetelerde Kürt sorunu, kalkınma ve yoksulluk konularında yazılar yazan Baysal, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün (DİSA) kurucuları arasında yer alıyor. Baysal ayrıca Kadın İçin Küresel Fon, Acil Destek Fonu gibi çeşitli uluslararası fon kuruluşları ve vakıfların Ortadoğu danışmanlığını yapıyor.
Baysal’ın, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı” harekâtına sosyal medyadan tepki gösterenler hakkında başlatılan bir soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi.
Baysal, emniyetteki işlemlerinin ardından 24 Ocak günü adliyeye getirildi. Savcılık tarafından “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Baysal, adlî kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Soruşturmanın tamamlanmasının ardından Nisan ayında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Baysal hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasıyla 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Hazırlanan iddianame Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.
Davanın ilk duruşması 17 Mayıs 2018 günü Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada Baysal’ın avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir hazır bulundu. Baydemir, Baysal’ın yurt dışında olması nedeniyle duruşmanın ertelenmesini istedi. Avukatın talebini göz önünde bulunduran mahkeme, davayı 16 Ekim 2018 tarihine erteledi.
Baysal’ın sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması 16 Ekim günü görüldü.
P24 tarafından izlenen duruşmada savunmasını yapan Baysal, iddianamede yer verilen paylaşımlarının barışın tesisine yönelik olduğunu ve hükümetin dış politikasını eleştirmek amacı taşıdığını ifade etti. Hakkındaki suçlamayı reddeden Baysal, atılı suçu kendisine hakaret sayacağını kaydetti.
Baysal’ın ardından söz alan avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir, AİHM’in düşünce ve ifade özgürlüğü kararlarına atıfta bulunduğu beyanında, Antalya 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği bir beraat kararını da emsal olarak sundu.
Mahkeme, esas hakkında savunmanın hazırlanması için süre tanıyarak davayı 14 Şubat 2019 tarihine erteledi.
Cizre yazısı nedeniyle 10 ay hapis cezası
Baysal, Cizre’deki operasyonlar sonrasında kaleme aldığı bir yazı nedeniyle “emniyet teşkilatını alenen aşağılama” suçlamasıyla yargılandığı bir başka davada ise, 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Baysal’ın 2016’da, Cizre’deki operasyonlar sonrasında özel harekât polislerinin kullandığı evlerin durumuna ilişkin bölgedeki gözlemlerini kaleme aldığı yazısına, Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararı ile erişim engeli getirilmişti.
Bu davanın 20 Şubat 2018 günü görülen beşinci ve son duruşmasında savunmasını yapan Baysal, savcılığın yaptığı haberi ihbar kabul edip soruşturma başlatmış olması gerektiğini belirtti. Baysal, “Ben bölgede gazetecilik yaptım. … Yazıyı anayasal hakkım ve kişilerin haber alma hakkı çerçevesinde kaleme aldım,” dedi.
Duruşmanın sonunda hükmünü açıklayan İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesi, önce Baysal’ın 1 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti.
Mahkeme cezanın Baysal’ın iyi hâli, geçmişi ve sosyal ilişkileri göz önünde bulundurularak 10 aya indirilmesine, sabıkası olmaması nedeniyle de hükmün 5 yıl süreyle ertelenmesine karar verdi.