Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı

Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı

Kavala'nın tutukluluk halinin devamına oy çokluğuyla karar veren mahkeme, Çarşı ve Gezi dosyalarının ayrılması taleplerini bir kez daha reddederek davayı 17 Ocak 2022 tarihine erteledi

 

CANSU PİŞKİN, İSTANBUL

 

Sanıkları arasında tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın da bulunduğu birleştirilmiş Gezi ve Çarşı davasının ikinci duruşması 26 Kasım 2021 tarihinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

 

P24 tarafından takip edilen duruşma, sanık, avukat ve izleyici sayısının fazla olması nedeniyle İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin büyük salonunda yapıldı.

 

Aralarında ABD’li akademisyen Henri Barkey’in de bulunduğu toplam 52 sanığın yargılandığı davanın tek tutuklu sanığı olan ve 4 yıldan uzun süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala, duruşmaya katılmadı. Kavala, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi hakkındaki ifadeleri nedeniyle hukuka olan inancının zedelendiğini ve adil yargılanma hakkının ortadan kalktığını belirterek bundan böyle duruşmalara katılmayacağını ve savunma yapmayacağını açıklamıştı.

 

“Gezi Davası” sanıklarından Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekci, Hakan Altınay ve birleşen Çarşı davasından bir kısım sanık ile avukatları duruşmada hazır bulundu.

 

Çarşı davası avukatları dosyaların ayrılmasını ve mahkemenin Yargıtay’ın yeniden yargılama yapılması yönündeki kararından dönülmesini talep ettiler.

 

Mahkeme heyeti önceki celse Emniyet Genel Müdürlüğüne yazı yazılarak sanıkların ses örneklerinin alınmasına karar vermişti. Mahkemenin bu ara kararından dönmesini talep eden Çarşı davası sanıklarından Yusuf Demirci’nin avukatı Ömer Kavili, “Bazı telefon konuşmalarının kime ait olduğunun araştırılması için sanıklardan ses örneği alınmasını istediniz. Mahkemenin delil toplaması ceza yargılama ilkeleri açısından sıkıntılıdır. Kanunsuz bozma kararı veren Yargıtay kararından dönüp Çarşı davası sanıkları hakkında beraat vermenizi talep ediyorum” dedi.

 

Çarşı davası avukatlarından Yıldız İmrek ise birleştirme kararının sanık haklarını engellediğini söyledi: söz aldı: “Bu birleştirme usulsüz ve sanık haklarını engelliyor, temsil ettiğim insanın haklarını savunamıyorum. Çünkü daha temel bir insan hakkı ihlali var. Bir insan haksız hukuksuz yere dört senedir hapiste. Çarşı ve Gezinin torba dava haline gelmesi siyasi irade istediği içindir, çünkü birleştirmenin hiçbir hukuki koşulu yoktur. Siyasi irade istediği için yapılan birleştirme ile dava uzatılmak isteniyor. Bu şekilde müvekkilimin aklanma hakkı ihlal ediliyor.”

 

Çarşı davası avukatlarından Efkan Bolaç da söz alarak davayı “absürt” olarak tanımladı: “Bir taraftar grubunun hükümete darbe yapmaya teşebbüs ettiğine dair absürt bir iddia var. Diğer taraftaysa rehin alınmış ve 1500 gündür tutuklu olan bir kişi var. Ve niye tutulduğuna dair bir delil ya da dayanak yok. Bu yargılamanın neden yapıldığına dair ne sizin ne de savcılık makamının bir fikri olmadığını düşünüyorum. O nedenle hukuken bu absürtlüğe son verilmesini istiyorum.”

 

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda söz verilen Gezi Davası sanıklarından Can Atalay, “Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve ben savunmamızı önümüzdeki celse blok halinde yapacağız. Uzun uzun Gezi'yi anlatmak, savunmak istiyoruz. Tutuklu sanığı var bu dosyanın” diye konuştu. Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin de aynı gerekçelerle savunmalarını önümüzdeki celse sunacaklarını söyledi.

 

Çarşı davası sanıklarından Erol Özdil de beraat taleplerini yineledi. Sanıklarından Ayhan Güner, “Ben evdeydim. Etiler Emniyet Müdürü aradı, bize yardımcı olun dedi. Polisin belirlediği güzergahta taraftarı olaysız şekilde yürüttük. Gezi boyunca polislerle insanları karşı karşıya getirmedik. Boynumuza sarılıp teşekkür ettiler. Şimdi buradayız” dedi.

 

Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre müvekkillerinin duruşmalara katılmamasını ve savunma yapmamasını “masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı ihlal edildiği için” desteklediklerini söyledi.

 

Aytöre beyanlarını şöyle sürdürdü: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Aralık 2019’da ihlal kararı verdi. 2020 Şubat ayında Gezi dosyasından beraat kararı verildi. Müvekkilimin tutukluluğunun devamı için apar topar bir suç üretildi. Casusluk suçu. Osman Kavala devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini temin etmekle suçlanıyor ve biz tutuklandığı günden beri bize o belge ve bilgileri gösterin diyoruz. Ama bize böyle bir şey ibraz edilmiyor, çünkü suçun maddi unsuru yok. Ülkenin kozmik odasına girenler hakkında beraat kararı verildi. Osman Kavala'ya gelince sivil toplum kuruluşu faaliyetleri suçlama konusu oldu. Casusluk kapsamına sokuldu. Bir insanı casuslukla suçluyorsanız hem geleceğini riske atarsınız hem de ailesini etkilersiniz. Bu iddianame mahkemeye yalan söylüyor. Dosyada devletin HTS raporu var (Kavala ile Henri Barkey arasında) hiçbir görüşme olmadığına dair. Bu delillerle tutukluluğun devamına karar vermeniz olası değil. Dört yıldır aynı gerekçelerle tutukluluğa devam kararı veriliyor. Barkey ile görüşme yok, baz istasyon örtüşmesi yok, casusluk yok. Bu kadar yok arasında bu tutuk devam kararını neye dayandırıyorsunuz? Yasal unsurları bulunmayan suçlamalar, komik tutukluluk devam gerekçeleri hukuka aykırılıktan öte kamu yetkisinin kötüye kullanılmasıdır.”

 

Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar da AİHM kararının uygulanmasını bir zorunluluk olduğunun altını çizdi: “Anayasaya göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşma olan AİHS kanun hükmündedir. Bu kararın uygulanmaması Anayasayı ihlal niteliğindedir. AİHM kararı kesinleşmiş olmasına rağmen karara uymamaya devam ediliyor. Bu ihlal kararı sanki yokmuş gibi kendi kanunlarımız arasında dönüp dolaşıyoruz. AİHM kararı iki sene önce vermişti. İhlal kararına karşın Kavala için 4 yıldır süregelen hak ihlali söz konusu. Uzun süren bu tutukluluk hali bizi yöneltilen suçlamalara dair savunmalarımızı yapamaz hale getirmiştir. Çünkü sürekli olarak tutuklama olmalı mı olmamalı mı, bunu tartışıyor, esasa giremiyoruz. Hiçbir siyasetçinin müvekkil için ‘Şunun artığıdır’ deme hakkı yoktur. Hiçbir siyasetçinin ‘Mahkûm olacaktır, sonra da Türkiye'den çıkarılacaktır’ deme hakkı yoktur. Türkiye'de yargı bağımsız mıdır değil midir, bugünkü kararınızla bunun cevabını vereceksiniz.”

 

Duruşma savcısı, bir kısım sanık avukatlarının tefrik taleplerinin ve Gezi ve Çarşı dosyalarının ayrılması taleplerinin reddine, vareste taleplerinin sorgulaması yapılan sanıklar yönünden kabulüne ve Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti.

 

Ara kararlarını açıklayan mahkeme, Kavala'nın tutukluluk halinin devamına oy çokluğuyla karar verdi. Üye hâkim Kürşad Bektaş, Kavala’nın tahliyesi yönünde oy vererek tutukluluğa devam kararına şerh koydu. Çarşı ve Gezi dosyalarının ayrılması taleplerini reddeden mahkeme, geçtiğimiz celse Çarşı sanıklarının seslerinin teşhis edilmesi için verdiği ara karardan vazgeçti. Dava 17 Ocak 2022 tarihine ertelendi.

 

Davanın geçmişi

 

“Gezi Davasında” aralarında Kavala’nın da bulunduğu dokuz kişi hakkında beraat kararı verilmiş, ancak Kavala tahliye edilemeden hakkındaki “15 Temmuz” dosyası kapsamında yeniden tutuklanmıştı. Kavala ve Amerikalı akademisyen Henri Barkey hakkında “casusluk” suçlamasıyla açılan dava dosyası, Gezi Davasında verilen beraat kararlarının daha sonra istinaf mahkemesince bozulması üzerine yeniden görülen dosya ile birleştirilmişti. Birleşen dosyaların, daha sonra haklarındaki beraat kararları Yargıtay tarafından bozulan 35 Çarşı Davası sanığının yeniden yargılandığı dosya ile birleştirilmesine karar verilmişti.

Yukarı