Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Özgür Paksoy, Ağustos 2016’da Özgür Gündem gazetesine düzenlenen polis baskını sırasında gazetenin çalışanları ve yaşananları haberleştirmek için gazete binasında bulunan diğer gazetecilerle birlikte “polise direndikleri” ve “hakaret ettikleri” iddiasıyla gözaltına alındı.
Üç günlük gözaltı sürecinin ardından Paksoy ve diğer gazeteciler 18 Ağustos 2016’da savcılığa sevk edildi. Paksoy ve diğer gazeteciler savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
Paksoy ve beraberindekiler hakkında 29 Eylül 2017 tarihinde düzenlenen iddianamede 22 gazeteciye “kamu görevlisine hakaret” ve “kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek” suçlamaları yöneltildi.
Hâlen devam etmekte olan davanın bir sonraki duruşması 16 Şubat 2021 tarihinde İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
"Özgürlükçü Demokrasi davası"
Paksoy’a, daha sonra kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde yayımlanan ve Aziz Oruç’la birlikte kaleme aldıkları bir haber gerekçesiyle “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” (TCK 301/1) suçlamasıyla dava açıldı.
12 Nisan 2017 tarihli iddianamede, gazetede 2016 yılının Ekim ayında yayımlanan çeşitli haber ve köşe yazıları nedeniyle Paksoy ile birlikte gazeteciler Aziz Oruç, Selman Keleş, Kenan Kırkaya, İshak Yasul ve Ersin Çaksu’nun TCK 301/1-2 maddelerinden ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edildi.
İddianame İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Davanın 28 Kasım 2019 tarihinde görülen karar duruşmasında İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi aralarında Paksoy’un da bulunduğu dört gazeteciyi “Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” suçundan 5’er ay hapis cezasına çarptırdı. Hükmün açıklanması geri bırakıldı. Oruç ve Çaksu hakkındaki dosya ise ayrıldı.
“Propaganda” davası
Paksoy’a sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla bir dava daha açıldı.
Paksoy hakkında hazırlanan iddianameyi kabul eden Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatıyla Şırnak Uludere İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce Paksoy hakkında istihbarat raporu düzenlendi. Raporda Paksoy'un 2015-2016 yıllarında haber amaçlı takip ettiği eylem ve etkinliklere “eylemci” sıfatıyla katıldığı iddia edildi. İddianamenin ek klasöründe yer verilen raporda ayrıca Paksoy’un Dicle Haber Ajansı’nda çalıştığı 2015 yılında “terör örgütü tarafından” Batman'dan Mardin'e, oradan Şırnak'a “görevlendirildiği” ve Paksoy'un “örgütün ideolojik alanı Basın Komitesi’nde faaliyet gösterdiği” ileri sürüldü.
Bu davanın üçüncü duruşması 15 Şubat 2019 tarihinde Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya SEGBİS üzerinden katılarak savunmasını yapan Paksoy, suçlamaları reddederek beraatini talep etti. Paksoy’un avukatı da müvekkiline isnat edilen suçların düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek beraatini istedi.
Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Paksoy’un “örgüt propagandası yapmak” suçundan cezalandırılmasını talep etti.
Paksoy’un avukatının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma için süre talebini reddeden mahkeme, Paksoy’un “birden çok örgütün propagandasını yaptığına” hükmederek 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Mahkeme, cezanın ertelenmesi talebini reddetti.
İstinaf cezayı onadı
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, Mezopotamya Ajansı editörü Paksoy’a “örgüt propagandası” suçlamasıyla verilen 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına karşı yapılan istinaf talebini Aralık 2020’de reddetti. Karara karşı Yargıtay’da temyiz yolu açık.
“Cumhurbaşkanına hakaret” davası
Paksoy’a, karikatürist Carlos Latuff’un 2015’te Tahir Elçi’nin öldürülmesini konu alan karikatürünü paylaşması dolayısıyla “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla dava açıldı.
İdil Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması 25 Haziran 2020 tarihinde görüldü.
Paksoy’un avukatı Resul Tamur ile birlikte hazır bulunduğu duruşmada savunmaların ardından hükmünü açıklayan mahkeme, Paksoy’u “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı. Hükmün açıklanması geri bırakıldı.