Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Haklarında verilen hükümler Yargıtay tarafından bozulan Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in yeniden yargılandığı dava başladı. Mahkeme, yurt dışı çıkış yasaklarının devamına karar vererek davayı Ekim ayına erteledi
CANSU PİŞKİN, İSTANBUL
Haklarında verilen hükümler Yargıtay tarafından bozulan Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in yeniden yargılandıkları davanın ilk duruşması 13 Haziran 2023 günü İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşmada Ilıcak, Şimşek ve Yazıcı ile sanık avukatları hazır bulundu. Altan ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılmadı.
Yargıtay’ın bozma ilamının okunmasının ardından sırasıyla söz alan Ilıcak, Şimşek ve Yazıcı bozma kararına uyulmasını talep etti.
Mahkeme, usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına oy birliğiyle karar verdi.
“Gazetecilik faaliyetleri dışında delil yok”
Hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına dayanarak savunmasını yapan gazeteci Nazlı Ilıcak, “AİHM başvurum doğrultusunda verdiği kararda, çalıştığım kurumların ve yazdığım makalelerin tek başına terör faaliyeti olarak görülemeyeceğini söylemiştir. Gazetecilik faaliyetlerim ve çalıştığım kurumlar dışında hakkımda başka hiçbir iddia ve delil bulunmamaktadır. AİHM de hakkımdaki iddiaları haksız bulmuş ve ihlal kararı vererek Türkiye Cumhuriyeti’ni tazminata mahkûm etmiştir” dedi. Ilıcak, beraatını ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep ederek savunmasını tamamladı.
Ilıcak’ın ardından kapatılan Zaman gazetesinin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı söz aldı. 15 Temmuz darbe girişimine gönderme yaptığı öne sürülen 5 Ekim 2015 tarihli Zaman gazetesi reklam filmini hazırlayıp yayınlamakta görev aldığı iddia edilen Yazıcı, “Hakkımda delil olarak sunulan bir reklam var sadece. Yapım aşamasında bulunmadığım bitmiş reklamın gazeteye getirilip sunulduğu bir toplantıya katılıp reklamın estetik boyutunu değerlendirdim. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
Kapatılan Zaman gazetesinin marka pazarlama direktörü Yakup Şimşek de “Hakkımda yapım aşamasına hiçbir şekilde dahlimin olmadığım bir reklam filmi ve maaşımı Bank Asya’dan almam dışında başkaca bir suç unsuru bulunmamaktadır” diyerek beraatını ve hakkındaki yurt dışı çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti.
Yazıcı ve Şimşek yönünden iki tanık dinlendi
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, beyanlarını Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek yönünden hükme esas alındığı tanıklar Sedat Dil ve Haydar Durusoy’un mahkemede dinlenilmesi ve sanıklar tarafından sorguya çekilmesi yönündeki talepleri reddetmişti. Yargıtay bozma kararında bu hususa dikkat çekmiş, “savunma haklarının ihlal edilmesi ve eksik araştırmayla hüküm kurulması” nedeniyle Yazıcı ve Şimşek hakkındaki mahkûmiyet kararlarını bozmuştu.
Bozma kararı doğrultusunda duruşmada tanık olarak dinlenen Sedat Dil, “Yakup Şimşek gazetede çalıştığım sırada marka pazarlama müdürüydü. Reklam kampanyalarının düzenlenmesinde doğrudan yönetime bağlı çalışıyordu. Örgütle bağlantısına dair ekstra bir şey görmedim” dedi.
Tanık Dil, “Fevzi Yazıcı gazetede görsel yönetmendi. Reklam kampanyalarına dahil olmazdı. Sadece iş bittikten sonra eksik bir şey var mı diye ona gösterilirdi. Şimşek ve Yazıcı Pensilvanya’ya gidip gelirlerdi. Başkaca örgütsel faaliyetleri var mı bilmiyorum” diye konuştu.
Tanığın beyanlarına ilişkin söz alan Fevzi Yazıcı, ABD’ye uluslararası görsel tasarımcılar konferansına katılmak için gittiğini söyledi. Bunun üzerine tanık, Yazıcı’dan özür dileyerek “yanlış hatırladığını” söyledi.
Yakup Şimşek, tanığa, “İthamlarınızı ispat edebilir misiniz?” diye sordu. Tanık Dil, “Günlük konuşmalar içinde geçen bilgiler bunlar. İspat edemem” dedi.
Bir diğer tanık Haydar Durusoy ise Yazıcı ve Şimşek’in örgütsel faaliyette bulunduklarına ilişkin herhangi bir bilgi ve görgüsü olmadığını söyledi.
Tanık beyanlarının ardından sırasıyla söz alan sanık avukatları, beraat ve yurt dışı çıkış yasaklarının kaldırılmasını talep etti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gazeteci yazar Ahmet Altan'ın başvurusuna ilişkin 13 Nisan 2021 tarihinde açıkladığı kararında, Altan’ın özgürlük ve güvenlik hakkı ve ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine karar vermişti. Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, AİHM kararı doğrultusunda müvekkilinin dosyasının ayrılmasını ve derhal beraatını talep etti. Çalıkuşu ayrıca, müvekkilinin duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.
Mahkeme, sanıklar hakkındaki yurt dışı çıkış yasağının devamına ve Altan’ın duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Dava 26 Ekim’e ertelendi.
Davanın geçmişi
Altanlar davasının 16 Şubat 2018’de görülen karar duruşmasında Ahmet Altan, Mehmet Altan, gazeteci Nazlı Ilıcak, kapatılan Zaman gazetesinin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, gazetenin marka pazarlama direktörü Yakup Şimşek ve Polis Akademisi eski öğretim üyesi Şükrü Tuğrul Özşengül, “15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri” iddiasıyla “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Davanın temyiz incelemesini 2019 yılında tamamlayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın eylemlerinin “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçunu oluşturduğu, Yazıcı, Şimşek ve Özşengül’ün “örgüt üyeliği” suçundan yargılanmaları gerektiği, Mehmet Altan hakkında ise beraat kararı verilmesi gerektiğine karar vererek ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştu.
Davayı yeniden gören İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Kasım 2019’da “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan Ahmet Altan’a 10 yıl 6 ay, Nazlı Ilıcak’a ise 8 yıl 9 ay hapis cezası vermiş, cezaevinde geçirdikleri süre dikkate alınarak tahliyelerine karar vermişti. Ancak Ahmet Altan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine tahliye edildikten sekiz gün sonra yeniden tutuklanmıştı.
Dosya yeniden Yargıtay’a gitmiş ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi 14 Nisan 2021 tarihli kararında Yazıcı, Şimşek ve Özşengül’e verilen cezaları onarken, Altan ve Ilıcak’a verilen cezaları kanunda belirtilen indirimin uygulanmadığı gerekçesiyle bozmuştu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29 Nisan 2021’de, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 14 Nisan 2021 tarihli kararının kaldırılarak Yazıcı, Şimşek ve Özşengül yönünden bozulmasını talep etmişti ve dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmişti.
Özşengül, Yazıcı ve Şimşek hakkında verilen mahkûmiyet kararları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 8 Aralık 2022 tarihli kararıyla bozulmuş ve dosya yeniden yargılama için ilk derece mahkemesi olan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. Bozma ilamı gereği yeniden yargılama için 2 Mart 2023 tarihinde tensip zaptı düzenleyen İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Özşengül’ün bihakkın tahliyesine karar vermiş ve dosyasını ayırmıştı.