Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

AİHM Fatih Taş davasında ifade özgürlüğü ihlâline hükmetti 

AİHM Fatih Taş davasında ifade özgürlüğü ihlâline hükmetti 

Yayıncı Fatih Taş, 2004 yılında yayınlanan “Kayıpsın Diyorlar” adlı kitap nedeniyle iki kez yargılanmış ve yerel mahkemece suçlu bulunmuştu 

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yayıncı Fatih Taş’ın bireysel başvurusuna dair kararını 4 Eylül günü açıkladı. Mahkeme, Taş’ın ifade özgürlüğü hakkının ihlâl edildiğine hükmederken, Türkiye’yi de 2.500 euro tutarında manevi tazminata mahkûm etti.

Taş, sahibi olduğu Aram Yayıncılık tarafından 2004 yılında yayınlanan Kayıpsın Diyorlar adlı kitap nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesi uyarınca “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılama” suçlamasıyla iki kez yargılanmıştı.

Kitapta, 1994 yılında kaybedilen gazeteci Nazım Babaoğlu’nun hayat hikâyesi anlatılıyordu.

Taş, yerel mahkemece önce 6 ay hapis cezasına çarptırılmış, Yargıtay’ın kararı bozmasının ardından yeniden görülen davada ise mahkeme Taş’ı önce 5 ay hapis cezasına çarptırmış, ardından cezayı 1,650 TL tutarında para cezasına çevirmişti. Bunun üzerine Taş, 2008 yılının Aralık ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuştu.

Taş’ın başvurusuna ilişkin kararında AİHM, söz konusu kitaptan Taş’a yöneltilen suçlamaların dayanağını teşkil eden pasajların hiçbir şekilde “haksız yere aşağılayıcı” olmadığına, ve halkı şiddet veya nefrete kışkırtmadığına hükmetti. 

Kararda, Taş’ın yargılanmasının sosyal bir zorunluluk olmadığı ve (kamu güvenliğinin ve ulusal güvenliğin korunması gibi) meşru gerekçelerle orantılı olmadığına, bu nedenle demokratik bir toplumda bu türden yargılamaların gereksiz olduğuna işaret edildi.

Karara ilişkin AİHM’nin resmî internet sitesinde 4 Eylül günü yer alan basın açıklamasında, mahkemenin ihlâlin giderilmesi için 2005 yılında yürürlüğe giren yeni TCK’nun 301. Maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen 10. Maddesine ve AİHM içtihadına uygun hâle getirilmesinin TCK 301 uyarınca açılan davalardaki ifade özgürlüğü ihlallerinin önüne geçilmesinde uygun bir yöntem olacağı konusundaki görüşüne de yer verildi.
Yukarı