Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Altınel, 2019’un Şubat ayında Fransa’da gerçekleşen bir toplantı için yapılan çağrı metnini paylaştığı için “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanıyordu
BARIŞ KOP, BALIKESİR
Lyon-1 Üniversitesi öğretim üyesi ve Barış Akademisyeni Doç. Dr. Tuna Altınel, “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında beraat etti. Davanın üçüncü duruşması 24 Ocak 2020 tarihinde Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşma öncesinde Altınel ile dayanışmak için gelenler adliye önünde basın açıklaması yaptı. Barış Akademisyenlerinden Lütfiye Bozdağ, “Adalet, demokrasi mücadelesini yılmadan sürdüren Tuna hocamızın maruz bırakıldığı bu hukuksuzluğa karşı sesimizi yükseltiyoruz. Dokuz aydır kısıtlanan seyahat özgürlüğünün verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
4 izleyici salona alınmadı
Celse öncesi dört izleyici, salonda yer kalmadığı gerekçe gösterilerek duruşma salonuna alınmadı. Altınel’in avukatlarından Meriç Eyüboğlu, dört kişinin içeri alınmasını talep ederken, mahkeme başkanı salonun düzeninden kendilerinin sorumlu olduğunu söyleyerek talebi reddetti.
Savunma için söz alan Altınel, kendisine destek verenlere teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “Bugün 24 Ocak. Askeri darbe ile kabul ettirilen ekonomik paketin ve Uğur Mumcu’nun faili meçhul cinayete kurban gittiği gün” ifadelerini kullandı.
“Bu sinema filmi değil”
Ardından mahkeme heyetine 15-20 saniyelik bir ses kaydı dinleten Altınel, mahkeme başkanının “dinlettiğiniz nedir?” sorusu üzerine şunları söyledi: “Bu çığlıklar bir sinema filminden değil. Cizre’nin bodrumlarından geliyor. Oradakilere terörist dendi. Nasıl oluyor da böyle bir şiddete başvuruluyor? Orada gidip tanıklıkları dinlemek istedim. Cizre’ye gittim. Sorguladım, öğrendim, hissettim.
“Gözaltına alındığımda ülkemi aşağılamakla suçlandım. Ertesi gün tutuklandım. Seyahat etme özgürlüğüm hala gasp ediliyor.”
“Barış Akademisyenleri davasında beraat ettim”
Altınel savunmasına şöyle devam etti: “Benim terör örgütü propagandası ile suçlanmam, yurt dışındaki derneğin düzenlediği geceye ilişkin yayınladığı Türkçe çağrı metnini paylaşmamdandır. Propaganda ile bir ilgisi yoktur bu çağrının. Barış Akademisyenleri davasından beraat ettim. Bu çelişkinin giderilmesini istiyorum.
“İçinde bulunduğumuz durum düşünce ve ifade özgürlüğüne ağır bir darbedir. Bu davada vereceğiz karar düşünce ve ifade özgürlüğü noktasında çok önemlidir. Beraat kararı verilmelidir.”
Altınel’in savunmasını tamamlamasının ardından söz alan avukat Eyüboğlu da, mütalaada Tuna Altınel’in 21 Şubat 2019 günkü dernek gösteriminin çağrı metnini paylaştığı için suçlandığını söyledi.
“Suç unsuru yok”
Eyüboğlu şöyle konuştu: “TSK operasyonları 2015’in ikinci yarısından Mart 2016’ya kadar sürmüştür. Söz konusu toplantı ise 21 Şubat 2019 tarihlidir. Herhangi bir suç unsuru yoktur. Verilecek karar beraat olmalıdır. Altınel orada sadece çeviri yapmıştır. Derneğin yaptığı çağrıyı paylaşmıştır. İfade özgürlüğü çerçevesinde bakılmalıdır. O dönem bölgedeki hak ihlallerine ilişkin ‘Bu suça ortak olmayacağız’ metni hakkında Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğü kararı verdi. Müvekkilin yer aldığı dernek gecesinden çok daha önce bölgedeki hak ihlâllerine dair uluslararası hak örgütlerinin yayınladığı raporlar vardır.”
Eyüboğlu, Cizre bodrumlarıyla ilgili 2015’ten 2019’a kadar çeşitli haber sitelerinde yer alan haberlerden bir kısmını da ayrıca mahkeme heyetine sundu. Gerçekleri ifade etmenin suç olamayacağını belirten Eyüboğlu, “Müvekkilimin, tutuklanmasını geçtim yargılanmaması gerekirdi. Suçun unsurları oluşmamıştır. Beraat verilmelidir” dedi.
Avukat Gizem Demir de Avrupa’daki birçok üniversite ve matematik derneklerinin gönderdiği mektupları mahkemeye sundu. Demir’den sonra söz alan avukat Ahmet İnan Yılmaz ise, “Fransa’da sarı yelekliler sokağa çıktı. Türkiye’de yorum yapmayan devlet yetkilisi kalmadı. Şırnak’ta olanlara Tuna Altınel, biz, siz yorum yapamayacak mı? İddianamenin içinde herhangi bir terör örgütü yoktur. Varsayımsal olarak bahsedilemez” diye konuştu.
Yılmaz, “Güvenlik güçlerinin yaptıklarını eleştirmek aslında siyasi karar vericileri eleştirmektir. Çünkü güvenlik güçleri siyasi otoritenin kararlarını yerine getiriyor. Bu yargılama devam ettirildiği sürece, tehlikeli ve cüretkar bir duruma dönüşür. Mahkemeniz bir an için toplantıyı bir suçlama unsuru yaparsa, bunun takipçisi oluruz. Kabul edilmiş uluslararası anlaşmalar var” ifadelerini kullandı.
Avukat beyanlarının ardından son sözü sorulan Altınel, söyleyecek bir şeyinin olmadığını kaydetti.
On beş dakikalık aranın ardından hükmünü açıklayan mahkeme, Tuna Altınel hakkında beraat kararı verdi. Kararın açıklandığı sırada sanık ve müdafileri dışında hiçbir izleyici salona alınmadı.