Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi AYM’nin Şahin Alpay kararında esasa girdiğini söyleyerek Alpay’ın tahliyesi talebini reddetti Gazeteci Şahin Alpay’ın “darbe” ve “terör örgütü üyeliği” suçlamalarıyla yargılandığı davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin Alpay’ın tutukluluk hâlinin hak ihlali olduğuna dair kararını “görev gaspı” olarak nitelendirdi ve Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayarak Alpay’ın tutukluluk hâlinin devamına hükmetti. Alpay’la birlikte tutuklu gazeteci Mehmet Altan ve uzun süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan gazeteci Turhan Günay’ın bireysel başvurularını değerlendiren Anayasa Mahkemesi, 11 Ocak günü açıkladığı kararlarında tutukluluk nedeniyle “kişi hürriyeti ve güvenliği” hakkıyla “ifade ve basın özgürlüklerinin” ihlal edildiğini hükme bağlamıştı. Ancak Alpay ve Altan’ın tahliyeleri beklenirken, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Altan’ın yargılandığı 26. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının kendilerine tebliğ edilmediği gerekçesiyle avukatları tarafından sunulan tahliye taleplerini reddetmiş ve tutukluluk hâllerinin devamına karar vermişti. 12 Ocak günü gerekçeli kararın incelenmesinden sonra tekrar karar alan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bu kez Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında kendisini mahkemenin yerine koyduğu iddiasında bulundu. Alt mahkeme ilk kez AYM kararına direniyor İstanbul 13. Ceza Mahkemesi’nin bu kararı, Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca “kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlayan” Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına karşı, yerel bir mahkemeden gelen ilk direniş oldu. Mahkeme kararı, aynı zamanda 12 Eylül 2010’da getirilen Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının sorgulanması sonucunu da doğuruyor. Mahkemenin üç üyesinden birinin muhalefet şerhiyle alınan kararda şöyle denildi: “Anayasa Mahkemesi kendini mahkememiz yerine koyarak özetle ‘dosyadaki delillerin tutukluluk için yeterli olmadığına’ karar vermiştir. Hattâ Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesi dikkatli okunduğunda … sanığın yayımladığı yazılar haricinde herhangi bir somut olgunun dosyada olmadığı ifade edilmiştir. Bu tespit dikkate alındığında mahkememizce sadece sanığın tahliyesine değil, aynı zamanda ve yargılama sonunda beraatine karar vermek gerekir… Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir hak ve yetkisi yoktur.” "AYM'nin dosyanın esasına girerek karar vermesi görev gaspıdır" Tutukluluk hâlinin devamını gerektiren durumların olup olmadığını değerlendirme yetkisinin kendisinde olduğunu belirten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “Anayasa Mahkemesi’nin dosyamızın esasına girerek karar vermesi ‘görev gaspı’ niteliğindedir” dedi. Mahkeme, “Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı nitelikteki kararları Anayasaya ve kendi kuruluş kanununa uygun olarak verdiği kararlar içindir, bunun haricinde yasalar ile kendisine tanınan sınırların dışına çıkarak ve hattâ açıkça yasak konulan alanlara müdahale ederek vermiş olduğu kararlar için ‘kesin ve bağlayıcı’ olduğundan söz edilemez,” dedi. Mahkeme kararında, tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda çok daha ayrıntılı açıklamalar yapabileceğini, ancak bu durumda “ihsas-ı rey” söz konusu olacağını söyledi. Mahkeme, "Anayasa Mahkemesinin Heyetimizden ihsas-ı rey yasağını çiğnemesine yol açacak talebini yerine getirmemiz mümkün değildir," ifadesini kullandı. Mahkeme, bu nedenlerle Alpay’ın tutukluluk hâline ilişkin yeni bir karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle Alpay’ın tutukluluğunun devamına hükmetti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2018/39 D. İş numaralı kararının tam metnini buradan okuyabilirsiniz. Hükümetten AYM eleştirisi Sabah erken saatlerde Twitter hesabından açıklama yapan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ Anayasa Mahkemesi’ni kararları nedeniyle eleştirmişti. Bozdağ, “Alpay ve Altan kararıyla Anayasa Mahkemesi; anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aşmış, kendini ilk derece mahkemesi yerine koyarak vaka ve delil değerlendirmesi yapmış; suçun oluşumunu ve delil durumunu değerlendirmiştir. Bireysel başvuruları inceleyip karara bağlarken Anayasa Mahkemesi ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi ya da temyiz mahkemesi veyahut da süper temyiz mahkemesi gibi davranamaz ve bu mahkemeler gibi karar veremez,” dedi. Bozdağ’a göre “Anayasa Mahkemesi’nin Alpay ve Altan kararları, Can Dündar kararının kötü ve yanlış bir tekrarından ibarettir. Anayasa Mahkemesi, algıları değil anayasa ve yasaları gözetmek ve gereğini yapmakla yükümlüdür." Daha sonra açıklama yapan Başbakan Binali Yıldırım da karar yetkisinin ilk derece mahkemesinde olduğunu iddia etmişti. Yıldırım, “AYM’nin kararını beğeniriz beğenmeyiz. Bunun incelenmesi değerlendirmesi ayrı bir şeydir. Ancak takdir edersiniz ki ilk derece mahkemesi dosyaya hakimdir. Dosyanın içeriğini biz de AYM de bilmiyor. Doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemedir,” demişti. 73 yaşındaki Şahin Alpay Temmuz 2016’dan beri tutuklu bulunuyor. Anayasa Mahkemesi'nin Alpay'ın bireysel başvurusunda verdiği kararı buradan okuyabilirsiniz.