Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Mahkeme aralarında Altanlar ve Ilıcak’ın da bulunduğu 6 tutuklu sanığı “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbete çarptırdı
Romancı, gazeteci ve kapatılan Taraf gazetesinin eski yayın yönetmeni Ahmet Altan, kardeşi ekonomi profesörü ve köşe yazarı Mehmet Altan, ve gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak, “Cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs ettikleri” iddiasıyla yargılandıkları davada ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 16 Şubat günü, son dört oturumu Silivri’de görülen duruşmanın sonunda, davanın tutuklu yargılanan altı sanığı olan Ahmet ve Mehmet Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı’yı “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmş müebbete çarptırırken, “Meclisi ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamalarından ise bu iddiaların "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun içinde eridiği anlaşıldığından" karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.
Mahkeme, sanıkların yargılama sürecindeki tutum ve davranışları dikkate alınarak indirim yapılmasına yer olmadığına hükmetti.
Mahkeme davanın tek tutuksuz sanığı Tibet Murat Sanlıman'ın ise "suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması" gerekçesiyle beraatine karar vererek, hakkındaki adlî kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına hükmetti.
Kararda Mehmet Altan'ın evinde bulunan altı adet 1 doların ve Nazlı Ilıcak'a ait içinde Ilıcak'ın el yazısıyla notları bulunan not defterinin dosyada delil olarak saklanmasına da hükmedildi.
Kararın tam metnine buradan ulaşılabilir.
Hükmün açıklanmasının ardından Twitter hesabından bir açıklama yapan AGİT Medya Özgürlüğü Raportörü Harlem Désir, Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan için verilen mahkumiyet kararlarını öğrenmekten üzüntü duyduğunu belirtti. Désir, açıklamasında şunları yazdı: "Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan’ın Türkiye’de ömür boyu hapse mahkum edildikleri mahkeme kararından büyük üzüntü duydum. Türkiye’ye bu karardan dönmesi ve gazetecileri serbest bırakması çağrısında bulunuyorum."
Désir, öğlen saatlerinde Twitter üzerinden paylaştığı açıklamasında ise Türkiye'deki “darbeye teşebbüs medya davasını” yakından takip ettiğini belirterek gazetecilik için "müebbet hapis riskinin kabul edilemez" olduğunu yazmış, gazeteciler hakkındaki suçlamaların düşürülmesi çağrısını dile getirmişti.
"Anayasa suçu işleyen bir heyetle karşı karşıyayım"
Davanın 12-16 Şubat tarihlerinde görülen beşinci duruşmasının son gününde, mahkeme heyeti kararını açıklamadan önce 12 Şubat’tan bu yana esas hakkındaki savunmalarını sunmuş olan Altan kardeşler ve diğer sanıklar davadaki son sözlerini söylediler.
İlk önce söz alan Ahmet Altan, “Yüzlerce kez yargılandım. Ama ilk kez beni yargılarken Anayasa suçu işleyen bir heyetle karşı karşıyayım,” dedi. Altan sözlerini şöyle tamamladı: “Bir devlet iki siyasetçiyle iki yargıcın kararıyla bütün sistemin yıkılmasına izin vermez. Vermeyecektir de. Hukuk dışı, Anayasa dışı, yasa dışı yolculuktan vazgeçmeniz herkes için daha hayırlı olacaktır.”
Ardından söz alan Nazlı Ilıcak ise, “Anayasa Mahkemesi dosyamızda emsal karar verdi. Yargıtay cebir ve şiddet unsurunun altını çizdi. İçtihada uyulmasını, beraatimi talep ediyorum,” dedi.
Ilıcak’ın ardından Mehmet Altan davadaki son sözünü söyledi: “18 aydır gizemli müşahhas delil suçlamasıyla hapiste tutan yaklaşıma Anayasa Mahkemesi üç kez ihlal kararı verdi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan olarak beni yargılasaydı üç kez beraat edecektim.” Mehmet Altan sözlerini şöyle tamamladı: “Dün bir savunmacının uhrevî adaleti hatırlatması üzerine Anayasa'ya sığındınız. Bu benim çok hoşuma gitti. Anayasa Mahkemesi kararı ile çelişen bir hüküm hukuk devletini çökertir. Kararınız ya korku filmine dönüştürecek, ya iyimserlik aşılayacak.”
Davada son sözü sorulan kapatılan Zaman gazetesinin marka pazarlama müdürü Yakup Şimşek ise, şunları söyledi: “Annem dedi ki, ‘Oğlum bizim geçmişimizi anlat. Bizim geçmişimizden ne terör örgütü çıkar ne vatan haini çıkar.’ Ben, dedemi Sarıkamış'ta kaybettim. Bizim ailemizden terör örgütü ve vatan haini çıkmaz. Çıkarsa kendi ellerimizle boğarız. Hayat felsefem şudur, haklıysanız korkmayın, güçlüsünüz. Haksızsanız karıncayı bile ezmeyin, güçsüzsünüz.”
“Vicdanınıza inanmak istiyorum, inanıyorum. Olur da beni yanıltırsanız, siz bilirsiniz, hayatımı huzur ve neşe içinde sürdüreceğim,” diyen Şimşek, davadaki son sözlerini beraatini talep ederek tamamladı.
Diğer tutuklu sanık, Zaman gazetesinin eski görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı da davadaki son sözlerinde sekiz aydır yargılandığını, ancak savunmasını bitirme fırsatı bulamadığını belirtti. Davanın diğer tutuklu sanığı Şükrü Tuğrul Özşengül ve tutuksuz yargılanan Tibet Murat Sanlıman da suçsuz olduklarını söyleyerek beraatlerini talep ettiler.
15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında 10 Eylül 2016 tarihinde gözaltına alınan Mehmet Altan 22 Eylül 2016’da, Ahmet Altan ise 23 Eylül 2016’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti. Nazlı Ilıcak ise 30 Temmuz 2016’da gözaltına alınmış ve ardından tutuklanarak Bakırköy Cezaevi’ne gönderilmişti.