Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Basın İlan Kurumu kanuni görevi kapsamında uygulaması gereken resmî ilan ve reklamları dağıtma işlevini gazetelerin haberlerinin siyasî iktidarı eleştirip eleştirmediği üzerinden de değerlendirmekte
Av. DEVRİM AVCI
Basın İlan Kurumu (BİK) 1961 yılında, 195 sayılı “Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun” isimli kanun ile kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurumdur. Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair 195 sayılı Kanun 1961 yılında kabul edilmiş ve Resmî Gazete’de de 09.01.1961 tarihinde yayınlanmış olup eski bir kanundur. Kanun hâlen yürürlüktedir ve farklı tarihlerde birçok kez değişikliğe uğramıştır. Bu Kanunun ikinci maddesinde Basın İlan Kurumu’nun görevleri birkaç madde hâlinde sıralanmaktadır:
1. Resmî ilânların mevkûtelerde yayınlanmasında aracı olmak,
2. Kurumun idaresine iştirak eden mevkûtelere, basın dernek ve sendikalarına en çok beş yıl vâde ile kredi açmak,
3. Yönetmelikte tespit edilecek, basında fikren veya bedenen çalışanlar gibi basın mensuplarına, vâdesi iki yılı geçmemek üzere borç para vermek,
4. Basının her türlü ihtiyaçlarını temin etmek (makine, kâğıt, mürekkep gibi),
5. Yönetmelikte tespit edilecek basın mensupları ile bunlardan çalışamaz durumda olanlardan yardıma muhtaç bulunanlara ve ölenlerin ailelerine yardım etmek,
6. Yukarıdaki bendde yazılı olanlar için diğer her türlü sosyal teşebbüslerde bulunmak,
7. Bu kanunla kendisine verilen diğer görevleri ifa etmek.
Görüleceği üzere, kanunda belirtilen bu görevlerin temel ortak amacı, basın yayın kuruluşlarına ve basın yayın sektöründe çalışanlara destek olmaktır. Ancak BİK bugün geldiği noktada -ve bu makalede de tartışılacağı üzere- özellikle muhalif basın yayın organlarına yönelik ayrımcı bir tutum sergilemektedir.
Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanunun 29. Maddesinde resmî ilanların neler olduğuna dair bir tarif yapılmış, 34. maddesinde de hangi niteliklere sahip gazetelerin resmî ilanları Basın İlan Kurumu Genel Kurulunun tespit edeceği esaslar dahilinde yayınlayabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin detaylandırılması ise “Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği”nde yapılmıştır.
Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanunun “Müeyyide” başlıklı 49. maddesinde de resmî ilan ve reklamların bir cezai yaptırım olarak kesilmesine ilişkin düzenleme yer almaktadır:
Bu kanuna veya bu kanuna dayanılarak yapılacak yönetmeliğe veyahut Kurum Genel Kurulunun bu kanunda yazılı hususlarda ittihaz edeceği kararları ile yükletilen ödevlere yahut da basın ahlâk esaslarına, riayet etmeyen gazete ve dergilerle prodüktörler ve kamu idare ve teşekkülleri ve 42. maddede anılan sair ortaklıkların sorumluları hakkında, diğer mevzuat hükümlerine halel gelmemek üzere, aşağıda yazılı olduğu şekilde muamele yapılır.
a) Kurum tarafından o gazete veya dergiye verilecek ilân ve reklâmlar, kesinleşen Yönetim Kurulu kararına dayanılarak, Kurum Genel Müdürlüğünce, iki ayı geçmeyecek bir süre ile kesilir. Ayrıca, bu kanunla temin edilen menfaatlerden de aynı şekilde faydalandırılmaz.
Basın İlan Kurumu, bu maddeye dayanarak, Evrensel gazetesinin resmî ilan ve reklamlarının birden çok kez kesilmesine karar vermiştir. Basın İlan Kurumunun resmî ilan ve reklam kesme cezası vermesinin gazetenin düşünce ve ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü hakkını ihlâl ettiği ve bu sebeple kaldırılmasına karar verilmesi talebi ile açılan tüm davalar hakkında da ret kararı verilmiştir. Buna ilişkin kararlar bu makalede değerlendirilecektir.
Evrensel gazetesinin 13.11.2019 tarihli nüshası: 10 günlük ilan kesme cezası
Evrensel gazetesinin 13.11.2019 tarihli nüshasının medya sayfasında, “Basın İlan Kurumu Kürtçe yayıncılığı bitirdi” başlıklı bir haber yayınlanmıştır. (Bkz. https://www.evrensel.net/haber/390788/basin-ilan-kurumu-kurtce-yayimciligi-bitirdi) Bu haber, Gaziantep Üniversitesi ve Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen “GAP Bölgesinde Faaliyet Gösteren Yerel Medya Kuruluşlarının Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi – İhtiyaç Analizi Yapılması ve Eylem Planı Hazırlanması” projesi kapsamında GAP’ta yer alan dokuz kentin yerel medyasının sorunları tespit edilerek hazırlanan GAP Bölgesinde Yerel Medya: Sorunlar, Tespitler, İmkanlar başlıklı raporun haberleştirilmesidir. Bu haber ile ilgili olarak Basın İlan Kurumu re’sen soruşturma başlatmıştır. Basın İlan Kurumu ayrıca bu haber ile ilgili olarak cevap ve düzeltme metni yayınlanmasını talep etmiş ve cevap ve düzeltme metni yayınlanmıştır.
İlgili cevap ve düzeltme metninin yayınlanması ile kanımızca istenen hukuki amaç gerçekleşmiştir. Ancak, Basın İlan Kurumu buna rağmen, re’sen harekete geçerek ayrıca resmî ilan ve reklamların 10 gün süre ile kesilmesine de karar vermiş ve sahip olduğu yasal pozisyonu kullanarak Evrensel gazetesinin bir haber nedeni ile düşünce ve ifade özgürlüğünün engellenmesine sebep olmuştur.
Yaptırıma gerekçe gösterilen haber bir üniversitenin araştırma raporunun kamuya aktarılmasıdır. Raporda yer alan gazetecilerin görüşlerinin Basın İlan Kurumunu ve ilgili mevzuatı eleştirir nitelikte olması sebebiyle Evrensel gazetesinde yayımlanan bu habere böyle bir yaptırım uygulanmıştır. Basın İlan Kurumu, bu haber nedeniyle uygulanan yaptırımı 195 Sayılı Kanunun 49. maddesinde yer alan Basın Ahlak Esasları Hakkındaki 129 sayılı Genel Kurul Kararına dayandırmaktadır. Bu düzenlemeye göre, Evrensel gazetesine resmî ilan kesme cezası uygulanmasının gerekçesi 1. Maddenin (ı) ve (l) bendinde yer almaktadır:
ı) Kişi, kurum ve toplum katmanlarına yönelik yayınlarda, eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözcükler kullanılamaz; hakaret edilemez, sövülemez, iftira ve haksız isnat yapılamaz.
l) Haber başlıklarında, haberin içeriği saptırılamaz ve çelişki yaratılamaz.
Bu karara karşı İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan itiraz davası mahkeme tarafından reddedilmiştir. Mahkeme kararında, süreli yayınlar açısından Türkçe yayın yapılıp yapılmamasına dair gerekçeler belirtmiş ve konunun adeta etrafında dolanmıştır. Oysa mahkemenin incelemesi gereken ve yapılan itiraz açısından asıl önemli olan nokta, Evrensel gazetesinde BİK hakkında yayımlanan bir haber nedeni ile BİK’in 10 günlük resmî ilan kesme cezası vermesinin gazetenin düşünce ve ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün ihlâline yol açıp açmadığıdır. Mahkeme itirazı reddetmiş ve söz konusu haber ile ilgili olarak resmî ilan kesme cezası verilmesinin Evrensel’in düşünce ve ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü kısıtlamadığına karar vermiştir.
Evrensel gazetesinin 24.02.2020 tarihli nüshası: 5 günlük ilan kesme cezası
Evrensel gazetesinin 24.02.2020 tarihli nüshasında gazetenin köşe yazarlarından İhsan Çaralan’ın, “Hükümet Vatandaşına Şehit Olmayı Vadeder mi?” başlıklı bir makalesi yayımlanmıştır. (Bkz. https://www.evrensel.net/yazi/85800/hukumet-vatandasina-sehit-olmayi-vadeder-mi) BİK, yine kendiliğinden harekete geçerek, söz konusu makale ile ilgili olarak 195 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca, Basın Ahlâk Esasları Hakkındaki Genel Kurul Kararının 1. maddesi ve bu maddenin aşağıda alıntılanan (a) (d) (ı) ve (l) bentlerine göre savunma talep etmiştir.
a) Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve Cumhuriyetin insan haklarına dayalı, demokratik, lâik, hukuk devleti niteliği, Atatürk ilke ve inkılâpları ve Anayasa’nın 174’üncü maddesinde yazılı “İnkılâp Kanunları” aleyhine yayın yapılamaz.
d) Şiddet ve terörü özendirecek; uyuşturucu maddeler ve her türlü örgüt suçları ile mücadeleyi etkisiz kılacak yayın yapılamaz.
ı) Kişi, kurum ve toplum katmanlarına yönelik yayınlarda, eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözcükler kullanılamaz; hakaret edilemez, sövülemez, iftira ve haksız isnat yapılamaz.
l) Haber başlıklarında, haberin içeriği saptırılamaz ve çelişki yaratılamaz.
Basın İlan Kurumu, savunma dilekçesinin sunulmasından sonra, 09.03.2020 tarihli toplantısında söz konusu makale ile ilgili olarak (ı) bendi gereğince Evrensel gazetesinin 5 günlük resmî ilan ve reklamlarının kesilmesine karar vermiştir.
Söz konusu kararın gazetenin düşünce ve ifade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü kullanmasının engellenmesi olduğunu belirterek iptal talebiyle İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığımız dava da mahkeme tarafından yine reddedilmiştir.
Söz konusu makalede, Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir’de bir açılış töreninde yaptığı konuşmada geçen “Şehitler tepesi boş kalmayacak” sözü eleştirilmiş ve bu sözden yola çıkılarak güncel siyasi durum ile siyasal iktidarın Suriye ve Libya politikası eleştirilmiştir. Ayrıca bu ifade birçok basın yayın organında da haber olmuş ve hakkında çok sayıda makale yazılmıştır. Ancak Evrensel gazetesine bu makale nedeniyle resmî ilan kesme cezası verilmiştir.
Siyasetçilere veya siyasi partilerin politikalarına yönelik eleştirilerin daha sert, daha keskin biçimde dile getirilmesi imkânı öğretide ve uygulamada kabul edilmiştir. Buna ilişkin gerek Yargıtay gerekse Anayasa Mahkemesinin birçok kararı bulunmaktadır. Siyasal eleştiri içeren yazıların, haberlerin, eleştirel yorumların hoşgörü ile karşılanması zorunluluğu, demokratik sistemin gereğidir. Örneğin, Anayasa Mahkemesinin 04.06.2015 tarih ve 2014/12151 sayılı kararında “hükümetlerin kullandıkları kamu gücünden dolayı kendilerine yöneltilmiş en ağır eleştirileri bile hoşgörü ile karşılamak zorunda” olduğu içtihat edilmiştir.
İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında, “... Türkiye Cumhuriyeti devletinin yazıda ismi geçen terör örgütleri ile yan yana getirilmek suretiyle cihat, fetih, şehitlik gibi kavramlar üzerinden siyaset yapan dini örgütlerle aynı çizgiye geldiği yönünde bir anlam ortaya çıkmaktadır. Orta düzeydeki bir okuyucu haberi bu şekilde algılayacaktır. Halbuki davaya konu yazıda eleştiri konusu yapılan yönetici açıklamalarının ana konusu ülkenin yıllardır boğuştuğu terör ve dış düşmanlara karşı mücadelenin devam edeceği hususudur. Yönetici açıklamalarının yer aldığı haber ile bu olayın açıklanış ve yorumlama biçimi arasında düşünsel bir bağlılık ve ilginin olmadığı görülmektedir. Bu nedenle davaya konu gazetede ve internet sitesinde yayınların hukuka uygun düşmediği Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğünün ilanların kesilmesine yönelik vermiş olduğu cezanın yerinde olduğu ve vaki itirazın reddine karar verilmesi gerektiği...” ifadelerine yer verilmiştir. Mahkeme, düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünü sağlamaya değil, tam aksine onu kısıtlamaya yönelik bir karar almış, makalenin okuyucular tarafından belli bir şekilde yorumlanacağını ileri sürerek, ve böylece kendi yorumunu getirerek, itirazımızın reddine hükmetmiştir.
Evrensel gazetesinin 05.05.2020 tarihli nüshası: 45 günlük rekor ceza
Evrensel gazetesinin 05.05.2020 tarihli sayısında yayımlanan gazetenin köşe yazarlarından Ragıp Zarakolu’nun “Makus Kaderden Kaçış Yok” başlıklı makalesi (Bkz. https://www.evrensel.net/yazi/86275/makus-kaderden-kacis-yok) nedeni ile Basın İlan Kurumu yine re’sen soruşturma başlatmış ve gazeteden savunma talep etmiştir. Savunmanın yazılı olarak sunulmasının ardından da Evrensel gazetesine 45 günlük resmî ilan ve reklam kesme cezası vermiştir. Bu ceza, şimdiye kadar bir basın kuruluşuna verilen en uzun süreli ilan kesme cezasıdır.
BİK söz konusu cezayı 195 sayılı Kanun’un 49. maddesine dayanarak, Basın Ahlâk Esasları Hakkındaki Genel Kurul Kararının 1. maddesinin yukarıda da anılan (a) ve (ı) bentlerine göre verdiğini belirtmiştir.
Zarakolu’nun makalesinin bu hususları ihlâl etmediği kanımızca açıktır. Makalede yazar, eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözler kullanmamıştır. Makalede hakaret içeren ifadeler yoktur. Makalede suça tahrik veya teşvik eden ifadeler de bulunmamaktadır. Basının haber verme, eleştirme hakkı kapsamında kalan bir makale söz konusudur.
Yazar, makalede Türkiye siyasi tarihinin kısa bir özetini yaparak siyasi iktidarların iktidara gelme ve gitme, seçilme ve seçimi kaybetme, iktidarı alabilmek veya iktidarda kalabilmek için yaptıkları koalisyonlar, birlikler gibi oluşumlardan bahsetmektedir. Bunu da Cumhuriyet tarihinden son derece kısa bir özet sunarak yapmaktadır. Bu kapsamda, iktidarın kazanılabildiği gibi kaybedilebileceğine vurgu yapmıştır. Oysa yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere, siyasal eleştiri içeren yazıların, haberlerin, görüş açıklamalarının hoşgörü ile karşılanması zorunluluğu demokratik sistemin gereğidir.
Ancak söz konusu makale açısından da İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada mahkeme yine ret kararı vermiştir. Mahkeme kararında, “...yazı incelendiğinde Türkiye'nin siyasi tarihi özetlenerek siyasi iktidarların iktidara gelme ve gitmesi, seçilme ve seçimi kaybetmesi, iktidarı alabilmek veya iktidarda kalabilmek için yaptıkları koalisyonlar açıklanmış, aynı köşe yazısı gazeteye ait internet sitesinde de yayınlanıp, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski başbakanlardan Adnan Menderes'in fotoğrafları yan yana yayınlanmış ...” demektedir. Ancak, dava konusu makalede böyle bir fotoğraf kullanılmamıştır.
Mahkeme kararında “günümüz Cumhurbaşkanı'nın da bu benzeri kaderden kaçamayacağı ima edilmekte, bir başka ifade ile darbe imasında bulunulmaktadır. Yazarın yaptığı bu yorum, kullanılan dil, olayların yorumu gerçekleri yansıtmamakta olup, böyle bir yazının yayınlanmasının kamu ve ülke menfaatine bir faydasının olmayacağı aşikardır. Kamu yararı olmayan bir haber ya da yorumun yazılması ve yapılmasının hukuka uygun düşmeyeceği kabul edilip, davaya konu gazetedeki yayınların hukuka uygun düşmediği Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğünün ilanların kesilmesine yönelik vermiş olduğu cezanın yerinde olduğu ve vaki itirazın reddine karar verilmesi gerektiği” ifadelerini kullanmıştır.
Kararda dava konusu makale, bir yazarın kendi kanaati doğrultusunda yayımladığı bir yazı olarak ele alınmamıştır. Oysa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili kararlarında aynı zamanda “kanaat özgürlüğü”ne de işaret etmektedir. Kanaat sahibi olma özgürlüğü, bireylerin kanaatlerinin serbestçe oluşmasını ve kanaatleri nedeniyle sorumlu tutulmamalarını, baskı altına alınmamalarını içerir. AİHM, düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne yapılan bir müdahaleyi incelerken değer yargılarını, yani kanaatleri ayrı irdelemiştir.
AİHM konu ile ilgili verdiği Lingens v. Avusturya kararında, “... Olguların varlığı kanıtlanabilir; oysa değer yargılarının doğruluğu kanıta başvurularak ortaya konulamaz. Değer yargıları açısından bunu talep etmek, gerçekleştirilemeyecek bir şey istemektir. Bu durum, AİHS'nin 10. maddesinin teminat altına aldığı hakkın asli bir bölümü olan kanaat özgürlüğünün bizzat ihlalidir” demektedir. Yine AİHM Thorgeirson v. İzlanda (1992) davasında “gazetecilerin kanıtlayamayacağı söylenti ve iddiaları yayımlayabileceğini, siyasi tartışma ile kamuyu ilgilendiren başka konular arasında bir ayrım yapmak için herhangi bir temel bulunmadığını, saldırgan bir dille ifade edilen görüşlerde amacın esas alınması gerektiğini” vurgulamıştır.
Evrensel gazetesinin 16.04.2020 tarihli nüshası: 5 günlük ilan kesme cezası
Evrensel gazetesinin 16.04.2020 tarihli sayısında yer alan “CHP’li Özel’den Fahrettin Altun tepkisi” başlıklı haber nedeni ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Basın İlan Kurumuna şikâyeti üzerine gazeteden savunma istenmiş ve yazılı savunmanın verilmesinden sonra 195 sayılı Kanunun 49. maddesine dayanarak Basın Ahlâk Esasları Hakkındaki Genel Kurul Kararının 1. maddesinin aşağıda aktarılan (c) ve (ı) bentlerine göre beş günlük resmî ilan kesme cezası vermiştir.
c) Hiç kimse, suçlu olduğu kesin yargı kararıyle belirtilmedikçe suçlu olarak ilân edilemez; cezai soruşturma aşamasında veya devam eden davaların konusu olan olaylarla ilgili haber veya yorumlarda “Suçsuzluk” ilkesi ihlâl edilemez; soruşturma ve yargılamanın doğal ve yasal akışını, özellikle hâkimlerin kararını etkileyecek beyan ve yorumlarda bulunulamaz.
ı) Kişi, kurum ve toplum katmanlarına yönelik yayınlarda, eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözcükler kullanılamaz; hakaret edilemez, sövülemez iftira ve haksız isnat yapılamaz.
Beş günlük resmî ilan kesme cezasına karşı İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davayı da mahkeme reddetmiştir.
Haber, CHP milletvekili ve grup başkanvekili Özgür Özel’in Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’ta bulunan ikametinin yanında bulunan vakıf arazisine işlem yapmasına dair açıklamaları ve bu açıklamaları nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının kendisi hakkında başlattığı soruşturmaya tepkisini içermektedir.
Mahkeme kararında, “... gazetenin haberin doğruluğunu araştırarak yayınlamadığı, bu hususu yerine getirmeden siyasetçinin ifadelerini yayınlaması, gerçekliğini araştırmaması, yayınlanan haberin hukuka uygunluğunu ortadan kaldırdığı” gerekçesini ifade etmiştir.
Ancak, daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi, söz konusu haber bir milletvekilinin basın açıklamasıdır ve gazetecinin bu haberi yayımlaması her şeyden önce kamuoyunun haber alma hakkı ile ilgilidir. Haber, bir siyasetçi ile ilgilidir ve siyasetçilerin, siyasi nitelik taşıyan kişilerin ve kurumların, devlet kurumlarının eleştirilerinin daha sert, daha keskin dile getirilmesi imkânı öğretide ve uygulamada kabul edilmektedir.
Ayrıca, bir haberin kişinin aleyhinde olması, haberin basın ahlâk esaslarını ihlâl ettiği anlamına gelmemektedir. Basın haber yaparken, makale yazarken, elbette bunların kişilerin lehine ya da aleyhine olmasına göre davranmaz. Kaldı ki basın özgürlüğü çerçevesinde yayımlanan haberlerin ya da yazıların kişilerin aleyhine olması, onların eleştirilmesi, basın ve düşünceyi açıklama özgürlüğünün olmazsa olmazları arasındadır.
Bu haber ile ilgili olarak, gazetenin düşünce ve ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün sınırlanması açısından ayrıca önemli olan bir başka husus vardır: Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanıdır. İletişim Başkanlığına bağlı kuruluşlar arasında Basın İlan Kurumu da bulunmaktadır. 2018 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Resmî Gazete’de yayımlanan karara göre, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının yetkilerine, Basın İlan Kurumunu denetlemek de eklenmiştir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, söz konusu yetkiyi yılda en az bir defa Basın İlan Kurumunun bütün hesap ve işlemlerini denetleyerek kullanır. Dolayısıyla, BİK’in hesap ve işlemlerinin denetimini yapan kurumun başında olan Altun’un kendisinden bağımsız olmayan bir kuruma şikâyetçi olarak başvurması kanımızca ayrıca adil yargılanma hakkının (adil bir incelemenin) ihlâli sonucunu da doğurmaktadır.
Sonuç olarak tüm bu ilan kesme cezalarının miktarı yüksek rakamlara tekabül etmektedir ve bu durum gazetenin aynı zamanda ekonomik açıdan da özgürlüğünün kısıtlanması anlamını taşımaktadır. Basın İlan Kurumu yazının başlangıcında belirtmiş olduğumuz görevi kapsamında uygulaması gereken resmî ilan ve reklamları dağıtma işlevini, yukarıda açıkladığımız örneklerde de görüleceği üzere, gazetelerin haberlerinin siyasi iktidarı eleştirip eleştirmediği üzerinden de değerlendirmektedir.
Hükümetin benimsediği resmî görüş veya çoğunluğun benimsediği görüşler dışında, muhalif ya da azınlıkta kalan görüşlerin, ifadelerin, haberlerin de serbestçe ifade edilememesi hâlinde görüşlerin serbestçe oluşması hâli gerçekleşmeyeceği gibi, yurttaşların bilgilenme hakkı da gerçekleşmez. Eleştirilemeyen, tartışılamayan yönetsel düşünceler ve uygulamalar değiştirilemez hale gelir, siyasi tabular oluşur.
Demokratik bir siyasal sistemde, değiştirilemez, eleştirilemez düşünce ve uygulamalara yer yoktur. Bu açıdan söz konusu resmî ilan kesme cezalarına ilişkin kararlar, Evrensel gazetesinin ifade ve düşünce özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü ihlâl etmektedir.