Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Cezaevindeki gazetecilerin aileleri yakınlarının sağlığından endişe ediyor

Cezaevindeki gazetecilerin aileleri yakınlarının sağlığından endişe ediyor

Dünyayı etkisi altına alan pandemi krizinin yarattığı tablo günden güne ağırlaşırken cezaevinde tutulmaya devam eden gazetecilerin aileleri, yakınlarının sağlığından endişe ediyor

CANSU PİŞKİN

Covid-19 salgını sebebiyle cezaevlerinde alınan önlemler kapsamında çıkarılan ve 15 Nisan günü yürürlüğe giren infaz yasası ile şimdiye kadar 45 bin mahpus tahliye edildi. Hiçbir şiddet eylemine bulaşmadığı halde Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında hüküm giyen veya tutuklanan gazeteciler ise muhalefet partileri ve sivil toplum örgütlerinin tüm itirazlarına rağmen düzenlemenin dışında bırakıldı. Dünyayı etkisi altına alan pandemi krizinin yarattığı tablo günden güne ağırlaşırken cezaevinde tutulmaya devam eden gazetecilerin aileleri, yakınlarının sağlığından endişe ediyor. 

Cezaevlerinde halen 102 gazeteci ve medya çalışanı bulunurken bazı tutuklu gazetecilerin kronik sağlık sorunları nedeniyle Covid-19 salgınına karşı daha büyük risk altında olduğu biliniyor.

Tutuklu gazeteciler Mümtazer Türköne, Ziya Ataman, Aziz Oruç ve Mevlüt Öztaş’ın yakınlarıyla 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü öncesinde konuştuk.

“Rahat bir şekilde revire çıkamıyorlar”

Dört yıla yakın süredir Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Mümtazer Türköne’nin kızı Sıla Türköne, kalp rahatsızlığı ve damar tıkanıklığı bulunan babasının sağlığının kötüye gittiğini ve mahpusların rahat bir şekilde revire gidemediklerini anlattı. Açık görüşlerin yasaklanmasının ardından babasıyla her hafta telefonda görüştüğünü söyleyen Sıla Türköne, salgına karşı alınan önlemler kapsamında infaz memurlarının da cezaevinde kaldıkları bilgisini verdi. 

“Terör örgütü üyeliği” suçundan 14 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edilen gazeteci Ziya Ataman’ın ağabeyi Nail Ataman da salgın nedeniyle kardeşinin sağlık durumundan endişe duyduğunu söyledi. Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ndeki Ziya Ataman’ın bağırsak problemleri olduğunu ve hastalığının hapishane koşullarında ilerlediğini anlatan Nail Ataman, “Ziya, her istediğinde revire gidemediklerini söylüyor. Durumundan endişe duyuyoruz” dedi. Nail Ataman, Van Cezaevi’nde de infaz memurlarının evlerine gitmediklerini ve hapishanede kaldıklarını söyledi.  

“Gıda ve temizlik malzemesi alışverişi yapamıyorlar”

Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Aziz Oruç’un eşi Hülya Oruç, açık görüşlerin yasaklanmasının ardından telefonda görüşme hakkının da haftada bire düşürüldüğünü anlattı. Cezaevindeki koşullara dair eşinin verdiği bilgileri paylaşan Hülya Oruç, “Aziz en son telefon konuşmamızda, yemek miktarlarının azaltıldığını, bazen bir bazen de iki öğün yemek verildiğini, gıda ve temizlik malzemesi alışverişi yapamadıklarını, soğuk su ile duş aldıklarını ve sudan lağım kokusu geldiğini anlattı. Patnos Cezaevi’nde açık ve kapalı cezaevi bir arada. Geçtiğimiz hafta açık cezaevinden tahliye olan iki kişi ailelerine virüs bulaştırmış. Aziz’in bulunduğu koğuşta da bir kişi yüksek ateşi olmasına rağmen hastaneye götürülmemiş. Gardiyanlar sayım yapmak için bile koğuşlara gitmiyormuş. Eşim tutuklanmadan önce başında kist olduğunu öğrenmiştik. Baş dönmelerinin ve denge kayıplarının olduğunu söylüyor. Mevcut rahatsızlığından ve salgın yüzünden Aziz’in sağlığından çok endişeliyim” diye konuştu.

Daha önce sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla Patnos Cezaevi’ndeki hijyen koşullarını eleştiren Hülya Oruç’un 30 Nisan günü Diyarbakır’daki evinden gözaltına alındığı öğrenildi. Hakkında “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” suçundan işlem yapılan Oruç, aynı gün çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağıyla serbest bırakıldı.

“Aftan yararlanamadığımız gibi çok büyük mağduriyet yaşadık”

Kapatılan Cihan Haber Ajansı muhabiri Mevlüt Öztaş’ın kızı Büşra Öztaş, 21 Nisan günü Twitter’dan yaptığı açıklama ile Şubat 2018’den beri Afyonkarahisar’da tutuklu bulunan babasına pankreas kanseri teşhisi konulduğunu ve hastalığının ilerlemiş evrede olma ihtimali bulunduğunu duyurdu. Öztaş babasının ayrıca astım, yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliği gibi hastalıkları olduğunu, daha önce sağlık nedeniyle yapılan tahliye başvurularının reddedildiğini de bildirdi.

Babasının bir süre önce safra kesesinden ameliyat olduğunu anlatan Öztaş, kendilerine cezaevi yetkilileri tarafından herhangi bir bilgi verilmediğini, ameliyattan ancak hastaneden çıkıp cezaevine dönen babasıyla telefon görüşmesi esnasında haberdar olduklarını söyledi.

Ameliyattan sonraki hafta babasının kendilerini aramadığını, bu nedenle kendilerinin hafta sonu cezaevini aradıklarını anlatan Öztaş, hafta sonu olması nedeniyle bilgi verilmediğini, Pazartesi günü ise babasının hastaneye kaldırıldığını ve Ankara'ya sevk edildiğini öğrenebildiklerini aktardı.

Öztaş, “Öğleden sonra milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun yardımıyla ancak hangi hastaneye kaldırıldığını bilgisine ulaşabildik. Bize ne hangi hastaneye kaldırıldığını ne de hangi sebeple kaldırıldığını hiç kimse açıklamadı endişeli halde günlerce haber almaya çalıştık. Şehirlerarası yolculuk yasağı olması sebebiyle yanına gidemediğimiz gibi telefonla da doğru düzgün bilgi alamadık. Her aradığımızda mahkûm olması sebebiyle telefonda bilgi veremeyeceklerini yüz yüze bilgi verebileceklerini söylediler. Ancak şehirlerarası yolculuk yapabilmek için emniyet güçleri hastanede yattığına dair bir rapor istedi. Bu raporu ne hastane ne cezaevi bize vermediler. Babamdan haber alabilmek için yanına gitmemiz gerekiyor ama yanına gidebilmek için hastanenin ya da cezaevinin rapor vermesi gerekiyor. Ama ikisi de her aradığımda topu diğerine attı. Bu da yetmezmiş gibi her aradığımda telefonlar yüzüme kapandı ve babamdan bilgi almak istediğim için defalarca azarlandım,” diye konuştu.

Öztaş ayrıca babasının Ankara’ya sevkinin yapılmasının ardından eski cezaevinden parası aktarılmadığı için telefon kartı alıp ailesini arayamadığını söyledi. Öztaş, “Eski cezaevini arayıp neden paranın aktarılmadığını sorduğumda ise tahliyelerden dolayı yoğunluk olduğunu söylediler. Aftan yararlanamadığımız gibi en çok ihtiyacımız olan zamanda çok büyük mağduriyet yaşadık ve kendisinden ne haber alabildik ne sesini duyabildik,” ifadelerini kullandı.

Hastaneden günler süren çabaları sonucunda babasına pankreas kanseri teşhisi konduğunu öğrendiğini anlatan Öztaş, “Kanserin bulunduğu yer çok tehlikeli bir bölgede imiş. Eğer diğer organlara yayılmış ise 4. seviye kanser olma ihtimali varmış. İnşallah yayılmadıysa kesinlikle ameliyat olması gerekiyormuş ama çok riskli bir bölgede bulunduğu için ameliyatın da çok riskli olduğunu ve birden fazla doktor görüşüne ihtiyaç duyduklarını söylediler. Babamın mahkemesi şu anda istinafta ve istinaftan karar çıkmış değil. Babamın tahliye olmasını istiyoruz,” dedi.

Yukarı