Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Diyarbakır’da 20 gazetecinin yargılandığı davada el konulan materyallerin iadesine hükmedildi

Diyarbakır’da 20 gazetecinin yargılandığı davada el konulan materyallerin iadesine hükmedildi

İki gazetecinin dosyalarının da eklenmesiyle sayıları 20’ye çıkan gazetecilerin yargılanmasına Kasım ayında devam edilecek

ÖZKAN KÜÇÜK, DİYARBAKIR

Diyarbakır’da 18 gazeteci hakkında, yurtdışında yayın yapan bazı televizyon kanallarına içerik ürettikleri gerekçesiyle “örgüt üyeliği” (TCK 314) iddiasıyla açılan davanın dördüncü duruşması 9 Mayıs 2024 günü Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Celse arasında iddianameleri hazırlanan yönetmen Berivan Karatorak ve kameraman Mehmet Servet Yiğen hakkındaki davaların da bu dosyayla birleştirilmesi sonucunda yargılanan gazeteci sayısı 20’ye çıktı.

Duruşmada tutuksuz yargılanan gazetecilerden Ömer Çelik, Serdar Altan, Elif Öngür, Zeynel Abidin (Rohat) Bulut, Berivan Karatorak, Esmer Tunç, Mehmet Servet Yiğen, Mehmet Şahin ve Kadir Bayram ile avukatları hazır bulundu. Gazetecilerin avukatı Resul Temur’a çok sayıda avukat eşlik etti. Duruşmada dinlenmek üzere bir tanık SEGBİS’le bağlanırken, diğeri salonda hazır bulundu. Duruşmayı Amsterdam Hukuk Kliniği gözlemcilerinin yanı sıra çok sayıda gazetecilik meslek örgütü temsilcisi ile yargılanan gazetecilerin meslektaşları gözlemci olarak izlediler.

Duruşma başladığında arama ve el koyma tutanaklarının istendiği müzekkereye halen cevap alınamadığı ve bazı eksik hususların olduğu kayda geçirildi.

Duruşma, Berivan Karatorak’ın savunmasıyla başladı. Karatorak, Ari Yapım’ın sahibi olduğunu söyleyerek, savcılıktaki ifadesini tekrarladığını ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Daha sonra söz verilen Mehmet Servet Yiğen de Ari Yapım’da kameraman olarak çalıştığını, diğer iki prodüksiyon şirketi hakkında bilgisi olmadığını ve hazırlanan içeriklerin yurt dışı televizyon kanallarına gönderildiğiyle ilgili bir bilgiye sahip olmadığını söyleyerek, hakkındaki suçlamaları reddetti.

Pel Prodüksiyon’da kameraman olarak çalıştığını belirten Esmer Tunç ise, SEGBİS’le hazır edilen tanığı tanımadığını ve onun iddiasına dayanılarak hakkında ileri sürülen suçlamayı kabul etmediğini söyledi.

Savunması istenen gazeteci Kadir Bayram da tanığın beyanlarını kabul etmediğini ve tanığın sözünü ettiği eylemlere katılmadığını belirterek suçlamaları reddetti.

Tanıklar dinlendi

Daha sonra duruşma salonuna alınan diğer tanık dinlendi. Piya ve Pel Prodüksiyon’un bulunduğu binanın gece bekçiliğini yapan tanık, polisteki ifadesinde yer alan beyanların kendisine ait olmadığını, söz konusu ifade tutanağını okumadan imzaladığını söyleyerek, yargılanan gazetecilerin Stêrk Tv ve Medya Haber televizyonlarına içerik ürettikleri hakkında bir bilgiye sahip olmadığını dile getirdi. Tanık, poliste alınan ifadesini okumak istemesine rağmen kendisiyle ilgili bir şey bulunmadığının polislerce söylenmesi üzerine okumadan imza attığını kaydetti.

Daha sonra SEGBİS’le duruşmaya katılan tanığın ifadesine geçildi. Duruşmada hazır bulunan gazetecilerin tek tek gösterildiği tanıktan teşhiste bulunması istendi. Hazırda bulunan gazetecilerden üçü dışında diğerlerini tanıdığını söyleyen tanık, tanıdığı gazetecilerin Pel Prodüksiyon şirketinde çalıştıklarını ve bu şirketin örgüte bağlı faaliyet yürüttüğünü iddia etti. Yapım şirketlerinin, yurt dışındaki televizyon kanallarına içerik ürettiğini, gazetecilerin ise bu yapım şirketlerinde çalıştığını söyledi.

Esas hakkında görüşü sorulan duruşma savcısı, dosyadaki eksikliklerin giderilmesini talep etti.

 

Avukat Temur: “Tanık etkin pişmanlıktan faydalanıyor, beyanlarına itibar edilmemeli”

Yargılanan gazeteciler tanık beyanları üzerine söz almazken, savunma avukatlarından Salih Tekin, SEGBİS’le bağlanan tanığın etkin pişmanlıktan yararlandığını, bu sebeple ifadelerine itibar edilmemesi gerektiğini ve beyanlarının da asılsız olduğunu söyledi.

Daha sonra söz alan avukat Resul Temur ise tanık tarafından müvekkillerinin yasal olan gazetecilik faaliyetlerini örgütsel ve yasa dışı bir faaliyet gibi sunduğunu, Kürt basınında çalışan gazetecilerin yargılandığı davalarda tanıkların aynı şablon ifadeleri kullandığını, bu nedenle tanığın beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini söyledi.

Temur, gazetecilerin el konulan haber ekipmanı ve materyalleri nedeniyle mesleki faaliyetlerinin engellendiğini ifade ederek, bunların iade edilmesini istedi.

Temur, özellikle bazı müvekkillerinin yurt dışında bulunan aileleriyle görüşemedikleri için mağduriyet yaşadıklarını dile getirerek, gazeteciler hakkında yurt dışı yasağı şeklindeki adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti.

Söz alan diğer avukatlar, esas hakkındaki mütalaadan sonra savunma yapacaklarını belirtirken, yurt dışı çıkış yasağı şeklinde uygulanan adli kontrol tedbirinin, müvekkillerinin gazetecilik faaliyetlerini yapmaları önünde bir engel olduğunu ve bir cezalandırma aracına dönüştüğünü belirterek, kaldırılmasını talep ettiler.

Savunmaların ardından ara karar için duruşmaya verilen kısa bir aranın ardından tekrar açılan salonda, mahkeme heyeti verdiği kararları okudu.

Berivan Karatorak hakkında karakola imza verme şeklindeki adli kontrol kararını kaldıran mahkeme, gazetecilerin tümü hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması talebini ise reddetti.

Mahkeme, gazetecilerin el konulan dijital/elektronik materyallerinin iadesine karar verirken, prodüksiyon şirketlerinde bir ay süren polis aramasına ilişkin arama ve el koyma tutanaklarının Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ve Terörle Mücadele Şubesinden ivedi olarak istenmesine hükmetti.

Bir sonraki duruşma tarihi olarak 19 Kasım 2024 günü belirlendi.

 

 

Davanın geçmişi

Yurt dışında yayın yapan Sterk TV ve Medya Haber TV kanalları için program çekimi yaptıkları ve içerik ürettikleri iddiasıyla Diyarbakır’da faaliyet yürüten bazı prodüksiyon şirketlerine, 8 Haziran 2022’de baskın yapıldı. Soruşturma kapsamında ev ve iş yerleri de polisler tarafından aranan çok sayıda gazeteci gözaltına alındı. Polisin prodüksiyon şirketlerindeki aramaları bir ay sürdü.

Polis, aramalarda el koyduğu kameraları ve haber materyallerini “örgütsel delil” olarak gösterip görüntülerini basına servis etti.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 18 gazeteci hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla 728 sayfalık iddianame hazırladı.

Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde 11 ve 12 Temmuz 2023’te görülen davanın ilk duruşmasında, 15 Kürt gazeteci ve basın çalışanı 13 aylık tutukluluğun ardından yurt dışına çıkış yasağıyla tahliye edildi.

Yukarı