Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
25 Nisan 2023 günü evine yapılan baskınla gözaltına alınıp 27 Nisan’da tutuklanan gazeteci Abdurrahman Gök, ikinci duruşmada tahliye edildi
ÖZKAN KÜÇÜK, DİYARBAKIR
2017 Newroz’unda Kemal Kurkut’un polis kurşunuyla ölmesini belgeleyen fotoğrafları çeken gazeteci olarak tanınan, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ün “örgüt üyeliği” (TCK 314) ve “örgüt propagandası” (TMK 7/2) suçlamalarıyla tutuklu olarak yargılandığı davanın ikinci duruşması 5 Aralık 2023 günü Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşmayı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Adana Şube Başkan Yardımcısı Sertaç Kayar, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Başkanı Felat Bozarslan, MLSA Hukuk Biriminden Emine Özhasar ile Gök'ün gazeteci arkadaşları ve yakınları izledi.
Gök’ün avukatları Resul Temur ve M. Emin Aktar ile birlikte MLSA Eş Direktörü Avukat Veysel Ok da savunmaya katıldı.
Duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan tanık Ümit Akbıyık, Abdurrahman Gök’ü Pel Prodüksiyon’dan tanıdığını, Gök’ün bu tanışma esnasında kendisine “örgütün basın alanında çalıştığını söylediğini” iddia etti.
Gök’ün avukatı Resul Temur tanık Akbıyık’a, Gök’ün herhangi bir eylemini bilip bilmediğini sordu. Akbıyık, bilmediğini söyledi.
Av. Temur tanığa, “2020’de görüştüğünde Abdurrahman Gök’ün sağlığıyla ilgili bir gözleminiz oldu mu?” diye sordu. Tanık Akbıyık, “Hayır” yanıtını verdi.
Gök ile 2020 yılında Pel Prodüksiyon’da tanıştığını ifade eden tanığın beyanına karşı söz alan Gök, “Ocak 2020’de ağır bir kaza geçirdim ve uzun bir süre koltuk değneği ve bastonla dolaştım. Tanığın doğru söylemediği buradan da belli. 2021’de buradaki bir duruşmaya da bastonla katılmıştım” dedi.
Gök, “Tanık Akbıyık’ı rüyamda bile görmüş değilim, ilk defa şimdi burada gördüm. Tanık ifadelerinin yönlendirme altında alındığını düşünüyorum” dedi.
Tekrar söz alan Av. Temur, “Gök'ün tutukluluğundan sonra tanık ifadesine başvurularak, tanığa müvekkilimiz sorularak tanık ifadesi geliştiriliyor. Tarih neden önemliydi? Çünkü müvekkilimiz bahsi geçen aylarda resmi olarak istirahatliydi ve uzun bir süre alçıda kaldı. Tanığa, müvekkilimizin sağlığıyla ilgili gözlemini bu nedenle sorduk. Anlaşılıyor ki iddia ettiği tarihte görüşmüş olamazlar. Tanığın doğru söylemediği anlaşılıyor. Bu nedenle tanık ifadelerinin dikkate alınmamasını talep ediyoruz” dedi.
Gök’ün avukatlarından M. Emin Aktar da yaptığı kısa savunmada “Belli ki tanık, polis eşliğinde dolaştırılan bir itirafçı” diye konuştu.
Savcı tahliye istedi
Mütalaası sorulan iddia makamı, uzun tutukluluk süresinin ve delillerin toplanmış olmasının göz önünde bulundurularak Gök’ün tahliye edilmesini talep etti.
Tahliye talebine ilişkin tekrar söz alan Gök, “Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürülmesinin fotoğraflarını yayınlamış olmam bütün karşılaştığım bu davaların motivasyonudur. Kurkut’u vuran polislerin yargılanma sürecini başlatan benim ama sürekli yargılanan da ben oldum” dedi.
Gök, “Mezopotamya Ajansı’nda gazeteci olarak çalışıyorum. Dosyaya konulan haberler ve kitaplar gazetecilik faaliyetlerimin parçasıdır. İddianameye konu olan haberlerde benim imzam var” diyerek savunmasını sürdürdü.
HTS kayıtlarına ilişkin de beyanda bulunan Gök, “HTS kayıtlarındaki kişiler gazeteci. Bir kısmını yüz yüze tanıyorum, birbirimizi aramamız çok normal. Bir kısmı cezaevindeyken dahi kendileriyle konuştuğum iddia edilmiş” dedi.
Gök, “200’den fazla video arasında sadece Youtube kanalındaki Kobanê belgeseli suçlama konusu yapılmış. Defalarca o bölgede bulundum. Kentin değişimini belgeleyen bir çalışma yaptım. Hayati tehlikeye rağmen gazetecilik yaptım. Üstelik bizzat Recep Tayyip Erdoğan Kobanê’ye koridoru biz açtık demişti” ifadelerini kullandı.
Gök, Pel Prodüksiyon’da hiç çalışmadığını ve tanık Akbıyık’ı hiç görmediğini belirterek sözlerini tamamladı.
“Dosya müvekkilimizin gazeteci olduğunu söylüyor”
Tahliye talebine ilişkin beyanda bulunan Av. Temur, “Dosya bütünen bize müvekkilimizin gazeteci olduğunu söylüyor. Müvekkil, bu iki celse arasında, tutuklanmadan önce İran’a giderek Mahsa Emini protesto gösterileri hakkında yaptığı haberlerle Musa Anter gazetecilik ödülüne layık görüldü” dedi.
Av. Temur, müvekkilinin başka bir dosyadaki “örgüt üyeliği” suçlamasıyla ilgili mahkeme kararının kesinleşme şerhini sunarak, Yargıtay’daki dosyanın beklenmesinin tutukluluğa gerekçe yapılmamasını ve müvekkilinin tahliyesini talep etti.
Gök’ün avukatlarından Veysel Ok ise yaptığı savunmada, gazeteci Abdurrahman Gök’ün karşı karşıya kaldığı davalarla asıl amaçlananın Gök’ün mesleki faaliyetlerini yürütmesine engel olmak olduğunu belirterek, “Pel Prodüksiyon vergi veren ve halen çalışan legal bir şirket. Kaldı ki müvekkil orada çalışmadığını belirtti. Tanık diyor ki, ilk defa orda gördüm. Aklı başında bir insan ilk kez gördüğü birine kalkıp varsa örgütsel ilişkisini anlatır mı?” dedi.
Savunma avukatları, tanık ifadelerinin tutarsız olduğunu, müvekkillerinin herhangi bir fiili hakkında tanıklık içermediğini ve suçlama konusu yapılan faaliyetlerin gazetecilik mesleği çerçevesindeki faaliyetler olduğunu belirterek, tahliye talebinde bulundular.
Karar için kısa bir ara veren mahkeme heyeti, delil yönünden yurt dışı çıkış yasağı tedbiriyle Gök’ün tahliyesine karar verdi.
Dava 12 Mart 2024 saat 09:45’e ertelendi.
Ne olmuştu?
25 Nisan 2023 günü evine yapılan baskınla gözaltına alındıktan sonra tutuklanan gazeteci Abdurrahman Gök’ün yargılanmasına 14 Eylül 2023 tarihinde başlanmış ve ilk duruşmada tahliye edilmemişti.
Duruşmada savunmasını sunan Gök, yıllardır hakkında açılan soruşturmalar gibi bu davanın da, 2017 Newroz’unda Kemal Kurkut’un polis kurşunuyla ölümünü belgeleyen fotoğrafları çekmiş olmasıyla ilgili olduğunu düşündüğünü söylemişti.
Avukat Resul Temur ise dosyanın bütününde müvekkilinin gazeteci olduğunun anlaşıldığını belirtmiş ve iddianamede, somut delil ortaya koymak yerine yorumlarını mahkemeye dayatan bir yaklaşım olduğunu vurgulayarak müvekkilinin tahliyesini talep etmişti.
Diğer savunma avukatı Mehmet Emin Aktar ise, esas yargılanma sebebinin, müvekkillerinin 21 Mart 2017’de Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürülmesi olayını fotoğraflarıyla aydınlatan kişi olması olduğunu söyleyerek, iddianamede kuvvetli delil olmadığı için tahliyesini istemişti.
Mahkeme heyeti ise kaçma şüphesi olduğunu söyleyerek tutukluluğun devamına hükmetmiş ve davayı 5 Aralık 2023 tarihine ertelemişti.