Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Farklı dosya kapsamında tutuklu bulunan JINNEWS muhabiri Öznur Değer, “Geçinemiyoruz” eylemini takip ettiği gerekçesiyle hakkında açılan davada hakim karşısına çıktı. Dava 10 Temmuz’a ertelendi
HAYRİ DEMİR, ANKARA
Tutuklu gazeteci Öznur Değer ile birlikte 24 kişinin, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” (TCK 265) suçlamalarıyla yargılandığı davanın ilk duruşması 8 Mayıs 2023 tarihinde Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
Ekim 2022’den bu yana farklı dosya kapsamında 9 gazeteci ile birlikte tutuklu bulunan Değer, cezaevinden jandarma eşliğinde getirilerek duruşmada hazır edildi. P24 tarafından takip edilen duruşmayı, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi yöneticilerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi izledi.
Polisler duruşma salonundan çıkarıldı
Bir kısım sanık avukatlarından Nilay Nayman, duruşma salonunda silahlı polislerin olduğunu belirterek, salondan çıkarılmalarını talep etti. Nayman, “Konusu itibariyle müvekkile müdahale eden ve darp eden polislerdir. Bu nedenle salonda bulunmamaları gerekir” dedi.
Avukat Çiğdem Kozan da “Kişisel verileri dinliyorlar. Belki bir sonraki celsede de tanık olarak dinlenecekler. Bu nedenle polislerin salondan çıkarılmalarını talep ediyoruz” ye konuştu.
Mahkeme hâkimi avukatların talebini kabul ederek salonda bulunan iki polis memurunu dışarı çıkardı.
“Dağılın uyarısı yapılmadı”
Kimlik tespitinin ardından iddianamenin kısa bir özeti okundu.
Sonrasında hazır bulunan sanıklar savunmalarını yaptı.
Gazeteci Öznur Değer, “Suçlamaya konu edilen eylemde gazeteci olarak bulundum. Burada sanık olarak değil, tanık olarak dinlenilmesi gereken biriyim. Polisin işkenceye varan güç kullanımına tanık olmakla birlikte bunun mağduru olarak da burada konuşmak istiyorum” dedi.
Gözaltına alındığı andan itibaren kötü muameleye maruz kaldığını ve ekipmanlarının da zarar gördüğünü ifade eden Değer, “Kamuya açık bütün yerlerde çekim yapma özgürlüğüne sahibiz, bu bizim yasal hakkımız. Varsa bir polis şiddeti bunu açıkça görüntüleyip ifşa etmek de gazetecilerin görevidir. Düşmanca bir edayla saldırı söz konusuydu. Hiçbir uyarı yapılmadığının tanığıyım. Ben de bir TEM amirinin hedef göstermesi sonucu ablukaya alınarak ters kelepçelendim. Polisler ekipmanlarıma zarar verdi, tripotumun ayağı kırıldı” dedi.
İddianamede “basın mesleğiyle bağdaşmayacak hareketlerde bulunduğu” yönündeki değerlendirmeye tepki gösteren Değer, “Bu iddianame, zaten kolluk tarafından kullanılan bir ifadedir. Ben bu ifadenin yargı ifadesi olduğunu düşünmüyorum. Zaten yargı ifadesi olsaydı, şu an savunma pozisyonunda bulunmayacaktım” diye konuştu.
Değer, savunmasının devamında şunları söyledi: “İnsanlar demokratik haklarını kullanmak için oradaydı. Ben de bundan haberdar olduktan sonra bir gazeteci olarak orada bulundum. Başkaca gazeteci arkadaşlarım da orada bulunuyordu. Henüz açıklama başlamadan önce oraya gitmiştim. Polisler eylem başlamadan başka bir yere geçmemizi istedi. Meslektaşlarımla polislerin belirttiği yere geçtik. Geçtiğimiz yer, bir eylemin yapıldığı yer de değildi. Henüz herhangi bir açıklama başlamamışken, herhangi bir uyarı yapılmadan gözaltı işlemi başladı. Ben de o sırada çekim yapmaya başladım. Görüntülerde de bu mevcuttur. Polis müdahalesini kayıt altına alırken, bir polis memurunun talimatıyla polislerce ablukaya alındım. Buna meslektaşlarım da tepki gösterdi. Boynumda kimliğim elimde fotoğraf makinem vardı. Bir gazeteci olarak haberi yapmak için oradaydım. Buna rağmen darp edilerek, ters kelepçe ile gözaltına alındım.”
“Darp raporu almamıza izin verilmedi”
Değer, Ankara’da son birkaç yıldır özellikle açık alanda yapılan açıklama ve yürüyüş gibi eylemlerde gazetecilerin sıklıkla kötü muameleyle gözaltına alındığına dikkat çekerek, “Ankara Emniyeti uzun zamandır kamuya açık alanlarda yapılan bütün eylemlere oldukça yoğun bir şekilde şiddet kullanarak müdahalede bulunuyor. Açık bir şekilde suç işleniyor. Herhangi bir yargılama konusu da olmuyor. Burada yargılanması gerekenler aslında benim gazeteci olduğumu bildikleri halde zor kullanarak gözaltına alan polisler olmalıdır. Şiddet failleri değil, demokratik hakkını kullananlar, mağdurlar yargılanıyor” dedi.
Gözaltı işlemi sonrasında da kötü muameleye maruz kaldığını anlatan Değer, “Sadece gözaltında değil, hastanede de şiddet devam etti. Hastanede darp raporu alınmasına dahi izin verilmedi. Hastane bahçesinde beklerken iki kişi yere yatırılarak tekmelendi. Hastane gibi bir yerde şiddet kullanıldı” ifadelerini kullandı.
Değer, “Bir gazeteciyim, benim görevim haber yapmak. Haber yapmak amacıyla oradaydım. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum” diyerek beraatımı talep etti.
Duruşmada hazır bulunan diğer sanıklar da anayasal haklarını kullanmak istedikleri sırada kötü muameleyle gözaltına alındıklarını belirterek beraat talebinde bulundu.
Değer’in avukatı Ercan İpekçi, “Müvekkilin sanık olabilmesi için o eylemin katılımcısı, düzenleyicisi olması gerekir. Değer, bir gazetecidir. Görüntülerde gördüğünüz gibi haber için çekim yapıyor” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Değer’e basın kartı verilmemiş olmasının bir kriter olmayacağını belirten İpekçi, gazetecilerin mesleki kimliklerini gazeteci sendikalarının ve meslek örgütlerinin belirlediğini ifade etti. İpekçi, “İddianame savcısı, Değer’in kurum kartı olduğunu ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen Turkuaz Basın Kartı olmadığını söylüyor. Savcıya göre, JINNEWS basın kartı kabul edilemiyor ama Sabah, ATV, Hürriyet, Milliyet gibi gazete ve televizyonlarda da Basın Kanunu’na göre sigortası yapılmayan yüzlerce gazeteci var, onlar da kurum kartlarını kullanıyor” ifadelerini kullandı.
Polislerin gözaltı öncesi herhangi bir uyarıda bulunup bulunmadığının tespiti için Ankara Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, davayı 10 Temmuz 2023 tarihine erteledi.
Davanın geçmişi
Gazeteci Değer, Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin artan yaşam pahalılığını protesto etmek için 28 Kasım 2021 tarihinde yapmak istedikleri “Geçinemiyoruz” eylemini takip ettiği sırada, polis müdahalesi sonucu gözaltına alındı. Değer ile birlikte gözaltına alınan 17 kişi aynı gün ifade işlemlerinin tamamlanmasının ardından serbest bırakıldı.
Değer’in de aralarında bulunduğu 24 kişi hakkında gözaltına alınmalarının üzerinden bir ay geçtikten sonra 19 Aralık 2021 tarihinde soruşturma açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonunda 24 kişi hakkında, “görevi yaptırmamak için direnme” ve “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla iddianame hazırlandı.
İddianamede, Değer’in polis engeline karşı haber takip etmekte ısrarı “Basın mesleği ile bağdaşmayacak hareketler” olarak değerlendirildi.
Polis müdahalesi sırasında JINNEWS basın kartını gösteren Değer’in basın kartı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen basın kartına benzemediği gerekçesiyle kabul edilmedi.