Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Gazeteci Harun Çümen’e 7 yıl 6 ay hapis cezası

Gazeteci Harun Çümen’e 7 yıl 6 ay hapis cezası

Mahkeme, 16 aydır cezaevinde bulunan Zaman gazetesi eski sorumlu yazı işleri müdürü Çümen’in tutukluluğunun devamına hükmetti 

ÖZGÜN ÖZÇER, İSTANBUL

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Zaman gazetesinin eski sorumlu yazı işleri müdürü Harun Çümen, “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklu olarak yargılandığı davanın 18 Temmuz 2019 günü görülen karar duruşmasında 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, 16 aydır cezaevinde bulunan Çümen’in temyiz süresince tutukluluğunun devamına hükmetti.

P24’ün izlediği duruşmaya Çümen, tutuklu bulunduğu Balıkesir Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanarak nihai savunmasını yaptı.

Davada yargılanan diğer üç sanıktan Adem Aksoy ve Mehmet Çokyılmaz salonda hazır bulunurken, Ali Aydeniz doktor raporu olduğu gerekçesiyle mahkemede yer almadı.

Savcı, bir önceki duruşmada açıkladığı mütalaasını tekrar ederek yargılanan tüm sanıkların cezalandırılmasını istedi.

Mütalaayı reddeden Çümen, kendisine yöneltilen “örgüt üyeliği” suçlamasının geçerli olabilmesi için delil olarak sunulan eylemlerin gerçekleştiği tarihte Fethullah Gülen hareketinin bir terör örgütü olduğuna dair kesinleşmiş bir yargı kararı bulunması gerektiğine dikkat çekti.

“Başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere bu grubun silahlı terör örgütü olduğunun öğrenildiği tarih 15 Temmuz diye ifade edilmiştir. Cumhurbaşkanının bilmediğini bir vatandaş olarak benim bilmem beklenemez” diyen Çümen, Anayasa’nın 38. maddesine göre kimsenin işlendiğini bilmediği bir suçtan mahkûm olamayacağını sözlerine ekledi.

Çümen, 15 Temmuz’dan önce gerçekleşen fiillerin suç kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini, aksi takdirde iddiaların hukuki temelden yoksun olacağını belirtti.

Çümen ayrıca Yargıtay’ın içtihadında örgüt üyeliği suçu için belirlemiş olduğu, diğer üyelerle sürekli irtibat, zayıf da olsa astlı ve üstlü bir hiyerarşik yapı gibi kriterlerin hiçbiri taşımadığını vurguladı. Çümen şu ifadeleri kullandı: “Mütalaada hiçbir somut veri yoktur. Kime bağlı olduğum ve hangi eylemleri kimin adına yerine getirdiğim gibi bilgiler açıklanmamıştır. Devlet tarafından kurulmuş bir bankada hesabım olması, gazetede çalışmam, sendika üyesi olmam gibi daha önceden tahmin edilemeyecek fiiller adeta tuzak kurulmuş gibi suç olarak sunulmuştur.”

“Hukukçular toptancılıktan kaçınmalı”

Zaman gazetesinde çalışmasının bir delil olarak kullanıldığını yineleyen Çümen, on binlerce kişinin örgütsel faaliyet yapmakla suçlanan işyerlerinde geçimlerini sağlamak için çalıştıklarına dikkat çekti. Çümen, “Hukukçular toptancılıktan kaçınmalıdır. Zaman’da çalışan herkesi örgüt üyesi olarak addetmek doğru değildir. Orada çalışmak, örgütün düşüncesini sahiplenmek anlamına gelmez” ifadelerini kullandı.

Çümen, kendisine yöneltilen suçlamalardan Abdullah Aymaz ile telefon görüşmelerinin tamamen mesleki çerçevede olduğunu söyledi ve Aymaz’ın uzun yıllar boyunca gazetenin genel yayın yönetmen yardımcısı sıfatıyla amiri olduğunu belirtti. İşadamı Memduh Boydak’a gönderdiği e-mailde Fethullah Gülen’e ilişkin “övgü içeren ifadelerle” ilgili ise Çümen yazışmanın tarihinin 17 Aralık 2013’ten önce olduğuna dikkat çekerek şunları ekledi: “Aynı tarihlerde şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fethullah Gülen’e ülkeye dönme çağrısı yapmıştır. [Gülen hakkında] yapılan övgüler konusunda binlerce örnek verilebilir. Onlar için suç olmayan bir durumun bana suç olarak isnat edilmesi hukuksuzluktur, ayrımcılıktır.”

2018’in Mart ayında Edirne’nin Keşan ilçesinde tutuklandığı sırada ülkeden kaçmaya çalıştığına dair iddialara da yeniden cevap veren Çümen, o tarihte hakkında ne bir dava ne de soruşturma olduğunu tekrarladı. Keşan’da yakalanan diğer sanıkları tanımadığını söyleyen Çümen, el konulan arabasında bulunan nakit paranın zeytin ticaretinden elde ettiği gelir olduğunu ve bununla borç ödeyip mal almayı amaçladığını anlattı. Çümen zeytin ticaretine gazete kapandıktan sonra iş bulamayınca geçim sağlamak için başladığını yineledi. 

Beraat ve tahliye talebiyle savunmasını noktalayan Çümen’in ardından avukatı Gökçen Yaşar beyanda bulunarak mütalaada kaçma iddialarına dair tutarsızlıkların altını çizdi. Dava boyunca Çümen’in yurtdışına kaçacağı iddia edilirken, mütalaada “FETÖ/PDY üyelerini yurtdışına kaçırarak iltica talep etmelerine yönelik bir eylem” tasvir edildiğini söyleyen Yaşar, “savcı ikna olmuş ki önümüze bu kez bir ‘kaçırma’ iddiası çıkardı. Ama bu yeni bir iddiadır” ifadelerini kullandı. Bu suçlamaların “örgüt üyeliği” suçlamasına dayanak oluşturmaması gerektiğini belirten Yaşar, mahkemeden beraat ve tahliye talep etti.

Diğer sanıkların ve avukatlarının savunmalarını da dinledikten sonra verdiği kısa aranının ardından kararını açıklayan mahkeme, Çümen’in “terör örgütü üyeliği” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti. Mahkeme ayrıca Çümen’in tutukluluğunun devamına karar verdi.

Çümen ile birlikte yargılanan Adem Aksoy ve Mehmet Çokyılmaz da “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanık Ali Aydeniz ise “üye olmamakla beraber örgüte yardım” suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapse mahkûm oldu.
Yukarı