Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Mahkeme, suçlamalara konu materyallerin ele geçiriliş biçimine ilişkin çelişkilerin giderilmesi için parmak izi tespiti ve yeni tanık dinlenmesi taleplerini reddetti
ALTAN SANCAR, ANKARA
Gazeteci Hayri Demir’in “terör örgütü üyeliği” ve “basın ve yayın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılandığı davanın 11. duruşması 19 Nisan 2022 tarihinde Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşmada, Almanya Büyükelçiliği, Uluslararası Af Örgütü ve Türkiye Gazeteciler Sendikasından temsilciler ile Demir ve avukatı Nuray Özdoğan da hazır bulundu.
Demir, dava kapsamında 16 Mart 2017’de gözaltına alınıp sekiz gün sonra serbest bırakılmış, hakkındaki iddianame Mayıs 2019’da tamamlanmıştı. Demir’e yöneltilen suçlamalar Şubat 2016’da evinden çalındıktan sonra Emniyette ortaya çıkan hafıza kartlarındaki görüntü ve fotoğraflar ile çoğunluğu haber ve fotoğraflardan oluşan sosyal medya paylaşımlarına dayandırılıyor. İddianamede suçlamalara dayanak olarak yer verilen haber ve fotoğraflar arasında Demir’in Şanlıurfa Akçakale’den yaptığı bir canlı bağlantıyı içeren fotoğraf, Suriye Kobani’de çekildiği belirtilen görüntüler, Demir’in 2015 yılında Diyarbakır’da Nevruz bayramında çektiği fotoğraflar 7 Eylül 2014’te Demokratik Toplum Kongresi’nin olağan kurultayında çekilen fotoğraf bulunuyor.
Duruşmanın başında dosyaya yeni eklenen bir delil olduğunu belirten mahkeme başkanı, Suriye’den geldiği ve Adana Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde ifade verdiği belirtilen bir kişinin Demir hakkında beyanlarının olduğunu söyledi. Adli emanette bulunamadığı için daha önceki duruşmalarda bulunması için yazı yazılan materyallere ilişkin yanıt gelmediği de belirtildi.
Mahkeme başkanı tarafından söz konusu kişinin ifadesi hakkında beyanı sorulan Demir, bu kişinin adını ilk defa duyduğunu ve davaya eklenen ifadelerden haberdar olmadığını belirterek beyan için ek süre talebinde bulundu.
Sözlerine devam eden Demir, davaya temel delil olan SD kartların evinden 28 Şubat 2016 tarihinde hırsızlık sonucu çalındığını tekrarladı. Kartlardan elde edilen materyallere ilişkin Emniyette üç ayrı tutanak olduğuna dikkat çeken Demir, “Bir tutanakta iki çocuğun bulduğu ve emniyete ilettiği belirtiliyor. Başka bir tutanakta ise hafıza kartının Ö.H. isimli şahıs tarafından bulunduğu ve Emniyete götürüldüğü söylenirken, üçüncü tutanakta doğrudan Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü söyleniyor” dedi. Bu tutanakların çelişki yarattığını belirten Demir, dosyada ismi geçen şahsın güvenlik bürokrasisi içinde yer aldığına dair bilgiler olduğunu söyledi. Demir, dava dosyasına delil olarak giren ve hırsızlık sonucu Emniyete ulaşan materyallere ilişkin çelişkilerin netleştirilmesi için Emniyet tutanağında ismi geçen kişinin parmak izlerinin alınmasını, dijital materyaller ve evindeki parmak izleri ile karşılaştırılmasını ve bu kişinin tanık olarak dinlenmesini istedi.
Demir’in ardından konuşan avukat Nuray Özdoğan, davaya temel olan dijital materyallerin hırsızlık sonucu elde edildiğine vurgu yaptı. Bu yolla elde edilen delillerin yargılamaya temel oluşturulamayacağını ve geçersiz olduğunu belirtti.
Özdoğan, soruşturmanın 2016 yılından bu yana devam ettiğini, müvekkilinin gazeteci olduğunu ve bu nedenle mağduriyet yaşadığını söyledi. Yaklaşık altı yıldır devam eden soruşturma ve yargılama süreci nedeniyle adil yargılama hakkının ihlal edildiğini belirtti.
Savcı ise Demir’in taleplerinin yargılamayı etkilemeyeceği gerekçesi ile reddedilmesini, adli emanetten beklenen materyaller için ilgili kuruma tekraren yazı yazılmasını talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Demir’in taleplerinin reddedilmesine, yeni tanık beyanlarına ilişkin savunmasını hazırlamak üzere Demir’e süre verilmesine, adli emanete yazı yazılarak materyallere ilişkin cevap istenmesi ve cevap gelmemesi halinde görevliler hakkında “görevi kötüye kullanma” suçlaması ile suç duyurusunda bulunulmasına karar vererek duruşmayı 29 Haziran saat 09:45’e erteledi.