Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Değer, “Nisêbîn'deki işkence faili komutan Kamil Aksoy hakkında suç duyurusu” başlıklı haberi nedeniyle Diyarbakır Terörle Mücadele Müdürlüğünde ifade verdi
NİMET ÖLMEZ, DİYARBAKIR
JinNews Haber Müdürü Öznur Değer hakkında, 16 Temmuz 2024 günü yayımlanan “Nisêbîn’deki işkence faili komutan Kamil Aksoy hakkında suç duyurusu” başlıklı haberi gerekçe gösterilerek soruşturma açıldı. Aksoy’un şikâyeti üzerine Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” (TMK 6/1) iddiasıyla başlattığı soruşturmanın dosyası, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Öznur Değer dün (14 Ekim) Diyarbakır Terörle Mücadele Müdürlüğünde (TEM) ifade verdi.
Değer: “Hür irademle gazetecilik yaptım”
Polis ifadesinde kimsenin talimatıyla haber yapmadığını ve gazetecilik görevini yerine getirdiğini ifade eden Değer, şunları belirtti: “Beş yıldır gazetecilik yapıyorum, mesleğim gereği bana ulaşan birçok haber oluyor. Bölgede bana ulaşan tüm haberlerle ilgilenir ve içerikleri hakkında bilgi sahibi olurum. Bu haberde adı geçen komutan Kamil Aksoy ile ilgili olarak birçok köy baskınına katıldığı, köylerde insanlara işkence yaptığı, ayrıca kadınlara sözlü cinsiyetçi tacizde bulunduğu, oradaki insanları aşağıladığı, tehdit ve küfür ettiğine dair almış olduğum bilgiler doğrultusunda yerel olarak yaptığım araştırmalar sonucu, kimseden herhangi bir talimat almadan, hür gazetecilik iradem ve vicdani etik gereği bu haberi yaptım. Bahsi geçen komutan Kamil Aksoy hakkında, orada işkence gören insanlar avukatları aracılığıyla Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Jandarma Komutanlığına adli ve idari soruşturma açılması için başvuruda bulundu. Başvuranlardan birisinin avukatına, oradaki ilgili mercilere konu ile alakalı olarak başvuruda bulunabileceği bilgisi de yazılı olarak gönderilmiştir. Bahsi geçen komutan hakkında başta görevi kötüye kullanma olmak üzere birçok suç maddesinden adli ve idari soruşturma başlatılmış durumda ve bu soruşturmalar devam ediyor.”
“Olayı araştırmak için baskın yapılan köye gittim”
Expression Interrupted’a konuşan Öznur Değer, soruşturma konusu yapılan haberine dikkat çekti. Değer şunları söyledi: “9 Temmuz 2024 tarihinde Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Eskihisar köyüne asker baskın düzenlemişti. Sabah 04.00 sıralarında düzenlenen baskından ve köylülerin işkenceye maruz kaldığı haberini aldıktan sonra, gün içinde olayı araştırmak üzere köye gittim. Ancak köydeki baskın izlerini gördüğüm gibi işkenceye maruz kalanların yaraları da henüz çok yeniydi. Her yer dağıtılmış, kadınlar ve çocuklar psikolojik şiddet başta olmak üzere birçok şiddet çeşidine maruz kalmıştı. 70 yaşındaki bir kadın cinsiyetçi küfürlere maruz kalmış, kadınlar sözlü tacize ve tehdide uğramıştı. Yine köylüler ölümle tehdit edilmişti. Açığa çıkan tablo işkenceyi gözler önüne sererken, yine üç kadın ve bir çocuk da askerler tarafından saatlerce alıkonulmuş, verilen tepkiler sonucu serbest bırakılmıştı. Köyde yaptığım araştırmalar, görgü tanıklarıyla yaptığım görüşmeler ve incelemeler sonucunda köydeki işkence talimatını veren, kadınları sözlü tacize ve cinsiyetçi söylemlere maruz bırakan kişinin komutan Kamil Aksoy olduğunu ve komutanın bölgedeki ilk işkence vukuatının da bu olmadığını öğrendim. Bunun üzerine komutan hakkında suç duyurusu yapılırken, ben de buna dair haber yaparak köyde yaşananları kamuoyuna duyurmaya çalıştım. Akabinde söz konusu komutanın talimatı üstüne, yaptığım habere erişim engeli kararı verildi. Üç ay sonra da yine komutanın şikâyeti üzerine ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek’ iddiasıyla hakkımda soruşturma başlatıldı.”
“Gazeteciler olarak yaşamımızı tehdit altında sürdürmek zorunda kalıyoruz”
Gazetecilerin yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek, soruşturmalar ve davalarla karşı karşıya kalmasına tepki gösteren Değer şöyle konuştu: “Türkiye basın özgürlüğünün ayaklar altına alındığı, kadınlar ve çocuklar gibi gazetecilerin de güvende olmadığı ülkelerin başında geliyor. Maalesef ki ülkede gazetecilerin baskı, yargı ve emniyet kıskacında tutulmadığı tek bir gün yok. Sokakta haber takibi yaparken polis şiddetine maruz kalıp gözaltına alınabiliyoruz, ekipmanımıza zarar verilebiliyor, hakaretlere maruz kalabiliyoruz, yaptığımız haberler nedeniyle hakkımızda sayısız soruşturma açılabiliyor ve tutuklanabiliyoruz. Bu durum, Türkiye’nin basına yaklaşımının en önemli göstergesi. Daha iki gün önce, 13 Ekim’de Diyarbakır’da gerçekleştirilen Özgürlük Mitingi’nde birçok gazeteci arkadaşımız polis şiddetine maruz kaldı. Yine devletin faili olduğu veya faili akladığı olayları gün yüzüne taşıdığımız için biz gazeteciler baskılanıyoruz ve yaşamımızı tehdit altında sürdürmek zorunda kalıyoruz. Geçen günlerde yine gazeteci arkadaşım Rabia Önver, açığa çıkardığı uyuşturucu-fuhuş çetesi nedeniyle hedef alındı ve hakkında soruşturma başlatıldı. Aslında daha fazla örnek de sayabileceğim bu tablo Türkiye yönetiminin basına, gazetecilere ve hakikat arayışçılarına yaklaşımının en yakın örnekleri. Her günümüz bir soruşturma, kovuşturma ve baskı ile geçerken, buna karşı hakikat arayışçılığımız elbette ki son bulmayacak.”