Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Gazeteci Rahime Karvar’ın davası HDK dosyasıyla birleştirildi

Gazeteci Rahime Karvar’ın davası HDK dosyasıyla birleştirildi

Savcı esas hakkındaki mütalaasında, Karvar’ın “örgüt üyeliği” suçundan cezalandırılmasını istedi

RABİA ÇETİN, İSTANBUL

Gazeteci Rahime Karvar hakkında mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek “örgüt üyeliği” (TCK 314/2) suçlamasıyla açılan davanın üçüncü duruşması 9 Ekim 2025 günü İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

P24 tarafından takip edilen duruşmada gazeteci Karvar ile avukatları hazır bulundu.

Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı, 2022 yılında yürüttüğü soruşturma kapsamında İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) binasına operasyon düzenlemiş ve çok sayıda dijital materyale el koymuştu. Elde edilen dijital materyallerdeki silinen verilerin kurtarılması amacıyla kazıma işlemi yapılmıştı. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, yapılan kurtarma işlemlerinde exell listelerinde ismi bulunan Rahime Karvar hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı.

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, mükerrer suç olduğu için Karvar hakkında soruşturma yürütülemeyeceği gerekçesiyle yetkisizlik kararı vererek, dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına göndermişti. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi 16 Eylül 2025 tarihinde, Karvar hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla hazırlanan soruşturma dosyasının aynı suçlamayla açılmış mevcut dosya ile birleştirilmesine karar vermişti.

Kimlik tespitinin ardından birleştirilen HDK dosyasındaki suçlamalara ilişkin savunma yapan Karvar, “HDK, halkın örgütlenme hakkına dair bir kuruluştur. Gazeteciler de burada yer alabilir, keza ben de burada yer alarak HDK’nin çalışmalarını yakından takip ediyordum. İllegal gibi sunulmaya çalışılan listelerde ismimin olması bu nedenledir. Bunu suç olarak görmüyorum” dedi.

Karvar, “Bu dosyada gazetecilik yargılanıyor. Daha önceki ifademde de belirttiğim gibi gazetecilik yapmaya devam edeceğim. Hapishanelerdeki hak ihlalleri ve kadınlara yönelik suçlar sürüyor. Bunlara dair haber yapmayı sürdüreceğim” ifadelerini kullandı.

Duruşmada gerginlik

Davanın 12 Haziran tarihli ilk duruşmasında yurt dışı çıkış yasağıyla Karvar’ın tahliyesine karar verilmişti. Mahkeme, 17 Temmuz tarihli ikinci duruşmaya katılmayan Karvar hakkında, elektronik kelepçe takma suretiyle il dışına çıkma yasağı ve ayda iki kez imza atma yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına hükmetmişti.

Karvar elektronik kelepçe uygulamasına ilişkin taleplerini dile getirdiği sırada mahkeme başkanının sözünü kesmesi üzerine salonda gerginlik yaşandı. Avukatlar, mahkeme başkanının dosyayı kişiselleştirdiğini belirterek tutuma tepki gösterdi. Mahkeme başkanı ise avukatların kendisini tehdit ettiğini iddia etti. Gerginlik, güvenlik görevlileri ve hâkim korumasının müdahalesiyle, avukatların salondan çıkarılması sonrasında sona erdi.

Esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, Karvar’ın birleşen HDK dosyasıyla birlikte “örgüt üyeliği” suçundan cezalandırılmasını talep etti.

Karvar’ın avukatları esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre istedi. Süre talebini kabul eden mahkeme, Karvar hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verdi. Dava 13 Kasım 2025 tarihine ertelendi.

Dava hakkında

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, Medya Haber TV çalışanları Rahime Karvar, Ahmet Güneş, Welat Ekin, Vedat Örüç, Necla Demir ve Reyhan Hacıoğlu 17 Ocak 2025 tarihinde gözaltına alınmıştı. Karvar ve beraberindeki gazeteciler 20 Ocak günü “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklanmıştı.

Karvar hakkındaki iddianame 24 Mart’ta tamamlandı. İddianamede, Karvar’ın “PKK/KCK’nin yayın organı” olarak tanımlanan Medya Haber TV’de “Mercek” adlı programı sunması suç unsuru olarak gösteriliyor. Savcılık, Karvar’ın programlarında örgüt yöneticilerinin söylemlerine yer vermesini “örgütsel propaganda ve ajitasyon” olarak değerlendirerek, kendisinin “örgütün medya yapılanmasında sistematik görev üstlendiğini” öne sürüyor.

 

 

Yukarı