Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Karabay ve Eren, Anayasa Mahkemesi Üyesi İrfan Fidan'ın suç duyurusu üzerine açılan davada “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla yargılanıyordu
BÜŞRA TAŞKIRAN, ANKARA
Gerçek Gündem haber sitesi Yazı İşleri Müdürü Faruk Eren ile editör Furkan Karabay’ın, haber ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek Anayasa Mahkemesi (AYM) Üyesi İrfan Fidan’ın şikâyeti üzerine “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” (TMK 6/1) suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması 5 Mart 2024 günü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşmaya, Furkan Karabay İstanbul’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla, avukatı Enes Hikmet Ermaner eşliğinde katıldı. Faruk Eren’in avukatı Kerem Altıparmak ise duruşma salonunda hazır bulundu.
Savcı 23 Ocak 2024 tarihli ilk celsede sunmuş olduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek, Karabay ve Eren’in üzerlerine atılı suçtan cezalandırılmalarını istedi.
“Mahkeme iddianameyi kabul etmemeliydi”
Esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını yapan Karabay, üzerine atılı suçlamayı reddetti. Karabay, “Mahkemeden adil bir yargılama beklemiyorum. Hukuka bağlı mahkeme tarafından bu davanın zaten açılmaması gerekiyordu. Savcı tarafından yazılan iddianame, dava dilekçesinden kopyala yapıştır yapılarak yazılmıştır. Mahkeme bu iddianameyi en başta kabul etmemeliydi. Olası Anayasa Mahkemesi Başkanı İrfan Fidan’ı üzecek bir karar vermenizi beklemiyorum. Vereceğiniz beraat veya ceza kararı benim için yok hükmündedir” dedi.
Karabay’ın savunmasının ardından mahkeme başkanı, duruşma salonunda davayı takip eden gazetecilere, “Duruşma kayıt altına alınamaz” diyerek müdahale etti. Mahkeme başkanı, gazetecilerin telefon veya bilgisayar aracılığıyla not tutulmasına izin vermedi.
“Haber yaparak hedef gösterme suçunun işlenmesi mümkün değil”
Karabay’ın avukatı Enes Hikmet Ermaner, önceki duruşmada yaptıkları savunmaların dosyaya yeni girmiş olduğunu hatırlatarak ek duruşma günü verilmesini talep etti. Heyetin savunmaları yazılı olarak görmemiş ve savunmaları değerlendirme fırsatı bulamamış olmasını değerlendiren Ermaner, “Süre verilmemesi halinde dosyaya çalışmadan peşin bir hükümle karar verildiği kanaati hasıl olacaktır” dedi. Ermaner’in ek duruşma günü talebi ise reddedildi.
“Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçu kapsamında suçun oluşabilmesi için özel saik olması gerektiğine dikkat çeken Ermaner, “Yargılama sırasında haberin ve paylaşımların hangi özel saik ile hangi terör örgütüne hedef gösterdiği açıklanmamıştır. Bu dava hakaret ve iftira davası değildir. Terörle mücadele kapsamında görülen bir yargılamadır ve bu şartlara uygun bir yargılama yapılmalıdır. Ancak bu aşamaya kadar bu gerçekleşmemiştir. Sadece haber yaparak bu suçun işlenmesi mümkün değildir” dedi.
Eren’in avukatı Kerem Altıparmak ise esasa karşı savunmasında, yargılamanın Basın Kanunu’nun hükümlerine tabi olması gerektiğini ve Türk Ceza Kanunu’nun uygulanmasının yanlış olduğunu kaydetti. Altıparmak, yapılan haberlerde kamu yararına olduğunun da altını çizdi. Altıparmak, davanın Basın Kanunu’ndaki 4 aylık hak düşürücü süreden sonra açıldığını belirterek davanın düşürülmesini talep etti.
Son sözü sorulan Karabay, “Vereceğiniz hiçbir kararın benim için kabul edilen bir değeri yoktur. Zaten açılmamış olması gereken bir davaydı” dedi.
Yargılama sonunda mahkeme, “yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” nedeniyle Eren ve Karabay’ın ayrı ayrı beraatına karar verdi. Eren hakkındaki beraat kararı oybirliğiyle alınırken, Karabay hakkındaki karar mahkeme başkanının şerhi ile oy çokluğuyla alındı.
Karabay ve Eren hakkında “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla açılan ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde aynı suçlamayla yürütülen dosya, 23 Ocak günü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosya ile birleştirilmişti.