Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Hrant Dink cinayeti davası ertelendi

Hrant Dink cinayeti davası ertelendi

Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada tahliye taleplerini reddeden mahkeme, bir sonraki duruşmayı 16 Eylül’e erteledi

CANSU PİŞKİN 

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın görülmesine 7, 8 ve 9 Temmuz tarihlerinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Üç gün süren duruşma boyunca aralarında dönemin İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı Ünal Karaosmanoğlu’nun da bulunduğu dokuz tanık dinlendi. 

 

P24 tarafından takip edilen duruşmalarda tutuksuz sanıklar Emre Cingöz, Ali Öz, Ali Barış Sevindik, Adem Sarıgül, Okan Şimşek, Hacı Şefik Şimşek, sanık avukatları ve Dink ailesinin avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanıklar Ercan Gün ve Muharrem Demirkale ise duruşmaya tutuklu bulundukları cezaevinden SEGBİS ile katıldı. 

 

Dönemin kamu görevlilerinin “Örgüt üyeliği”, “Kasten öldürme”, “Tasarlayarak öldürme”, “Görevi kötüye kullanma”, “Kamu görevlisinin Resmi belgede sahteciliği”, “Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme”  suçlarından yargılandığı davada 6’sı tutuklu 77 sanık bulunuyor.

 

Mahkeme, önceki ara kararına rağmen MİT görevlilerinin dinlenilmesi talebini reddetti

Üç gün süren duruşmayı, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığından İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına atanan Akın Gürlek yönetti. 7 Temmuz tarihli duruşmada Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, dönemin MİT görevlileri Hüseyin Kubilay Günay, Özel Yılmaz ve Handan Selçuk’un dinlenmesi talebinde bulunduklarını ve mahkemenin 14 Mart 2019 tarihinde tanıkların dinlenmesi için tüm işlemlerin yapılmasına karar verdiğini hatırlattı. 

 

Bakırcıoğlu, “Mahkemenizin bu kişilerin tanık olarak dinlenmeye yönelik kabul kararı var. Ama savcılık, bu karardan rücu edilmesini talep etti ve mahkemeniz bu hususun bilahare ele alınmasını karar verdi. Ancak son celse bu hususa ilişkin bir karar oluşturmadı. Öldürülmeden önce Hrant Dink ile İstanbul Valiliği’nde gerçekleşen görüşmeyi organize eden Hüseyin Kubilay Günay, toplantıya katılan Özel Yılmaz ve Handan Selçuk bütün süreçlerin 2004’ten beri doğrudan tanığıdırlar. Bu isimlerin yanı sıra dönemin MİT İstanbul Daire Başkanı Ahmet Köksoy da Dink cinayeti sonrası toplantıya katılan kişilerden. Bu nedenle sonrasında tartışılan konularda da bilgi sahibi olan bu kişiler dinlenmeli” dedi.

 

Mahkeme heyeti, dönemin MİT İstanbul Daire Başkanı Ahmet Köksoy’un dinlenilmesi için MİT’e yazı yazılmasına karar verdi. Dönemin MİT görevlileri Hüseyin Kubilay Günay, Özel Yılmaz ve Handan Selçuk’un tanık olarak dinlenilmesi talebini ise dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddetti.

 

“Dink’e eylem yapılacağı yönünde bilgi gelmedi”

Davanın 8 Temmuz günü yapılan 108. duruşmasında dönemin İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı Ünal Karaosmanoğlu ve İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Aycan Oktaylar’ın aralarında bulunduğu dört tanık olarak dinlendi. Karaosmanoğlu ve Oktaylar beyanlarında, Dink’e yönelik eylem yapılacağı yönünde İstanbul Jandarma Komutanlığı’na istihbarat gelmediğini ifade etti. 

 

SEGBİS aracılığıyla dinlenen Karaosmanoğlu, Dink’in öldürüldüğü gün Kocaeli Jandarma Komutanlığı’nda yapılan alay komutanları toplantısında olduğunu ve cinayeti orada öğrendiğini söyledi: “Olay sonrası sansasyonel gelişmeler olduğu için İstanbul’a döndüm. Doğrudan valilik makamına geldim. Oraya gittiğimde vali, emniyet müdürü, Adalet ve İçişleri Bakanları, terörle mücadele daire başkanları toplantı salonundaydı. İlk bilgileri orada öğrendim. Ardından emniyet müdürünün odasında gelişmeleri takip ettim. Şüpheli şahsın fotoğrafını gösterdiler. Failin kim olduğu belli değildi. Kimliğini belirlemek için şahsın fotoğrafının basınla paylaşılmasını ben söyledim.”

 

Karaosmanoğlu, olay günü Agos gazetesi önünde olduğu iddia edilen jandarmaların fotoğraflarının kendisine savcılıkta gösterildiğini ancak fotoğraflardaki şahısları tanımadığını söyledi. Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Karaosmanoğlu’na “Dink’in yazdıkları hakkında aleyhinde gerçekleşen eylemlere ilişkin il jandarma tarafından bir şey yapıldı mı?” sorusunu yöneltti. Dink’i olay öncesinde tanıdığını belirten Karaosmanoğlu, kim olduğunu gazetelerden öğrendiğini ifade etti: “İstanbul İl Jandarma Komutanlığının etnik, dinsel, politik bir çalışması yoktur. Dink ile ilgili bir çalışmamızın olmadığını biliyorum. Dink’in öldürülmesi ülkeye zarar vermiştir. Ülkem itibar kaybetti. Türk vatandaşı bir gazetecinin öldürülmesini kınıyorum. Kabul edilemez.”

 

Avukat Bakırcıoğlu, “Dink’e yönelik eylem yapılacağı bilgisinin yer aldığı istihbarat notu Trabzon’dan gönderildi mi? Olay yeri İstanbul olduğu için bu belgeler gelmiş olmalı mıydı?” diye sordu. Karaosmanoğlu, “Gelseydi gerekli tedbirleri almamız gerekirdi. Ama geldiğini hatırlamıyorum. İstanbul’u ilgilendiriyora emniyet ya da jandarma bilgilendirilmeliydi” diye yanıtladı. 

 

“Olay günü ve öncesinde istihbari bir çalışmamız yok”

Karaosmanoğlu’nun ardından dönemin İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Aycan Oktaylar dinlendi. Olayla ilgili daha öncesinde istihbari bir bilgi gelmediğini söyleyen Oktaylar, “Olayı televizyondan öğrendik. Kamuoyunda infial yaratan olaylar konusunda jandarmayı bilgilendirmek için birtakım görüşmeler yapıp üstlerimize bildirdik. Tüm gelişmeleri basından takip ettik bilgi almak için zaman zaman emniyetle irtibata geçtik. Komuta kademesini bilgilendirmek için. Olay öncesinde ve sonrasında istihbari bir çalışmamız yok. Olay olduktan sonra güvenlik güçlerinin bilgisi var diye basında haber çıktığı için bütün istihbarat şubeyi aradım taradım ve kesinlikle böyle bir bilgi gelmiş değil” dedi.

 

Tanığın çapraz sorgusu sırasında mahkeme başkanı Akın Gürlek, Dink Ailesi avukatlarından Bakırcıoğlu’nun sözünü ‘aynı soruları sorduğu’ gerekçesiyle kesti. Gürlek, sözlü olarak yaptığı uyarısını duruşma zaptına da geçirdi. Bakırcıoğlu, aynı soruları soramadığını belirterek tanığın sorgusuna devam etti. 

 

Oktaylar’dan sonra dönemin Trabzon Jandarma görevlisi olan Saittin Bölükbaşı tanık olarak dinlendi. Dink cinayetinin azmettiricisi olan Erhan Tuncel’in dönemin Trabzon Jandarma görevlisi olan Volkan Şahin’in yanına gelip gittiğini anlatan Bölükbaşı, Şahin’i Tuncel ile görüşmemesi için uyardığını söyledi. 

 

Tahliye talepleri reddedildi

9 Temmuz tarihinde yapılan 109. duruşmada sanıkların ve taraf avukatlarının talepleri dinlendi. Dink Ailesinin avukatlarından Bakırcıoğlu, mahkemenin daha önceki ara kararına rağmen dönemin MİT görevlisi olan tanıkları dinlemekten dönmesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakırcıoğlu, konuyla ilgili celse arasında mahkemeye detaylı bir dilekçe sunacaklarını söyledi.    

 

Duruşma savcısı, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve kaçma şüphesi nedeniyle tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Tutuklu sanıklar ve avukatlarının tahliye talep ettiler. Tahliye taleplerini reddeden mahkeme, MİT Müsteşarlığının izin vermesi durumunda dönemin MİT İstanbul Daire Başkanı Ahmet Köksoy’un gelecek celse tanık olarak dinlenmesine karar vererek duruşmayı 16 Eylül’e erteledi. 

 

Yukarı