Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Gazeteci Dicle Müftüoğlu’nun “terör” suçlamalarıyla yargılandığı dava Diyarbakır’da başladı. Mahkeme, Müftüoğlu’nun tutukluluğunun devamına karar verdi
ÖZKAN KÜÇÜK, DİYARBAKIR
Yedi ayı aşkın süredir Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu hakkında “örgüt üyeliği,” (TCK 314) “örgüt kurmak ve yönetmek” (TCK 314/2) suçlamalarıyla açılan davanın ilk duruşması 7 Aralık 2023 günü Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Dicle Müftüoğlu'nun tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşmada avukatlarının yanı sıra çok sayıda izleyici ve gözlemci hazır bulundu. P24 duruşmayı takip etti.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Banu Tuna, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye temsilcisi Özgür Öğret, MLSA Eş Direktörü Veysel Ok ve hukuk birimi koordinatörü Emine Özhasar, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) yöneticileri ve Eş Başkan Serdar Altan, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Başkanı Felat Bozarslan, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Temsilcisi Zeyneb Gültekin, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği Başkanı Roza Metina, HEDEP Diyarbakır milletvekilleri Adalet Kaya ile Ceylan Akça’nın yanı sıra ailesi ve gazeteci arkadaşları duruşmayı izlediler.
Önceki gün hakkında tahliye kararı verilen gazeteci Abdurrahman Gök de duruşmayı izleyenler arasındaydı.
Müftüoğlu: “Basın ve ifade özgürlüğü yargılanıyor”
Savunmasına dayanışma için duruşmayı izlemeye gelenleri selamlayarak başlayan Müftüoğlu, "İddianamede, benimle birlikte basın ve ifade özgürlüğünün yargılandığını gördüm. Bu nedenle savunmamı bu çerçevede yapacağım" dedi.
İddianamede mesleki faaliyetlerinin örgütsel faaliyetmiş gibi gösterildiğini belirten Müftüoğlu, “Hakkımda ifade veren tanığın örgütsel amaçla yurt dışına gittiğimi söylediği 2014 yılında yurt dışı çıkışım yok. O tarihlerde seyahat etmeme engel çok ciddi sağlık sorunlarım mevcuttu. Bahsi geçen tarihte değil, 2017 yılında referandumu gazeteci olarak takip etmek için Irak'a gittim” diye konuştu.
Gizli tanık tarafından tüm mesleki faaliyetlerini talimatla yaptığının iddia edildiğini söyleyen Müftüoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Gizli tanığın belli ki gazetecilik mesleğinden haberi yok. Gazetecilikteki mesleki hiyerarşiyi örgütsel talimat gibi yansıtıyor. Beni talimat almakla suçluyorlar, oysa asıl talimatla gazetecilik yapanlar bugün her şeye sessiz kalan, talimat bekleyen ana akım medyadır. Ana akım medyanın Roboski katliamında 13 saat boyunca haberi geçebilmek için nasıl talimat beklediğini hepimiz gördük. Oysa bizler o haberi yapmak için kimseden talimat beklemedik ve katliamı dünyaya duyurduk.”
“İddianame, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı olmamı örgütsel çalışma olarak yorumluyor” diyen Müftüoğlu, derneklerinin gazetecilerle dayanışma çerçevesinde, İçişleri Bakanlığına bağlı çalışan ve tüzük çerçevesinde faaliyetlerde bulunan legal bir meslek derneği olduğunu dile getirdi.
“Kardeşimden gelen para örgütsel finans sayıldı”
HTS kayıtlarına da değinen Müftüoğlu, gazeteci arkadaşlarıyla ve haber kaynaklarıyla yaptığı ve iletişim hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken görüşmelerin sırf iddianame dolsun diye örgütsel görüşmeymiş gibi yazıldığını söyledi.
Hakkındaki diğer iddialara ilişkin de konuşan Müftüoğlu, "Beni yedi aydan fazladır özgürlüğümden mahrum bırakan iddialardan biri de otel konaklamalarım. Babamın kaldığı otelde kalmış olmam örgütsel bir faaliyet gibi yazılmış. Diğer konaklamam ise Dersim'de yapılan bir konferansa gazeteci olarak katıldığım dönemdedir. Ben orada çok sayıda röportajlar yaptım ve bunlar yayınlandı. İddianamede MASAK raporları da yer alıyor. Kardeşimden gelen para örgütsel finans akışı gibi yorumlanmış. Hepsi de küçük miktarlarda hesap akışları ve iddia edildiği gibi bir örgütsel faaliyete yetecek meblağlar değil" dedi.
Müftüoğlu savunmasını, "Gazeteciyim ve tüm faaliyetlerim bu çerçevededir, tahliyemi talep ediyorum" diyerek tamamladı.
Mütalaası sorulan duruşma savcısı, Müftüoğlu'nun tutukluluğunun devamını istedi.
Avukat Temur: “Müvekkilimizin asıl tutuklanma sebebi mesleki faaliyetleridir”
Daha sonra savunmasını yapan Avukat Resul Temur, iddianamede tanık olarak adı geçen Kerem Gökalp’ın aslında bir itirafçı olduğunu belirterek, “İtiraflarında müvekkilimizin adı geçmediği halde tanığa neden müvekkilimizin resmi gösteriliyor? Belli ki tanığa reddedemeyeceği imkanlar sağlanmış. Müvekkil hakkında yasadışı faaliyetler yapıyormuş iddiasını güçlendirmek için gizli tanığa da başvurulmuş. Söz konusu gizli tanığın devlet adına çalıştığı kendisinin hâkime verdiği beyanda ortaya çıkmıştır” dedi.
“Müvekkilimizin asıl tutuklanma sebebi mesleki faaliyetleridir” diyen Av. Temur, tanıkların dinlenmemiş olmasının tutukluluğun devamına gerekçe yapılmamasını ve müvekkilin tahliyesini talep ettiklerini söyledi.
Savunmalar bitmeden ara karar verildi
Avukat Resul Temur’un savunmasının ardından henüz diğer avukatlar savunma yapmadan ve mütalaaya karşı Müftüoğlu’nun beyaanı dinlenmeden mahkeme “tutukluluğun devamına” şeklinde ara karar verdi.
Avukat Veysel Ok, kendileri dinlenmeden ara karar verilmesine itirazda bulundu. Her ne kadar duruşma hâkimi tarafından, Avukat Resul Temur’u tüm avukatlar adına savunma vereceği yönünde yanlış anladıkları beyan edilse de Avukat Veysel Ok bu durumun tutanaklara geçirilmesini talep etti ve karara rağmen savunma yaptı.
Savunmasında, “Hukuk eğitimi almış biri olarak savcının, iddianamede daha hukuki gerekçeler ortaya koyması gerekir. İddianamede polis diliyle yazılmış sayfalar var” diyen Ok, MASAK raporunun ise mesleki faaliyetlerine uygun olarak, müvekkilin lehine olduğunu dile getirdi.
Diğer savunma avukatı Emine Özhasar ise hâkimin savunma almadan kararını vermesine tepki göstererek, "Müvekkilin tahliyesini istemiyorum. Zaten kararınızı verdiniz" dedi.
Mahkeme heyeti, tanık Kerem Gökalp ile gizli tanığın dinlenmesi için yazı yazılmasına karar vererek, Müftüoğlu’nun tutukluluğunun devamına hükmetti.
Bir sonraki duruşma 18 Ocak 2024 tarihinde görülecek.
Adliye önünde basın açıklaması
Davanın ardından, duruşmayı izleyen basın meslek örgütü temsilcileri ve diğer gözlemcilerce adliye önünde bir basın açıklaması yapıldı. Burada yapılan konuşmalarda gazetecilere dönük baskıların, mesleki faaliyetlerini engellemeye dönük olduğu belirtilerek gazeteciliğin suç olmadığı vurgulandı.
Ne olmuştu?
Ankara merkezli soruşturma kapsamında 29 Nisan 2023 günü 15 kentte düzenlenen operasyonlarda DFG Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu ve Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Sedat Yılmaz da gözaltına altınmıştı.
Gözaltına alınan Müftüoğlu, Yılmaz ile birlikte çıkarıldıkları Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklanmıştı.
Müftüoğlu, tutuklandıktan sonra Ankara’da bulunan Sincan Kadın Kapalı Cezaevine konulmuştu.