Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Evrensel 622, Yeni Asya ise 490 gündür ilan alamazken yeni cezalar da gelmeye devam ediyor. Cezaların neredeyse tamamı muhalif gazeteleri hedef alıyor
MELTEM AKYOL
Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi medya kuruluşları ve gazeteciler. Özellikle 2016’dan bu yana yüzlerce gazeteci hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı; 170 medya kuruluşu kapatıldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre Nisan 2020-Nisan 2021 arasındaki bir yıllık dönemde 62 haber sitesine ve 1411 haber içeriğine erişim engellendi.
Bu baskı ortamının bir parçası olarak muhalif medya kuruluşlarına yönelik mali kıskaç da son yıllarda giderek güçlenmekte. Bir yanı tazminat davalarına, bir yanı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Basın İlan Kurumu (BİK) eliyle kesilen cezalara uzanan bu kıskaç ile iktidarı eleştiren gazete ve televizyonlar “ehlileştirilmeye” çalışılıyor. Öyle ki RTÜK tarafından 1 Nisan 2020-1 Nisan 2021 arası dönemde toplam 7 milyon 488 bin 851 TL idari para cezası ve 41 defa yayın durdurma cezası verildi.
BİK tarafından gazetelere verilen ilan kesme cezaları ise 2020’de yüzde 150 arttı. Ulusal gazetelere verilen ilan kesme cezalarının yüzde 97'si muhalif Evrensel, BirGün, Cumhuriyet, Korkusuz ve Sözcü gazetelerine kesildi. Aynı yılda hükümete yakın medya kuruluşları ise ilan geliri olarak 141 milyon 932 bin TL’yi cebine koydu. Pastanın büyük bölümünü Turkuvaz ve Demirören grupları paylaşırken aslan payları Sabah ve Hürriyet’e gitti.
Duruma muhalif gazeteler açısından bakıldığında, Evrensel 2019 Eylül’ünden beri resmî ilan alamadığı gibi bu sürede toplamda 103 gün ilan cezası aldı. Yeni Asya ise 28 Ocak 2020 tarihinden bu yana ilan alamıyor. Üstelik Anayasa Mahkemesinin (AYM) bu yıl Mart ayında Korkusuz gazetesinin başvurusunda verdiği ihlal kararına ve AYM önünde bekleyen çok sayıda benzer başvuruya rağmen cezalar devam ediyor.
“Adil dağıtım” iddiasından iktidar sopasına
BİK, 1961 yılında darbe sonrası Adnan Menderes’in liderliğindeki Demokrat Partinin (DP) bütün resmî hatta özel ilanları kendisini destekleyen basın kuruluşlarına aktarması üzerine adil dağıtımın sağlanması amacıyla kurulmuştu.
Nitekim 1961 yılında yasalaşan 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun’un 32. maddesi “Resmî ilânlar, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın 34’üncü madde mucibince vasıfları tesbit edilecek olan mevkûtelere Basın İlân Kurumu Genel Kurulunun tespit edeceği esaslar dahilinde dağıtılır” diyor. Fakat BİK’in kuruluşunda unutulan çok önemli bir şey vardı: özerklik. Devlete bağlı bir tüzel kişilik olan BİK’e bir de kendisinin belirlediği Basın Ahlâk Esaslarına uymadıkları gerekçesiyle ilan kesme yetkisi verilince bunun bir sansür aracına dönüşmesi kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. Yıllar içinde çeşitli biçimlerde ihlal edilen özerklik ilkesi, AKP iktidarı döneminde tamamen uygulanmaz oldu. 6 Ağustos 2018 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmî Gazete’de yayımlanan kararname ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının yetkilerine Basın İlan Kurumunun denetlenmesi de eklenince BİK, iktidarın elinde “terbiye sopasına” dönüştü. Bu tespit BİK’in rakamlarıyla da doğrulanmakta.
İlanların yüzde 78’i iktidar yanlısı medyaya
BİK, faaliyet raporlarını kamuoyuyla paylaşma uygulamasına Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra son verdi. Denetimi İletişim Başkanlığına aktarıldığından bu yana tiraj verilerini ve resmî ilan dağıtım bilgilerini paylaşmayan BİK’in raporlarına geçtiğimiz günlerde DW Türkçe ulaştı. Raporlar iktidarı destekleyen gazetelerin ilanlar yoluyla zengin edildiğini, muhalif gazetelerin ise cezalandırıldığını ortaya koyuyor. Raporlardan birkaç bulgu paylaşacak olursak: BİK, 2020’de 416 milyon 182 bin TL tutarında ilan ve reklam dağıttı. Bunun 182 milyon 492 bin 436 lirası ulusal yayın yapan 30 gazeteye gitti. Hükümet destekçisi yayın yapan ulusal gazeteler yaklaşık yüzde 78’lik payla BİK’ten 141 milyon 932 bin TL’nin üzerinde para aldı. En çok ilan alan gazeteler sırasıyla Sabah, Hürriyet, Posta, Milliyet ve Yeni Şafak.
Cezaların yüzde 97’si muhalif 5 gazeteye
BİK’in 2019 ve 2020 yılı Faaliyet Raporları, gazetelerin önemli gelir kaynağı olan resmî ilan yayınını engelleyen cezalardaki benzeri görülmemiş artışı da ortaya koyuyor. Resmî ilan ve reklam kesme cezalarını, mevzuat hükümlerine ilişkin gerekleri yerine getirmemek ve Basın Ahlak Esasları Hakkındaki Genel Kurul kararını ihlal etmek gerekçeleriyle veren BİK, 2019 yılında gazetelere toplam 324 gün ceza verdi. Ceza alan ulusal gazetelerin tamamı eleştirel çizgide gazeteler oldu.
2020 yılında ise cezalar iki buçuk kat artarak toplamda 808 gün oldu. 2020'de ulusal gazetelere verilen cezaların yüzde 97’si beş muhalif gazeteye kesildi: Evrensel, Cumhuriyet, BirGün, Sözcü ve Korkusuz. Yine raporlara göre, BİK salgın koşullarında güçlükle ayakta durabilen yerel basına da “basın ahlak esasları” gerekçesiyle 2020’de 244 gün resmî ilan ve reklam kesme cezası verdi.
Anayasa Mahkemesi kararı var ama…
BİK’in uygulamalarına dair önemli bir yargı kararı geçtiğimiz aylarda alındı. AYM Birinci Bölüm, 18 Mart 2021’de açıkladığı kararında, BİK’in Korkusuz gazetesine verdiği resmî ilan ve reklamların kesilmesi cezasını “ifade ve basın özgürlüğü ihlali” olarak değerlendirmiş ve “Bu şekilde maddi bir yaptırıma maruz kalma endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi vardır ve sonunda kişinin bu etki altında ileride düşünce açıklamalarından veya basın faaliyetlerini yapmaktan imtina etme riski bulunmaktadır” demişti. Demişti demesine ancak bu karara rağmen, üstelik bu konuda benzer birçok başvuru sırada beklerken BİK cezaları da devam ediyor.
Evrensel 622 gündür ilan alamıyor
BİK tarafından en sık cezalandırılan gazetelerden biri Evrensel. 7 Haziran’da 26 yaşına girecek olan Evrensel, 2008 yılından beri BİK denetimine tabi. 2008’de başlayan üç yıllık bir ön inceleme sürecinin sonunda 2011’de resmî ilan alma hakkı kazanan gazete o tarihten beri de BİK tarafından iki yılda bir denetliyor. Ancak her ne olduysa, 2019’un ikinci yarısından itibaren gazete BİK’ten çok sayıda ihtarname, ilan kesme cezası ve bir haberle ilgili olarak da “basın ahlak ilkesine uymadığı” iddiasıyla savunma talebi almaya başladı. Ve nihayet 18 Eylül 2019’a gelindiğinde Basın İlan Kurumu gazetenin ilanlarını durdurdu. Bu yazının yayımlandığı 31 Mayıs 2021 tarihi itibarıyla Evrensel tam 622 gündür ilan alamıyor.
BİK’in Evrensel’e uyguladığı ilan durdurma cezasının gerekçesi okur dayanışması. Bayileri denetleyen BİK yetkilileri Evrensel ile dayanışma göstermek adına birden fazla gazete alan okurları tespit edip neden fazla gazete aldıklarını sorgulamış. Örneğin bu okurlardan biri üç gazete alan bir emekli öğretmen; birini kahveye, birini berbere bırakmış, birini evine götürmüş. Nihayetinde bu tür tespitler gerekçe gösterilerek Evrensel’e “toplu alımlar yapıldığı” gerekçesiyle ilan durdurma cezası verildi. Yasağa karşı yapılan başvurular da BİK tarafından ya yanıtsız bırakıldı ya da olumsuz cevaplandı.
İlan yok ama cezalar tam gaz
İlan durdurma kararına ek olarak, BİK Basın Ahlak Esaslarını ihlal ettiği gerekçesiyle Evrensel’e ayrıca 2019’da 25 gün, 2020’de 65 gün ceza verdi. 2021’deki cezalarla birlikte gazetenin ilan cezası şimdiden 103 güne ulaşmış durumda. Bu, Evrensel’in ilan ve reklam durdurma cezası bugün kaldırılsa bile 103 gün boyunca ilan alamayacağı anlamına geliyor.
Cezaların bu yazının yayımlandığı tarih itibarıyla son örneği, Evrensel yazarı Ceren Sözeri’nin 14 Mart 2021’de yayımlanan “Vatan destan yazmış halk nefes alamıyor” başlıklı yazısı nedeniyle verilen beş günlük ilan kesme cezası. Gerekçesi yazıda geçen “Maske mesafe kurallarına uyulan barışçıl bir eylemde polis baro başkanlarına mesafe gözetmeden saldırdı, tartakladı, ciğerlerin korunmasına en ihtiyaç duyulan zamanda üstlerine biber gazı sıktı. Haber yapan gazetecileri gözaltına aldı” cümlesindeki “saldırı” ifadesi. BİK’e göre yazıda kullanılan bu kelimenin “Cumhuriyetimize ve halkımıza sadakatle bağlı, … çalışmalarını özveri ile sürdüren polislerimiz hakkında toplumumuzda olumsuz bir algı yaratmaya yönelik olduğu, bu şekilde itibarını zedelemek suretiyle de suç ile mücadeleyi etkisiz kılma maksadını taşıdığı” görülmüş.
Bir başka örnekte ise CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’taki ikametinin yanındaki vakıf arazisine işlem yapmasına tepki gösterdiği açıklamasının yer aldığı 16 Nisan 2020 tarihli haberi nedeniyle Evrensel’e beş günlük ilan kesme cezası verilmişti. Gazete 2021’i de aynı konuda bir başka ilan cezası ile karşıladı. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının Altun’un konutu hakkındaki haberleri nedeniyle ifadeye çağrıldıklarına dair 1 Mayıs 2020’de yayımlanan haberi nedeniyle Ocak 2021’de Evrensel’e üç günlük ilan cezası verildi.
Gaziantep Üniversitesinin hazırladığı ve bölgede çalışan gazetecilerle görüşülerek hazırlanan bir raporun bulgularını içeren “Basın İlan Kurumu Kürtçe yayımcılığı bitirdi” başlıklı ve 13 Kasım 2019 tarihli haber nedeniyle ise gazeteye 10 günlük ilan kesme cezası verildi.
Yasaya göre resmî ilan kesme cezasının üst limiti 60 gün. Fakat BİK’in geçmiş pratiğine bakıldığında verilen cezaların bu limite yaklaşmadığı görülüyor. Örneğin 2000’li yıllarda verilen BİK cezalarına bakıldığında bir yıl içerisinde verilen cezaların toplamının 100 günü bile geçmediği görülebilir. Ancak 2020’ye gelindiğinde BİK’in Ragıp Zarakolu’nun “Makus kaderden kaçış yok” başlıklı yazısı nedeniyle Evrensel’e 45 gün resmî ilan kesme cezası verdiğine şahit oluyoruz.
Yeni Asya’ya 490 gündür ilan verilmiyor
Bir başka ilan yasağı mağduru gazete ise Yeni Asya. Basın İlan Kurumu 28 Ocak 2020 tarihinden bu yana Yeni Asya’ya ilan vermiyor. Gerekçe ise “Elektronik Ortamda Tutulması Zorunlu Defterlerin Tebliğindeki düzenlemeye aykırılık.” Gazetenin itirazı sonucu 7 Ağustos 2020 tarihinde yapılan idarî denetleme sonucunda Kontrol Kurulu Raporu ile üç ihlal tespit edilerek “resmî ilan yayınlama hakkının durdurulmasına devam edilmesi kararı” verildi. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz ile konuştuğumuzda 484 gündür ilan alamadıklarını anlatmıştı. 31 Mayıs 2021 itibarıyla bu süre 490 güne ulaşmış durumda.
Yaptıkları itirazlardan da sonuç alamadıklarını belirten Güleçyüz, yargı yoluna gittiklerini anlattı. “Basın İlan Kurumunun bir yılı aşkın süredir çeşitli gerekçelerle gazetemize uyguladığı resmi ilan ambargosuna karşı hukuk mücadelesi başlattık” diyen Güleçyüz, “BİK’e dava açarak itirazımızın reddine ilişkin kararın iptali ve resmî ilan hakkımızın iadesini talep ettik. Bu uygulamaların adaletsiz olduğu ortada, biz de mahkemeden çıkacak neticeyi bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Medyanın tamamını kontrol etme çabası”
Yaşadıkları sürecin “hukukla” açıklanamayacağını savunan olan Güleçyüz, “tamamen keyfi bir uygulama” ile karşı karşıya olduklarını belirtiyor. Güleçyüz’e göre ilan ambargosunun gerçek nedeni ise Yeni Asya’nın “biat etmemesi ve iktidarı eleştirmesi.”
Şöyle devam ediyor Güleçyüz: “Bizim gazetemiz 50 yılını tamamladı. Ben 1992 yılından beri yayın yönetmeniyim. 2015'ten bu yana, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ve sonrasında ‘tek adam’ yönetimine geçilmesi sonrası bizim üzerimizdeki baskılar da şiddetlendi. Sadece ‘ilan ambargosu’ değil yaşadığımız. Aldığımız cezalar da var. Örneğin ben ‘terör örgütü propagandası’ yapmaktan 1 yıl 8 ay, Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz İbrahim Özdabak ise 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası aldı, dosya şu anda istinaf aşamasında. Yeni basın kartını da alamadık. Sarı basın kartımız vardı, ancak kartların yenilenmesi sonrası turkuaz kart alamadık. Arkadaşlarımız nedenini defalarca sordu, ‘değerlendiriyoruz’ dışında bir yanıt alamadık. Bu konuda da devam eden bir davamız var. Hizaya çekemedikleri gazeteleri, televizyonları yayın kuruluşlarını zora sokma operasyonu olarak görüyoruz bunları. Bu yapılanlar, medyanın tamamının kontrol altına alma çabasının bir göstergesi.”
“Amaç iktidarın beğenmediği gazeteleri susturmak”
CHP’nin gazeteci kökenli Milletvekili Utku Çakırözer, Basın İlan Kurumunun gazetelere verdiği cezaları yakından takip edip sık sık Meclis gündemine getiriyor.
Görüşlerine başvurduğumuz Çakırözer mevcut durumu “Evrensel gazetesi 18 Eylül 2019 tarihinden itibaren 600 günden fazla bir süredir resmî ilan alamıyor. Yeni Asya gazetesine 28 Ocak 2020'den bu yana ilan verilmiyor. Bu yılın ilk beş ayında Evrensel ve BirGün gazetelerine uygulanan ilan kesme cezalarının toplamı 20 günü bulmuş durumda. Sadece 2020 yılında Cumhuriyet’e 110 gün, BirGün'e 112 gün, Evrensel'e 65 gün, Korkusuz'a 29, Sözcü'ye 17 gün ilan kesme cezası verildi” diyerek özetliyor.
“Peki bu cezalandırmanın nedeni ne?” sorusuna ise Çakırözer şöyle yanıt veriyor: “BİK, saray iktidarının, tek adam iktidarının istediği pembe manşetleri atan tabela gazetelerini beslerken; gerçekleri yazan, halkın haber alma hakkını savunan bir avuç gazeteyi ise adaletsizce cezalandıran bir aygıta dönmüş durumda. Başlığı beğenmedik, köşe yazısını beğenmedik, milletvekilinin değerlendirmesini beğenmedik, hemen bir ceza. Amaç tek adam iktidarının ve çevresinin hoşuna gitmediği, beğenmediği gazeteleri bu cezalarla yıldırmak, susturmak. Halkın gerçekleri öğrenmesinin önüne geçmek.”
“BİK kendini yargı mekanizmasının yerine koyuyor”
Anayasa Mahkemesinin BİK’in ilan kesme cezasının ifade özgürlüğüne müdahale olduğu yönündeki kararını da hatırlatan Çakırözer, sözlerine şöyle devam ediyor: “Buna rağmen, kurum gazetelere yönelik haksız, hukuksuz ilan kesme cezalarına devam etti. Mayıs ayının ortasında yine Evrensel gazetesine beş günlük ilan kesme cezası verdi. Tamamen halkın haber alma hakkı için yayımlanan bir haber nedeniyle... Basın İlan Kurumu kendisini yargı mekanizması yerine koyarak gazeteler üzerindeki baskıcı tutumunu uygulamaya devam ediyor.”
“Basın İlan Kurumu, maalesef basını, gazeteleri ve gazetecileri terbiye kurumuna, sansür kurumuna dönüşmüş durumda” diyen Çakırözer, bu cezaların basın özgürlüğünü ve halkın haber alma hakkını engellediğine dikkat çekiyor. Basın İlan Kurumunun görevinin Türkiye’de haberin, eleştirinin yorumun çerçevesini çizmek, medyayı karartmak olmadığını vurgulayan Çakırözer, “Saray iktidarı ne istiyorsa o yazılsın istiyorlar. Eleştiriye, farklı bir görüşe asla tahammül edilmiyor” diyor.
Peki çıkış nerede, dahası ne yapılmalı? Çakırözer şunları söylüyor: “Basın, medya demokrasilerde dördüncü kuvvettir. Bu nedenle düzenleyici rolü olması gereken kurumlar iktidarın medya mahkemeleri olmaktan derhal çıkmalıdır. Türkiye’de demokrasi ve basın özgürlüğünü tartışabilmek için bu hukuksuz cezalardan, sansür girişimlerinden derhal vazgeçilmelidir. Mecliste bu yönde verdiğimiz kanun teklifimiz var. Düzenleyici kurumlar da Anayasal görevlerine, tarafsız, objektif misyonlarına dönmelidir.”
Çakırözer ayrıca resmî ilan dağıtımındaki adaletsizliği bitirmek ve gazetelerin ekonomik bağımsızlığını sağlamak için tirajların şeffaf şekilde denetlenmesi gerektiğinin de altını çiziyor. Çakırözer’e göre “gazetelerin tirajları, dağıtımları mutlaka bağımsız denetimden geçirilerek kamuoyuna açıklanmalı, ona göre kamu ilanı verilmeli. Ulusalda olsun, Anadolu'da olsun tüm gazetelerin ekonomik bağımsızlıklarını sağlayarak, özgürce gazetecilik yapmaları sağlanmalı.”