Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Altısı tutuklu 20 sanıklı Cumhuriyet davasının ikinci duruşması 11 Eylül Pazartesi günü İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri’de görüldü.
Duruşmanın sonunda ara kararını açıklayan mahkeme heyeti tutuklu yargılanan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Kadri Gürsel, Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık, Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper ile tweetleri nedeniyle suçlanan Ahmet Kemal Aydoğdu'nun tutukluluklarına devam kararı verdi.
Savcı mütalaasında "Delilleri karatma şüphesi” ve “adlî kontrol yeterli olmayacak" diyerek tüm tutukluların tutukluluk hâlinin devamını istemişti.
Mahkeme, bir sonraki duruşmanın 25 Eylül’de Çağlayan’da görülmesini kararlaştırırken, mahkeme başkanı üçüncü duruşmaya ilişkin olarak “kalan tanıkların dinlenmesinden sonra tutuklulukla ilgili daha sağlıklı karar vereceğiz” dedi.
Duruşmada 19 Nisan’da ByLock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklanan ve dosyası daha sonra ana davayla birleştirilen Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper ilk kez savunma yaptı. ByLock kullanıcısı olmadığını söyleyen İper, “örgüt üyeliği” suçlamasını da reddetti.
İper, “Beni FETÖ’den bir gün tutuklu tutmanızdansa ömür boyu sorgusuz sualsiz tutmanızı tercih ederim. Utanç verici bu davadan beraatimi talep ediyorum” dedi.
Duruşmada daha sonra tanıkların dinlenmesine geçildi. Gece geç saatlere kadar süren duruşmada, Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Cumhuriyet gazetesi Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya, Cumhuriyet Vakfı eski Yönetim Kurulu üyesi Nevzat Tüfekçioğlu, Cumhuriyet muhabiri Miyase İlknur, Cumhuriyet Vakfı eski yöneticisi Nail İnal, Cumhuriyet gazetesi yazarı Şükran Soner, Cumhuriyet Vakfı eski mali müşaviri ve eski vakıf yöneticisi Mustafa Pamukoğlu ve Cumhuriyet Vakfı eski yöneticisi İnan Kıraç tanık olarak dinlendi.
Mahkeme heyetinin sorularına cevap veren tanıklardan bazılarının vakıf yönetimine ilişkin konularda şikayetlerini dile getirdikleri, ancak sanıklara yöneltilen terör örgütü suçlamalarını ise kabul etmedikleri görüldü.
Cumhuriyet Vakfı eski yöneticisi İnan Kıraç, "İfademde 'Bir Cumhuriyet okuruydum ama artık Cumhuriyet gazetesini okumuyorum ve yayın politikasını da doğru bulmuyorum' dedim. Bundan kastım değişik terör örgütleriyle temas edilmesi değil. Kastım İlhan Selçuk, Uğur Mumcu'nun yolundan kademe kademe ayrılmalarıdır,” derken, bir başka tanık, Miyase İlknur, “zoraki bir tanık” olduğunu çünkü kendi isteğiyle gelmediğini, gazete yönetimine dahil olmayan bir muhabir olarak bilgilerinin sadece duyum ve yorumlardan ibaret olabileceğini söyledi.
"Tutuklu olmamın sebebi muhalif gazeteci olmam"
Duruşmada söz alan Kadri Gürsel mahkemenin tutukluluğunun devamını ön gören ilk ara kararına tepki gösterdi. Gürsel, “Benim 45 gün daha tutuklu kalmam konusunda savunmam hiç dikkate alınmadı. Âdil yargılanma hakkım engellendi” diye konuştu.
ByLock kullanıcılarıyla ilişkide olduğu iddialarına cevap olarak ise HTS kayıtlarının incelenmediğini, incelenseydi kayıtların büyük kısmının bir defaya mahsus olarak atılmış ve cevaplanmamış SMS’lerden ibaret olduğunun görüleceğini söyledi.
Gürsel, HTS kayıtlarına bakıldığında kendisinin ByLock kullanıcısı olduğu ifade edilen kişilerce son aranma tarihinin Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başlamasından 6.5 ay önce olduğunun da görüleceğini söyledi.
Gürsel, “Anadolu'daki durumu incelemedim ama İstanbul ve Ankara'da bu medya davalarında bahsedildiğinde sanıyorum ByLockçular mesaj attı diye tutuklu olan tek benim,” dedi.
Muhalif tutumu nedeniyle tutuklu olduğunu söyleyen Gürsel, “Burada yargılanmamın nedeni ByLockçular tarafından aranmam değil, muhalif olmamdır. Ben düşüncelerimden ve gazetecilik faaliyetimden yargılanıyorum. Ve tek talebim âdil yargılanmaktır” dedi.
"Burada ne karar çıkarsa çıksın vicdanım rahattır,” diyen Gürsel, konuşmasını “Adaletin ayaklar altında çiğnendiği bu dönemde biraz bile adalet varsa beraat edeceğimi biliyorum,” diyerek bitirdi.
Sabuncu: Bu dava kara bir leke
Duruşmada söz alan bir başka tutuklu sanık olan Murat Sabuncu ise 12 aya varan genel yayın yönetmenliği görevinin 10.5 ayını cezaevinde geçirdiğini, davanın iddianamesinde bilirkişi olarak geçen kişinin hiç gazetecilik yapmamış, kendisinin meslek hayatı kadar yaşı olan birisi olduğunu söyledi.
"Bu dava fikir ve ifade özgürlüğünün tarihine kara bir leke olarak geçti” diyen Sabuncu, “daha da fazla yatsak gazeteciliği ve ifade özgürlüğünü tüm Türkiye'deki gazeteciler için savunacağız” şeklinde konuştu.
Ahmet Şık ise, "Ben FETÖ/PDY, DHKP-C ve PKK propagandası iddiasıyla tutuklandım, sonra dosyam bu davayla birleştirildi. ‘Ahmet Şık'a cemaatçi dediler’ diye kamuoyu kendisiyle dalga geçildiğini düşündü ki iddianamede FETÖ/PDY iddiası düştü. ‘PKK ve DHKP-C propagandası’ olarak geçti,” dedi.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Akın Atalay, davayı “Türkiye'nin getirildiği demokratik seviyenin bir fotoğrafı” olarak niteledi, “Ben bu fotoğrafa bakıp üzülenlerdenim” dedi.
Atalay, "Basın özgürlüğü konusunda en kötü ülkelerden biri olduğumuz çeşitli uluslararası örgütlerin raporlarında yer alıyor. Hepimiz adalet göçüğünün altında yaşıyoruz. Burada öyle bir dava görülüyor ki dosyayı eşeledikçe adaletsizlik fışkırdı,” dedi.
Dava hakkında
Davanın 24-28 Temmuz tarihlerinde görülen ilk duruşmasının ardından Cumhuriyet gazetesi okur temsilcisi Güray Öz, karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Bülent Utku, Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Hakan Kara, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Mustafa Kemal Güngör ve Cumhuriyet gazetesi Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay tahliye edilmişti.
Cumhuriyet eski genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı Can Dündar ile gazetenin eski muhabiri İlhan Tanır hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.
Toplam 20 sanıklı davada Ahmet Kemal Aydoğdu hariç tüm sanıklar Cumhuriyet çalışanı veya yöneticisi.
BM raportörü AİHM’deki gazeteci davalarına görüş sunacak
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye’in aralarında Ahmet ve Mehmet Altan, Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak, Deniz Yücel ve Cumhuriyet gazetecilerinin de bulunduğu toplam 10 tutuklu gazeteci davasına müdahil olma talebini kabul etti.
AİHM’den 11 Eylül tarihinde yapılan bildirimde Kaye’in 30 Ağustos’ta mahkemeye ilettiği müdahillik talebinin kabul edildiği ve en fazla 10 sayfadan oluşacak yazılı metnin 23 Ekim’e kadar AİHM’e iletilmesi gerektiği belirtildi.
BM Özel Raportörü Kaye, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Atilla Taş, Ahmet Şık, Şahin Alpay, Murat Sabuncu ve diğer Cumhuriyet gazetecileri, Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç ve Deniz Yücel davalarına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 36. maddesinin 2. paragrafı ve AİHM İç Tüzüğü’nün 44. maddesinin 3. paragrafı uyarınca 30 Ağustos tarihinde toplu müdahillik başvurusunda bulunmuştu.
Gazeteci Eryılmaz’a Özgür Gündem davasında ceza istemi
Kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” kampanyasına katılan gazeteci Tuğrul Eryılmaz’ın“örgütlerin suçlarını basma ve yayınlama” suçundan cezalandırılması istendi.
Eryılmaz’ın yargılandığı dava Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12 Eylül Salı günü görüldü.
Duruşmada mütalaa veren savcı, Eryılmaz’ın “Örgütlerin suçlarını basma ve yayınlama” iddiasıyla cezalandırılmasını istedi. Eryılmaz’ın avukatları Özcan Kılıç ve Hazal Pekşen Demirhan ek süre talep etti.
Talebi kabul eden mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmanın 20 Ekim’de görülmesine karar verdi.
Türkiye’de tutuklu ya da hükümlü olarak hapiste bulunan tüm gazetecilerin, Olağanüstü Hâl kapsamında kapatılan basın yayın kuruluşları, vakıf ve derneklerin listelerine buradan erişebilirsiniz.