Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Osman Kavala hakkındaki "darbe" davası Gezi Davası ile birleştirildi

Osman Kavala hakkındaki

Üç yılı aşkın süredir tutuklu olan iş insanı Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Gezi davasının duruşması 21 Mayıs’ta görülecek

 

CANSU PİŞKİN, İSTANBUL

 

Gezi Parkı davasından beraat etmesinin hemen ardından “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “casusluk” suçlamalarıyla tekrar tutuklanan iş insanı Osman Kavala’nın yargılandığı davanın ikinci duruşması 5 Şubat 2021 tarihinde İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

 

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kavala duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. P24’ün takip ettiği duruşmayı HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık, CHP Milletvekilleri Ali Şeker ve Sezgin Tanrıkulu ile çok sayıda konsolosluk görevlisi de izledi.

 

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, 22 Ocak 2021 tarihli kararında Gezi Davası’nda verilen beraat kararlarını bozmuştu. Daire, Gezi Davası’nda beraat etmesinden sonra Kavala hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “casusluk” suçlamasıyla açılan ve İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Aralık ayında görülmeye başlanan davanın da mevcut dosya ile birleştirilmesi talebinin mahkemece değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmişti.

 

Mahkeme başkanı Hakan Özer, istinaf mahkemesinin kararı uyarınca 21 Mayıs günü yeniden görülecek olan Gezi Davası’nı yürüten İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, birleştirme hususuyla ilgili görüş sorulduğunu söyledi. Mahkeme başkanı, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin birleştirme kararına muvafakat verdiğini duyurdu.

 

“Barkey ve Kavala’yı bir arada görmedim”

 

Duruşmada iş insanı Leyla Alaton tanık olarak dinlendi. Alaton beyanında, Kavala’yı ve davanın diğer sanığı Henri Barkey’i tanıdığını söyledi. Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre, Alaton’a, “Henri Barkey ile Osman Kavala arasında bir ilişkiye şahit oldunuz mu?” diye sordu. Alaton, “Böyle bir şeye şahit olmadım. İkisini hiçbir zaman bir arada görmedim de duymadım da” dedi.

 

Barkey, 15 Temmuz 2016’da İstanbul Büyükada’daki Splendid Hotel’de bir toplantıya katılmıştı. Barkey’in kaldığı otelin çalışanı olan Osman Ereli de tanık olarak dinlendi. Ereli, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece Barkey’in otelde konakladığını söyledi. Mahkeme başkanı, Ereli’ye “Üzerinde Pensilvanya yazan çanı resepsiyona Barkey mi bıraktı?” diye sordu. Ereli ise çanın kim tarafından bırakıldığını görmediğini beyan etti.

 

“İddia makamı algı yaratmaya çalışıyor”

 

Birleştirme ve tahliye taleplerine ilişkin beyanı sorulan Osman Kavala, tarafına yöneltilen “casusluk” suçlamasının hiçbir dayanağı olmadığını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) derhal tahliye edilmesi yönündeki kararını boşa çıkartmak için kurgulandığını söyledi.

 

Kavala, hiçbir somut delil olmamasına rağmen iddianameyi hazırlayan savcının algı yaratmaya çalıştığını ifade etti: “İddia makamı bir takım komplo teorileriyle ve suçlamaları birbirlerinin kanıtıymış gibi iç içe geçirerek algı yaratmaya, bu şekilde yargıyı yönlendirmeye çalışmaktadır. İddia makamının öne sürdüğü iddialar olgusal temelden yoksundur, mantık kurallarına aykırı biçimde suçlamalar arasında irtibat kurulmaktadır. Böyle bir davranış ancak ideolojik yaklaşımla ya da iyi niyet eksikliği ile açıklanabilir. Amaçlanan, suçlu olduğum algısının canlı tutulması için tutukluluk halinin kesintisiz olarak devam ettirilmesidir. Yani, kamu yetkisini ve yasa maddelerini amaçlarına aykırı biçimde kullanarak, özgürlüğümün keyfi biçimde kısıtlanmasına gerekçeler yaratmaktır; özgür yaşama hakkımın gasp edilmesine yönelik sürekliliği olan bir eylemdir.”

 

İstinaf mahkemesinin beraat kararlarını bozması ve birleştirme hususundaki kararına ilişkin de beyanda bulunan Kavala, “Birbirleriyle ilişkisi olmayan insanların farklı edimleriyle ilgili davaların birleştirilmesi yönünde aldığı karar, Gezi protestolarıyla ilgili siyasi nitelikli iddiaların gündemde tutulmasına hizmet edecek ve mahkemenizin yetkisizleştirilmesi yoluyla çökmekte olan casusluk suçlamasının ömrünün uzamasına, buna dayandırılan tutukluluğumun kesintisiz devamına imkan sağlayacaktır. Özgürlüğümden mahrum yaşadığım her geçen gün benim için daha önemli bir kayıp haline gelmektedir” dedi.

 

“Davalar arasındaki tek hukuki ve fiili irtibat savcı”

 

Kavala’nın beyanlarının ardından avukatı Deniz Tolga Aytöre söz aldı. Aytöre, “Henri Barkey ve Osman Kavala’nın görüştüğü yönündeki algı yaratma çabaları bugün Leyla Alaton’un tanık ifadesiyle bir kez daha çökmüştür” dedi. İstinaf mahkemesinin birleştirme yönündeki kararının Kavala’nın tahliyesini engellemek amacıyla verildiğini savunan Aytöre, “Birleştirme kararı, dosya açısından hiçbir amaca hizmet etmeyecek bir karardır. İstinaf mahkemesinin kararı imkansızı istemektir, ceza hukuku prensiplerine ihanettir. Birleştirme talebinde Gezi Davası ve ‘casusluk’ davası arasında hukuki ve fiili irtibat var deniliyor. Dosyalar arasındaki tek ortak nokta iddianameleri hazırlayan savcı Hasan Yılmaz. Başka da hiçbir hukuki ve fiili irtibat yok” dedi.

 

Birleştirme kararı verilse dahi bunun Kavala’nın tahliyesi önünde engel olmadığını söyleyen Aytöre, tahliye talebinde bulundu: “Savcı iddianamesinde Osman Kavala ve Henri Barkey’in bir araya geldiklerini ve görüşme gerçekleştirdiklerini iddia ediyor. Bu iddiasını da özel ısmarlama tanık Cem Fadıl Bozkurt’un tanıklığına ve iletişim tespit tutanaklarına dayandırıyor. Ancak dosyada bunu kanıtlayacak hiçbir iletişim tespit tutanağı ya da HTS kaydı yoktur. Bu kadar yok delil arasında biz hala tutukluyuz. Bu suçlama ve iddianame AİHM kararına karşı tutuklamayı taşıyıcı görev üstlenmiştir. Unsurları oluşmamış atılı suçtan tahliyesini talep ediyoruz.”

 

“İddianameyi hazırlayan savcı terfi etti”

 

Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu da Kavala hakkında hazırlanan her iki iddianamede de imzası bulunan savcı Hasan Yılmaz’ın terfi ettiğini söyledi: “Bu dosyalar arasındaki hukuki ve fiili bağ olan savcı Hasan Yılmaz bu dosyadan sonra terfi edip Bakan yardımcısı olmuştur. Diğer bağ ise İrfan Fidan’dır. O da bu dosyadan sonra, önce Yargıtay’a sonra Anayasa Mahkemesi’ne atanmıştır.”

 

“Birleştirme kararı hukuka aykırı”

 

Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar ise birleştirme kararının hukuka aykırı olduğunu söyledi: “Bugüne kadar avukata söz verilmeden birleştirmeye muvafakat eden hiçbir ağır ceza mahkemesi görmedim. Muvafakat isteğiniz kanuna aykırı ve yok hükmündedir.”

 

Mahkemenin tutuklamanın devamı kararlarında hep soyut olgular kullandığını belirten Bayraktar, “Adalet Bakanlığı bunu kabul etmiyor, somut öğeler istiyor. 3 yıl 4 aydan beri tutuklu olan Osman Kavala’nın hürriyetine bir an önce kavuşturulması lazım. Rehin muamelesi ile karşı karşıyayız” diyerek tahliye talebinde bulundu.

 

Avukatların beyanlarını tamamlamasının ardından duruşma savcısı mütalaasını verdi. Savcı, “casusluk” davasının İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülecek olan Gezi Davası ile birleştirilmesini ve Kavala’nın tutukluluğunun devamını talep etti.

 

Savcının mütalaası doğrultusunda karar veren mahkeme, dosyanın İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Gezi Davası ile birleştirilmesine ve Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verdi.

 

İstinaf mahkemesinin bozma kararının ardından yargılamanın devam edeceği Gezi Davasının duruşması 21 Mayıs’ta İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Yukarı