Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Diyarbakır'da DEM Parti'nin düzenlediği "Özgürlük Mitingi" sırasında kolluk görevlilerinin gazetecilere yönelik kötü muamelesine ilişkin İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi'nde basın açıklaması düzenlendi. Açıklamanın ardından suç duyurusunda bulunan gazeteciler, “Hakikati yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi
ARDIL BATMAZ, DİYARBAKIR
Diyarbakır’da 13 Ekim’de düzenlenmek istenen “Özgürlük Mitingi” valilik tarafından yasaklandı. Yasağa rağmen siyasi parti temsilcileri başta olmak üzere birçok kişi sokağa çıkarak miting alanına yürümeye çalıştı. Kentte bulunan gazeteciler de haber takibi için alandaydı. Kentteki toplumsal eyleme müdahale eden emniyet güçleri, bu durumu haberleştirmek için sahada olan gazetecileri de engellemeye çalıştı. Gazeteci Heval Önkol, polislerin darp ve tehditlerine maruz kalırken, bir grup gencin polisler tarafından darp edildiği anı kayıt altına alan gazeteci Ceylan Şahinli’nin kamerası kırılmaya çalışıldı. Gazeteciler Hevidar Önver ve Sonay Ödengit ise yere yatırılarak polis şiddetine maruz kaldı.
Meslek örgütleri: “Çok sert bir şekilde müdahaleye maruz kaldılar”
Gazetecilik meslek örgütleri, "Özgürlük Mitingi" sırasında kolluk görevlilerinin gazetecilere yönelik kötü muamelesine ilişkin İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi'nde basın açıklama düzenledi. Açıklamaya, kolluk görevlilerinin engelleme ve kötü muamelesine maruz kalan gazeteciler Ceylan Şahinli ve Heval Önkol ile Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKGP) Başkanı Roza Metina, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Selman Çiçek, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz ve Şube Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu katıldı.
Türkiye’de basın özgürlüğünün bir bütün olarak ortadan kaldırıldığını, olay günü sivil halka, gazetecilere ve avukatlara yönelik yapılan darp eylemlerine ilişkin adli mercilere başvuru yapacaklarını ve bu sürecin takipçisi olacaklarını söyleyen Ercan Yılmaz, “Özgür basın çalışanı arkadaşlarımız, olası hak ihlallerini belgeleyebilmek adına o gün alanda mesleklerini icra ediyorlardı” dedi. İşkenceye varan darp eylemlerini kabul etmediklerini, bunlara ilişkin başvurular yapacaklarını ve sürecin takipçisi olacaklarını belirten Yılmaz, “Bir bütün olarak Kürt halkı artık savaş ve çatışmaların sona ermesini, Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesini, bu meselenin çözümünde rolü olan, muhataplığı artık tartışma konusu bile olmayan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını istiyor. İnsanlar, bunu değişik şekillerde ifade edebilirler. İmza kampanyası ya da miting yoluyla düşünce ve ifadelerini açıklayabilirler. Bunların hiçbirinin suç olmadığını bir kez daha belirtmekte fayda görüyoruz. Yargı bu tarz taleplere karşı daha önce de soruşturma ve davalar açtı ama bu söylemlerin suç teşkil etmediği gerek AİHM gerekse AYM kararları ile neticelendi. Özgür basın çalışanı arkadaşlarımız da olası hak ihlallerini, olası sert polis müdahalelerini belgeleyebilmek, halkın haber alma hakkını sağlayabilmek adına o gün alanda mesleklerini icra ediyorlardı. Görüntülere de yansıdığı üzere çok sert bir şekilde müdahaleye maruz kaldılar. Türkiye’de basın özgürlüğünün çok uzun yıllardır bir bütün olarak ortadan kaldırıldığını biliyoruz. En son 2024 yılı Mart ayında dünya endeksi sıralamasında 180 ülke arasında 158. olan bir ülkeden bahsediyoruz. Hapishanelerinde onlarca gazetecinin tutuklu veya hükümlü olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. İHD olarak basın emekçisi arkadaşlarımıza, sivil halka ve avukat meslektaşlarımıza yönelik gerçekleştirilen, işkenceye varan darp eylemlerini kabul etmediğimizi, bunlara ilişkin başvurular yapacağımızı ve sürecin takipçisi olacağımızı belirtmek istiyoruz” dedi.
Heval Önkol: Hakikati yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Selman Çiçek, kolluk görevlilerinin engelleme ve kötü muamelesine maruz kalan gazeteci Heval Önkol ve MKGD Başkanı Roza Metina, basın açıklamasının ardından P24’e konuştu.
“Haber takibi yaparken bir erkek polis tarafından önüm engellenerek haber takibim engellendi” diyen Önkol, olay günü yaşananları şöyle anlattı: “Polise basın kartımı gösterdim ama basın kartımı tanımadığını söyledi. Beni tehdit etti ve bu tehdit sadece bana değil, sahada çalışan birçok kadın arkadaşımıza yapıldı. Toplanma alanında çekim yaptığım esnada bir kadın ve iki erkek polis tarafından çekim yapmam engellendi. Gazeteci olduğumu ne kadar ifade etsem de bulunduğum yerden itilerek uzaklaştırılmaya çalışıldım. Özgür basın olarak bunu asla kabul etmiyoruz ve hakikati yazmaktan, mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğimizi belirtmek istiyoruz.”
Selman Çiçek: “Saldırının hedefi özellikle özgür basın kimliği taşıyan insanlar”
Son dönemde saklı tutulan birçok olayı yaptıkları haberlerle açığa çıkarmaları nedeniyle, özellikle özgür basın kimliği taşıyan insanların saldırılara maruz kaldığını belirten Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Selman Çiçek, “Son dönemde kolluk güçleri tarafından basına dönük saldırılar ve baskılar artarak devam ediyor. Özellikle de Diyarbakır’da bu bir rutin haline geldi. Güvenlik şube amiri tarafından herkesin önünde, anons aracından, ‘basın mensupları çıkmazsa soruşturma başlatırım’ diyerek kendisini yargı mercii yerine koyduğu bir yerde, emrindeki polislerin de sahada haber takibi yapan emekçi arkadaşlarımıza saldırması bize anormal gelmiyor. Çünkü bu saldırı birinci elden başlıyor. Bizler sekiz basın örgütü olarak ortak bir kınama metni yayınladık. Bu saldırılar oldukça bizler de hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu saldırılar bizi yıldırmıyor, aksine haber yapma hırsımızı daha da artırıyor. Bundan sonra bir saldırı oldukça bizim cevabımız da daha sert ve anlamlı olacaktır. Saldırının hedefi özellikle özgür basın kimliği taşıyan insanlar. Bu arkadaşlarımıza yönelik saldırıların daha da şiddetli olduğunu görüyoruz. Bunun sebebinin de Kürt gazetecilerin, son dönemde saklı tutulan birçok olayı yaptıkları haberlerle açığa çıkarmasından kaynaklı olduğunu biliyoruz” dedi.
Roza Metina: “Bu saldırılar aynı zamanda demokrasiye yapılmıştır”
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKGD) Başkanı Roza Metina ise her özgür basın emekçisinin özgür bir şekilde alanlarda haber takibi yapabilmesi gerektiğini, özgür bir şekilde düşüncelerini ifade edip mesleğini icra edebilmesi gerektiğini belirtti. Bu saldırıların aynı zamanda fikir özgürlüğüne, toplumun haber alma özgürlüğüne ve demokrasiye yapılmış bir saldırı olduğunu belirten Metina, “Bugün bir ülkede gazeteciler saldırılarla yüz yüze kalıyorsa, bu durum o ülkede demokrasinin olmadığı, düşünce özgürlüğünün olmadığı anlamına gelir” diye konuştu.