Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Özgürlükçü Demokrasi davasında mütalaa ve iki tahliye

Özgürlükçü Demokrasi davasında mütalaa ve iki tahliye

Savcının esas hakkındaki mütalaasında ceza talep ettiği gazetecilerden İshak Yasul ve Hicran Urun’un tahliyelerine karar verilirken, dava Haziran ayına ertelendi

CANSU PİŞKİN, İSTANBUL

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin beşi tutuklu 14 çalışanının “silahlı terör örgütüne üye olmak,” “terör örgütlerinin yayınlarını basmak veya yayınlamak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılandıkları davanın görülmesine 10 Nisan günü devam edildi.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada gazetenin 1 yıldır tutuklu bulunan sorumlu yazı işleri müdürü İshak Yasul, editörleri Hicran Urun, Mehmet Ali Çelebi, imtiyaz sahibi İhsan Yaşar, tutuksuz yargılanan gazete çalışanları Pınar Tarlak ve Ramazan Sola ile sanık avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan Reyhan Hacıoğlu ise duruşmaya katılmadı.

Savcı 8 sanık hakkında ceza talep etti 

P24 tarafından izlenen duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, Urun, Çelebi, Tarlak, Yasul, Yaşar ve Hacıoğlu’nun “silahlı terör örgütüne üye olmak,” “terör örgütlerinin yayınlarını zincirleme şekilde basmak veya yayınlamak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından cezalandırılmalarını talep etti.

Savcı verilen cezaların miktarı gereği tutuklu sanıkların tutukluluk hâllerinin devamını talep etti. Tutuksuz sanıklar Ramazan Sola ve Mizgin Fendik’in “örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgüte yardım etmek” suçundan cezalandırılmalarını isteyen savcı, dosya kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan 6 gazete çalışanının dosyasının ayrılmasını talep etti.

“Yargılanan gazetecilik”

Dava kapsamında 1 yıldır tutuklu bulunan Yasul, mütalaaya karşı beyanda bulunarak, atılı suçların hiçbir somut delile dayanmadığını ifade etti. Yasul, suçlamalara dayanak gösterilen haberlerin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Öğrenci olduğunu ve eğitim hayatının aksadığını vurgulayan Yasul, tahliyesini talep etti.

Gazetenin tutuklu imtiyaz sahibi Yaşar da iddia makamının mütalaasında yöneltilen suçlamaları reddederek tahliye talebinde bulundu.

Yine 1 yıldır tutuklu bulunan Özgürlükçü Demokrasi editörlerinden Çelebi de tahliye talebinde bulundu. “Kürtlerin haber yazması, kalem tutması, deklanşöre basması suç addediliyor. Gazetecilik suç değildir” diyen Çelebi, “Hiçbir güç, gazetecinin haber alma özgürlüğüne engel olmamalıdır” diyerek tahliyesini talep etti. Sonrasında söz alan tutuklu gazeteci Urun da, “Burada yargılanan gazeteciliktir. Ve bu kadar gazetecinin yargılanıyor olması, tutuklu olması gazeteciler açısından bir utançtır. Tahliyemi istiyorum” diye konuştu.

Dava Haziran ayına ertelendi

Tüm sanıklar müdafii sıfatıyla söz alan avukat Özcan Kılıç, iddianamede de mütalaada da isnat edilen suçların somut delillere dayandırılmadığını ifade etti.

Kılıç, “Somutlaştırılmamış ‘örgüt üyeliği’ iddiasına karşı nasıl savunma yapacağımı araştırmak, düşünmek için süre talep ediyorum” dedi.

Kılıç’ın ardından söz alan diğer avukatlar da esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre istediler.

Duruşmaya verilen kısa aranın ardından ara kararını açıklayan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteciler İshak Yasul ve Hicran Urun’un yurt dışına çıkış yasağı ve haftada bir imza yükümlülüğü ile tahliye edilmelerine karar verdi. Mahkeme Yasul’un tahliye gerekçesini öğrenci olmasına dayandırdı. Avukatların savunma için süre talebini kabul eden mahkeme heyeti davayı 28 Haziran’a erteledi.
Yukarı