Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Savcı, Hayri Demir’in cezalandırılmasını istedi

Savcı, Hayri Demir’in cezalandırılmasını istedi

Demir'in DİHA’da çalışmış olmasını suçlamalara dayanak olarak sunan savcı, gazetecinin "örgüt üyeliği" ve "örgüt propagandası" suçlarından cezalandırılmasını istedi

 

ALTAN SANCAR, ANKARA

 

Gazeteci Hayri Demir’in, Suriye’nin kuzeyinde yaptığı gazetecilik faaliyetleri nedeniyle “örgüt üyeliği” (TCK 314/2) ve “örgüt propagandası” (TMK 7/2) suçlamalarıyla yargılandığı davanın 14. duruşması 4 Ekim 2022 günü Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

 

P24 tarafından takip edilen duruşmada Demir ve avukatı Nuray Özdoğan hazır bulundu. Duruşmayı aralarında DİSK Basın-İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Uluslararası Af Örgütü temsilcilerinin aralarında bulunduğu çok sayıda kişi izledi.

 

Duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını sunmadan önce, tahkikatın genişletilmesini ve dijital materyallerin yeniden bilirkişi incelemesine gönderilmesini istedi. Talepleri mahkemece reddedilen savcı, esas hakkındaki mütalaasında Demir’in “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlarından cezalandırılmasını istedi. Mütalaasının kısık bir sesle ve hızlıca okuyan savcı, Demir’in Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) çalışmış olmasını “örgüt üyeliği” suçlamasına dayanak yaptı. Savcı, DİHA’nın “PKK’nın propaganda merkezi konumunda bulunduğunu” öne sürdü. Demir’in evinde yapılana aramada ele geçirilen dijital materyallerde yer alan fotoğraflarda “örgüt üyeleri ile fotoğraflarının bulunduğunu ve örgütün eylemlerinden haberdar olduğunu” iddia eden savcı, Demir’in örgüt eylemlerini meşru gördüğünü iddia etti.

 

Bu sırada telefonuna bakan İHD Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan’ı uyaran mahkeme başkanı, “İşiniz varsa dışarı çıkın, içeriden yayın yasak” dedi. Kendisinin de hukukçu olduğunu hatırlatan Türkdoğan

yayın yapmadığını söylemesine rağmen, mahkeme başkanı “Kapatın telefonunuzu” diyerek sözlerini sürdürdü.

 

Mahkeme başkanı Demir’in savunmasına müdahale etti

Esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapan Demir “Savcılık makamı hakkında dava açılmayan ve ödül alan bir belgeselin haberini yapmamı ceza gerekçesi yapmış durumda. Yine hakkında soruşturma ve dava olmayan bir şarkıyı paylaşmam da ceza gerekçesi yapılmış durumda. Evet Suriye’ye gittim, yine olsa yine giderim. Bugün İran’da da olaylar var ve mahkemeniz yurt dışına çıkış yasağı vermemiş olsaydı oraya da haber için giderdim. Ben gazetecilik yaptım, gazetecilik yapıyorum. Salih Müslim Türkiye’ye davet edilmiş ve resmi olarak da karşılanmıştı. O dönemde yapılan haberlerim suçlama konusu haline getiriliyor. Deşifrelerde hatalar var, bir kadının sözleri benim sözlerim gibi iddianamede ve dosyada yer almış. Suriye’den döndükten sonra evime hırsız girdi ve ne hikmetse sadece hafıza kartlarımı çaldı. O kartlar nasıl olduysa emniyete ulaştırıldı” dedi.

 

Savunmasını sürdüren Demir’in sözleri, mahkeme başkanı tarafından “aynı şeyleri söylediği” gerekçesiyle kesildi: “Dört ya da beş duruşmadır aynı şeyleri söylüyorsun. Aynı şeyleri tekrar edip durma bize. Anladım söyleme hakkın var. Sürekli kayıt altına alınmasın bunlar, tekrar tekrar zamanımız gidiyor. Süre istemeyeceksen istediğin kadar süre verebilirim sana” dedi.

Demir bunun üzerine “Benim de zamanım gidiyor. Haber yapacağım zamanda gazetecilik için savunma yapmak zorunda kalıyorum.”

 

Demir Suruç Kaymakamlığı tarafından verilen bir kimlik ile Suriye’ye gittiğine dikkat çekerek, kimlik kartının da dosyada yer aldığına vurgu yaptı. IŞİD lehine haber yapması halinde kendisine bu tarz bir davanın açılıp açılmayacağını soran Demir, “Eğer haberlerim dikkate alınsaydı IŞİD’in katliamları yaşanmayacaktı. Ben gazetecilik yaptım, yapmaya devam edeceğim. Burada istenen ceza, yapılan gazetecilik hakkında istenen cezadır. Bu adete gazetecilerin kaderi gibi” dedi.

 

Akrabası olan ve Ağustos 1993 tarihinde Elazığ'da, Hazar Gölü'nün Sivrice kıyısında bir balıkçı tarafından ölü bulunan gazeteci Ferhat Tepe’yi hatırlatan Demir’in sözü mahkeme başkanı tarafından bir kez daha kesildi.

Mahkeme başkanı Demir’e, “Dava konumuzla ne alakası var akrabanın. Sen dosyanın özü halkında savunma yap yoksa sonlandıracağım” dedi. Demir’in sözlerinin gazeteciliğe ilişkin olduğu itirazı üzerine mahkeme başkanı, “Onu Gazeteciler Cemiyetine anlatırsınız” şeklinde cevap verdi. Demir’in gazeteciliğe ilişkin sözlerine devam etmesi üzerine mahkeme başkanı savunmayı sonlandırdı.

 

Demir’in avukatı Nuray Özdoğan, müvekkilinin beyanlarının kesilmesinin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Özdoğan, “Savcı mütalaasının içeriğinde basın faaliyetlerini anlattı. Savcılık makamı müvekkilin haber kaynaklarını ve içeriklerini yorumlayarak üyelikten ceza istedi. DİHA’da çalışmasını suç unsuru olarak kabul etti. Savunmasının kesilmesini doğru bulmuyoruz. Savcılık makamının bir yargı mercii gibi karar vermesi hukuka aykırı” dedi.

 

Özdoğan esas hakkındaki savunmalarını yapmak üzere süre talep etti. Talebi kabul eden mahkeme, davayı 21 Aralık 2022 tarihine erteledi.

Yukarı