Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Şebnem Korur Fincancı’nın tahliye talebi yine reddedildi

Şebnem Korur Fincancı’nın tahliye talebi yine reddedildi

“Örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılanan Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluğuna devam kararı verildi. Avukatlar, mahkeme heyetini reddetti

 

TANSU PİŞKİN, İSTANBUL

 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın“örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması 29 Aralık 2022 günü İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. 

 

P24’ün takip ettiği duruşmada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK hedeflerine karşı kimyasal silah kullandığı iddialarının araştırılması gerektiğine dair sözleri nedeniyle 27 Ekim’den beri tutuklu bulunan Fincancı ile avukatları hazır bulundu. Baro başkanları ve temsilcileri, CHP ve HDP milletvekilleri, ulusal ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının temsilcileri de duruşmaya izleyici olarak katıldı.

 

Duruşma salonunda yer olmadığı için ilk duruşmadaki gibi çok sayıda izleyici dışarıda kaldı. Şebnem Korur Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu’nun esasa ilişkin savunmalara geçmeden önce izleyicilerin girebilmesi için duruşmanın daha geniş bir salona alınması talebi ise mahkeme tarafından bir kez daha reddedildi.

 

Bakanlık avukatı yine katılma talebinde bulundu

Davanın 23 Aralık tarihli ilk duruşmasındaki esas hakkındaki mütalaasını tekrar eden savcı, program esnasında PKK/KCK terör örgütünün propaganda eylemine aktif bir şekilde katıldığını” iddia ettiği Fincancı’nın, üzerine atılı suçtan cezalandırılmasını istedi.

 

Fincancı’nın avukatlarından önce söz verilen ve önceki celse katılma talebi reddedilen Milli Savunma Bakanlığı avukatı, bir kez daha davaya katılma talebinde bulundu. Mahkeme, Bakanlık avukatının katılım talebini yine reddetti.

 

Fincancı’nın avukatlarından Batman Baro Başkanı avukat Erkan Şenses esastan önce usule ilişkin bir talepleri daha olduğunu belirterek geçen celse verilen üç avukat sınırı kararına itiraz etti. Şenses, avukat sınırının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın yeniden değerlendirilmesini istedi. Mahkeme, talebi oy birliğiyle reddetti.

 

“Ben bu devletin başına musallat olmuş at sineğiyim”

Esasa ilişkin beyanlarına başlayan Şebnem Korur Fincancı, savcıya teşekkür ederek “İddianameyi sadeleştirmişsiniz, demek ki alanımı iyi anlatabiliyorum ama intihalden kurtulamamışsınız” dedi.

 

Fincancı savunmasında şunları söyledi: “İnanılmaz bir algıyla yürüyor bu süreç. Başından beri bir talimatla karşı karşıya olduğumuzu düşündürecek ifadelerle karşılaşıyoruz. İlk duruşma sırasında adliye çevresinde yoğun bir güvenlik önlemi alındı. Yarattıkları bu algı sizin kararınızı etkilemeye yöneliktir. İddianame ve mütalaa da bu algının sonucudur. Bu yargılamanın asıl

amacı, yasal kuruluşundan itibaren bağımsız, denetimli bir kurum olan TTB’yi tüm iktidarların ‘baş belası’ olarak görmesidir.”

 

“TTB başkanı olduğumda Cumhurbaşkanı bana çıkıp ‘terörist’ diyor. Ben teröristsem hangi örgütten terörist olduğumu merak ediyorum. TİHV midir, İsrail, Filistin insan hakları örgütleri midir, diğer uluslararası işkenceye karşı insan hakları örgütleri midir? Ben bu devletin başına musallat olmuş at sineğiyim. Sadece Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun hangi

devlet suç işlerse o benim derdim olmaya devam edecek. Devletler suç işlemeye devam ettikçe ben de at sineği olmaya, hakikati aramaya devam edeceğim.”

 

“Burada başka bir çalışmama yönelik bir intikam alma ateşi olduğunu da unutmamak gerekiyor. 2015’teki sokağa çıkma yasakları sırasında, ‘terörist var’ dedikleri bodrumlarda 10 yaşında bir çocuk çenesi buldum ben. Devlet bu yüzden TTB’den ve benden kurtulmak istiyor.”

 

Melih Cevdet Anday’ın dizeleriyle devam eden Fincancı, “Bizler yan yana gelince, içimizdeki yıldızlı yaz akşamlarında her gece ayın on dördüdür. Çifter çifter aylar gökyüzünde, yitirdiklerimizin anısı yüreğimizde, cemreler düşer o toprağa, o topraktan yeni bir hayat filizlenir. Suç işlediğimi düşünmüyorum, mücadele etmeye devam edeceğim” sözleriyle savunmasını tamamladı.

 

Fincancı’nın avukatları heyeti reddetti

Fincancı’nın ardından esasa ilişkin savunmalarını sunan avukatlar Şevin Kaya ve Barış Yavuz, suçlamaların asılsız olduğunu belirterek Fincancı’nın tahliyesini talep ettiler.

 

Esasa ilişkin son sözü alan avukat Meriç Eyüboğlu ise, mahkemenin usule ilişkin taleplerini bile gerekçesiz bir şekilde reddettiğini ve mahkemenin objektifliğini kaybettiğini söyledi. Mahkeme heyetini reddettiklerini açıklayan Eyüboğlu, heyetin dosyadan el çekmesini istedi.

 

Tutukluluğa devam kararı verildi

Mahkeme ret talebini, “zamanında yapılmadığı ve mahkemeyi uzatmak amacıyla yapıldığı” gerekçesiyle kabul etmedi.

 

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, “sanık hakkında kuvvetli suç şüphesinin devam ediyor olması, tutuklulukta geçen makul süreyi aşan bir durumun olmaması, tutukluluğa alternatif koruma tedbirlerinin bu aşamada yetersiz kalacağı, adli kontrol tedbirlerinin dava konusu açısından yetersiz kalacağı” gerekçeleriyle Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar

verdi.

 

Bir sonraki duruşma, 11 Ocak 2023’te görülecek.

 

Davanın geçmişi

Ekim ayında Medya Haber adlı yayın organına konuşan Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirterek, “Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz” demişti.

 

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Prof. Dr. Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağında da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor” diye konuşmuştu.

 

Prof. Dr. Fincancı bu açıklamalarının ardından iktidara yakın medya kuruluşlarınca hedef gösterilmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da kimyasal silah iddialarını yalanlayan açıklamalar yapmıştı. Ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Fincancı hakkında “terör örgütü propagandası yapmak,” “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamalarından soruşturma başlattığını açıklamıştı.

 

Soruşturma kapsamında ifade vermesi beklenen Fincancı, 26 Ekim’de evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınmış ve Ankara’ya götürülmüş, 27 Ekim’de “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklanmıştı.

Yukarı