Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar, gazeteci Şirin Payzın ve Halk TV’ye “kişilik haklarının zedelendiği ve hakarete uğradığı” iddiasıyla manevi tazminat davası açtı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı ve Baykar Savunma Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, gazeteci Şirin Payzın ve Halk TV’ye 150 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı.
Şirin Payzın’ın, Halk TV’de yayımlanan 16 Şubat 2022 tarihli “Sözüm Var” isimli programında konuğu olan İyi Parti Uluslararası Politikalar Başkanı Ahmet Kamil Erozan’a, İHA ve SİHA üreten Baykar Teknolojiye ilişkin sorduğu sorular dava konusu edildi. Payzın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat ayında Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığı ziyaret esnasında Türk malı İHA ve SİHA satışı da gerçekleştirildiğine dair haberleri hatırlatmış ve konuğuna şu soruları yöneltmişti: “Ama diğer yandan Erdoğan’ın damadı burada nasıl bir anlaşma yapıyor? Ne gibi sözler veriliyor? Hangi boyutlarda bir anlaşma ve bu İsrail Birleşik Arap Emirlikleri ilişkisinin neresine düşüyor? Bu bir Varlık Fonu’ndan yapılacak satışlarla ilgili ne gibi sözler veriliyor mesela, İyi Parti olarak bir bilginiz var mı? Siz diplomasi hayatınızda damadının şirketinin herhangi bir malını devlet ziyaretinde anlaşmalar arasına sokan bir örnek gördünüz mü?”
“Kişilik hakları zedelendi”
Bayraktar’ın avukatları tarafından Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan dilekçede, “gerçeğe aykırı haber ile Bayraktar’ın kişilik haklarının zedelendiği ve hakarete uğradığı” öne sürüldü:
“Programda Bayraktar hakkında somut dayanağı olmaksızın bu satışın Varlık Fonu’ndan yapılacak bir satış olduğunu belirterek toplum nazarında müvekkile karşı devlet imkanlarını ya da devletin parasını kullanarak İHA-SİHA satışlarını gerçekleştirdiği algısı oluşturmuş, Varlık Fonu’yla hiçbir bağı olmayan satış işlemiyle müvekkili zan altında bırakacak ifadelerle müvekkilin onur ve saygınlığına saldırmışlardır. Bu ithamlarını da kasıtlı olarak soruların arkasına gizlemeye çalışmaktadırlar. Müvekkilin teknik müdürü olduğu Baykar’ın Türkiye Varlık Fonu portföyünde bulunmamasına, Varlık Fonu ile hiçbir bağı bulunmamasına rağmen davalılar bu şekilde soru altındaki ifadeleriyle müvekkil hakkında devlet kaynaklarıyla suiistimal yaptığı algısını yaratmak istemektedirler.”
Dilekçede, Payzın’ın sorduğu soruların “basın ya da ifade özgürlüğü ile bağdaşamayacağı” ve İHA’ların akrabalık ilişkisi nedeniyle değil başarıları sebebiyle talep gördüğü ileri sürüldü. Dilekçede şu ifadelere yer verildi: “Program içeriğindeki iftira ve karalama kastının açıklığı hiçbir şüpheye yer vermeyecek ve herhangi bir özgürlük biçimi ile açıklanamayacak kadar aşikardır. Müvekkilin herkes tarafından bilinen başarıları sağlaması ve İHA’lar Selçuk Bayraktar ve Sayın Cumhurbaşkanı arasındaki akrabalık ilişkisiyle değil, aerodinamik, aletsel vb. bilimsel prensipler ile geliştirilmekte, uçmakta ve diğer devletler tarafından başarıları sebebiyle talep görmektedir.”
Anayasa ile basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığını ancak basın özgürlüğünün sınırsız olmadığının ifade edildiği dilekçede, “Gerek yazılı ve gerekse görsel basın kamu yararı işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır” denildi.
Dilekçede ayrıca, davadan elde edilecek tazminatın şehit aile çocuklarına burs olarak verileceği belirtildi.
Bayraktar’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3) gazeteci Çiğdem Toker hakkında da 2019’da yayımlanan bir yazısı nedeniyle 80 bin TL tazminat talebiyle dava açmış, mahkeme geçen hafta davayı kısmen kabul ederek Toker’i T3 Vakfına 30 bin TL tazminat ödemeye mahkûm etmişti.
Kararın ardından Bayraktar Toker’i hedef göstermiş, tecrübeli gazeteci hakkında “gazeteci müsveddesi” ifadesini kullanmıştı. Bayraktar’ın ifadeleri gazetecilik örgütleri tarafından kınanmıştı.