Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Seyhan Avşar ve Necdet Önemli’nin yargılandığı dava başladı

Seyhan Avşar ve Necdet Önemli’nin yargılandığı dava başladı

Cumhuriyet gazetesi muhabiri Seyhan Avşar ile Sözcü gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Necdet Önemli’nin “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla yargılandığı dava 21 Mayıs’a ertelendi

CANSU PİŞKİN, İSTANBUL

Cumhuriyet gazetesi muhabiri Seyhan Avşar ile Sözcü gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Necdet Önemli’nin Cumhuriyet gazetesinde 6 Mart 2019 tarihinde yayımlanan “Sözcü savcısı sabıkalı çıktı” başlıklı haber nedeniyle “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması 9 Ocak 2020 günü İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

P24 tarafından takip edilen duruşma yaklaşık bir saatlik gecikmeyle saat 11:52’de başladı. Sözcü gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Necdet Önemli’nin katılmadığı duruşmada Seyhan Avşar ve avukatları hazır bulundu. Duruşmayı CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi izledi.

“Yargıyı meşgul etme davası”

Avşar’ın avukatlarından Hüseyin Boğatekin sorguya geçmeden önce talepte bulunmak istediğini beyan etti. İddianamede atılı suçun Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına göre cezalandırılabilir bir suç olmadığına değinen Boğatekin, derhal beraat talebinde bulundu. Avukat Boğatekin, “Şan şöhretin korunması kişilik haklarının korunması anlamına gelmiyor. Müvekkil Seyhan Avşar, savcının hobilerini değil, kamu denetimine açık olan belgeyi paylaştı. Bu dava gereksiz bir yargıyı meşgul etme davası” diye konuştu. Mahkeme, derhal beraatin unsurları oluşmadığından talebin reddine karar verdi.

Avşar’ın avukatlarından Buket Yazıcı da usule ilişkin beyanda bulunarak, Basın Kanunu’nda belirlenen hak düşürücü sürenin dolduğunu ve bu nedenle davanın düşürülmesi gerektiğini söyledi. Duruşma savcısı her iki talebin de reddini istedi. Mahkeme, atılı iddianın “hedef gösterme” suçu olması sebebiyle bu talebi de reddetti.

“Mesleğimi yaptığım için karşınızdayım”

Seyhan Avşar savunmasında, yaptığı haberin kesinleşmiş bir Yargıtay ilamının haberleştirilmesinden ibaret olduğunu söyledi. Avşar savunmasında, dosyanın esasına ilişkin şu ifadelere yer verdi: “Cumhuriyet gazetesinde yaklaşık 1 yıldır yargı muhabiri olarak görev yapmaktayım. Şimdi ise mesleğimi yaptığım için sanık sandalyesinde karşınızdayım. Yaptığım bir haber nedeniyle ‘Terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini terör örgütlerine hedefi gösterme’ iddiasıyla yargılanıyorum. Ancak yaptığım haber tamamen kesinleşmiş bir Yargıtay ilamının haberleştirilmesinden ibaret. Yargılandığım bu iddianame ile biz gazetecilere, yaptığınız haberlerden dolayı size dava açılabilir, yargılanabilirsiniz ama kesinleşmiş mahkeme kararı ile suç işlediği sabit olan bir savcı hakkında haber yapamazsınız denilmek isteniyor. Oysa dünyanın neresine giderseniz gidin, böylesi bir iddia ile yargılanıp ceza alan bir savcı hakkındaki karar haber değeri taşır ve haber yapılması gerekmektedir.”

“Yargı sistemi adına utanç tablosu”

Avşar suçlamaya konu haberi yaptıktan sonra henüz hakkında soruşturma başlatılmadan ve ifadesi alınmadan yandaş bir gazete tarafından hedef gösterildiğini söyledi: “Haberde benim şu an suçlandığım TMK maddesiyle yargılanabileceğim yazıyordu. Yani baştan adı konulmuş bir yargılama ile karşınızdayım. Soruşturmayı yürüten savcı ile yaptığım görüşmede başsavcı vekilinin, ‘kamu görevlisine hakaret’ suçlamasıyla hazırlanan iddianamenin TMK 6/1 olarak değiştirilmesini istediğini öğrendim. İddianameme nasıl müdahale ettiklerine tanık oldum. İddianamede savcı Asım Ekren’i terör örgütünün hedefi haline getirdiğim iddia ediliyor. Benim haberimden önce de Asım Ekren basının yakından tanıdığı, hakkında sürekli haberler çıkan bir savcıydı. İsmi ilk kez benim haberimle duyulmadı. Başka bir ülkede bir gazeteci bunu haberleştirse ödüllendirilirdi. Ne yazık ki bizim ülkemizde haberi yapan gazeteci cezalandırılmak isteniyor. Açıkçası bu kadar trajikomik bir iddianame ile yargılanıyor olmam Türkiye yargı sistemi adına bir utanç tablosu.”

Beraatini talep eden Avşar, mahkeme aksi kanaatte ise hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını istemediğini ifade etti.

“İki ayrı iddianame düzenlendi, ikisi de tebliğ edilmedi”

Avşar’ın ardından söz alan avukat Buket Yazıcı, “Müvekkil hakkında iki iddianame düzenlenmiş. Biri Haziran diğeri Temmuz ayında ve ikisi de kendisine tebliğ edilmedi. İlki hakaret, ikincisi hedef göstermek suçundan düzenlenmiş. Suç isnadı değiştiği durumda sanığın ifadesi alınması gerekirdi. Ancak müvekkilin ifadesi alınmamıştır” dedi. Avşar’ın avukatlarından Harun Avşar ise “Savcının hedef gösterildiğine dair dosyada somut delil yoktur. Cem Küçük de Türkiye gazetesindeki köşe yazısında söz konusu savcıyla ilgili yazı yazmış ve kendisine övgüler dizmişti. Anayasadaki eşitlik ilkesi gereği buradan Cem Küçük hakkında suç duyurusunda bulunuyorum” diye konuştu.

Davanın diğer sanığı Necdet Önemli’nin avukatı İsmail Yılmaz da, haberde adı geçen savcının terör değil basın savcısı olduğunu belirtti: “Cem Küçük kendisine kahraman derken hedef göstermiyor da arkadaşlarımız haberini yapınca mı hedef gösteriliyor? Yargının usul ekonomisi yönünden boşuna oyalanmaması için müvekkil ve diğer şüpheli yönünden derhal beraat kararı verilmesini talep ediyorum.”

Duruşma savcısı, dinlenmeyen sanığın sonraki celse dinlenmesini talep etti. Duruşma sonunda ara kararlarını açıklayan mahkeme, sanık Necdet Önemli’nin sonraki celse dinlenmesine ve Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak savcı Asım Ekren hakkındaki dosyanın bir örneğinin istenmesine karar vererek davayı 21 Mayıs 2020 tarihine erteledi.

Yukarı