Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Mahkeme, mesleki faaliyetleri nedeniyle duruşmaları takip etmekte zorlanan Yükler, Nazlım ve Tar’ın duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi
BÜŞRA TAŞKIRAN, ANKARA
Gazeteciler Deniz Nazlım, Yıldız Tar ve Sibel Yükler’in “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet” suçlamasıyla yargılandıkları davanın üçüncü duruşması 19 Eylül 2024 günü Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşmada Sibel Yükler ve Yıldız Tar ile avukatları hazır bulundu. Deniz Nazlım ise duruşmaya katılmadı.
Gazetecilerin ve avukatların talepleri üzerine geçtiğimiz duruşmada mahkemenin AnkaraEmniyet Müdürlüğünden talep ettiği kamera görüntülerinin dosyaya sunulduğu görüldü. Video görüntülerinin çözümünün yapıldığı bilirkişi raporuna yönelik gazeteciler Yıldız Tar ve Sibel Yükler ile avukatları duruşmada savunma yaptı.
Gazeteci Yükler, bilirkişi raporunda yere yatırıldığına dair görüntülerin olduğunu ancak raporda o anın tam olarak görünmediğinin altını çizdi: “Bilirkişi raporu olay anında gördüğümüz şiddeti tam olarak yansıtmamaktadır.”
Gazeteci Tar ise “Bilirkişi raporunda aleyhime olan hususları kabul etmiyorum. Raporda fotoğraflanan görüntülerde yere yatırılmış şekilde tutulan ve bastırılan şahıs benim” dedi.
Gazetecilerin avukatı Gulan Çağın Kaleli, “Bilirkişi raporunda 12 adet video dosyasının olduğu belirtilmiş ancak yalnızca iki videonun görüntüleri fotoğraflanarak rapor tanzim edilmiştir” dedi. Olay anında gazetecilere müdahale eden kolluk görevlileri hakkında kötü muamele suçundan suç duyurusunda bulunduklarını ancak savcılığın takipsizlik kararı verdiğini hatırlatan Kaleli, takipsizlik kararını Anayasa Mahkemesine taşıdıklarını söyledi.
Kaleli, olay anında gazetecilerin gözaltına alındıkları anları kayda alan polis kamerasına başka bir polis memurunun “oradakileri çek” şeklindeki talimatı ile kameranın görüş açısının farkı bir yöne yönlendirildiğini söyledi. Kaleli, “Bu rapor müvekkillerimin gördüğü muameleyi ispatlamakta ve kolluğun hazırlamış olduğu olay yeri tutanağı ile iddianamenin gerçeği yansıtmadığını ortaya koymaktadır” dedi.
Kaleli, müvekkillerinin mesleki çalışmaları nedeniyle duruşmaları takip etmekte zorlandıklarını belirterek duruşmalardan vareste tutulmalarını talep etti.
Bilirkişi raporuna dair bir diyeceği olmadığını söyleyen savcı ise esas hakkındaki mütalaasınısunmak için süre talep etti.
Mahkeme, Sibel Yükler, Yıldız Tar ve Deniz Nazlım’ın duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek dosyadaki eksiklerin tamamlanması için davayı 7 Ocak 2025 tarihine erteledi.
Davanın geçmişi
Nazlım, Yükler ve Tar, Ankara’da 5 Temmuz 2022 günü, Diyarbakır’da o dönem tutuklanan 16 gazeteci için DİSK Basın İş’in çağrısıyla yapılacak basın açıklamasına katılmak istedikleri sırada darp edilerek ters kelepçe ile gözaltına alınmıştı. Gazeteciler, aynı gün ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı.
Gazeteciler kendilerini darp eden polisler hakkında “işkence”, “hakaret”, “suçu bildirmeme”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle yaralama” gerekçeleriyle ve darp edildiklerini belgeleyen Türkiye İnsan Hakları Vakfının (TİHV) hazırladığı raporlarla suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak savcılık, “polise karşı direnen müştekilerin etkisiz hale getirilmesi amacıyla en basit haliyle polisin zor kullanma yetkisini kullandığı, kolluk görevlilerinin zor kullanma yetkisinin sınırını aşarak kasten yaralama ve işkence suçlarını işlediklerine, yine görevlerini kötüye kullandıklarına dair kamu davası açmak için yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı” gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti.
Polisler hakkında takipsizlik kararı verilirken, gazeteciler hakkında “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamasıyla yürütülen soruşturma sonunda Haziran 2023'te iddianame hazırlanmış, ancak iddianamede gazetecilerin darp edilerek gözaltına alındığı anlara ait görüntü dökümlerine yer verilmemişti. İddianame, Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.