Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Milletvekilleri Gergerlioğlu ve Çakırözer, sosyal medyaya kısıtlamalar getiren düzenlemenin, ifade özgürlüğü önünde ağır bir engel olacağını söyledi
CANSU PİŞKİN
AKP ve MHP’nin hazırladığı sosyal medyaya kısıtlamalar getiren “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” bugün (28 Temmuz 2020) TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Tasarının amacının “sosyal medyayı kontrol altına almak” olduğunu söyleyen muhalefet partileri ise teklife şerh koydu.
P24’e teklife ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ile CHP Milletvekili Utku Çakırözer, söz konusu düzenleme ile zaten sorunlu olan ifade özgürlüğü alanının kısıtlanacağını söyledi.
Dokuz maddeden oluşan teklifin Genel Kurulda kabul edilmesi durumunda, Türkiye’de günlük erişimi bir milyondan fazla olan ağ sağlayıcılarına temsilci belirleme yükümlülüğü ve bu yükümlülüğe uyulmadığı takdirde idari para cezaları ve internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksana varan oranda daraltılması getirecek. “Unutulma hakkını” da içeren yasa tasarısı 21 Temmuz 2020 tarihinde Meclis’e sunulmuş, 23 Temmuz günü de Adalet Komisyonunda kabul edilmişti.
“İfade özgürlüğü bir kez daha kısıtlanacak”
HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Türkiye’nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 154. sırada yer aldığını hatırlatarak, “İfade özgürlüğü alanında olukça kötü bir karnemiz var. İnsanların ifade özgürlüğünü daha da kısmak için sosyal medya yasası çıkıyor. Günlük bir milyondan fazla erişimi olan sosyal medya platformlarının Türkiye'de temsilcilik açma durumu var. Bu da meseleyi Türk yasalarıyla sınırlayacak ve Türkiye'de ifade özgürlüğü konusundaki darboğazı sosyal medya ile aşmaya çalışanlar böylece bir kez daha kısıtlanmış olacak. Düşüncelerini çekingen bir biçimde beyan etmeye çalışan sosyal medya kullanıcılarının sosyal medyadan çekileceğini düşünüyoruz. Hakarete ve küfre elbette birtakım sınırlamalar getirilsin ama buradaki niyet bütün bunlardan önce ifade özgürlüğünü kısıtlamak. Bu nedenle yasaya karşıyız” ifadelerini kullandı.
“Özgürlükler önünde ağır bir engel”
Tasarı kanunlaşırsa “kişilik haklarını ihlal edici içerikler ile kişinin adının ilişkilendirilmemesi” kararı verilebilecek ve böylece bahse konu içeriğin erişiminin engellenmesine ek olarak, kişiyi ve içeriği ilişkilendiren tüm veriler de arama motorlarından kaldırılacak. Gergerlioğlu, “Genel olarak yargının siyasallaştığı bir ortamda iktidarın işine gelmeyen birçok içeriğe hem erişim yasağı getirmek hem de içeriği kaldırmak suretiyle değiştirmesi mevzu bahis. Bu özgürlükler önünde çok ağır bir engel. İktidar bir taraftan özgürlükleri kısıtlarken bir taraftan da unutulma hakkı denen bir şey getiriyor. Mesela eski Pensilvanya fotoğrafları olan birçok vekil bundan rahatsız. Bu vesileyle bu tarz haberleri kaldıracaklar. Çünkü ileride halen bu konudan yargılanma ihtimalleri var” dedi.
“İktidar para kazanma yolu olarak görüyor”
Yasa tasarısında öngörülen değişikliğe göre sosyal medya şirketlerinin Türkiye’deki yasal temsilcilerinin, içeriğin engellenmesi veya kaldırılmasına yönelik iletilen talepleri 48 saat içinde yanıtlaması ve talebin reddedilmesi halinde, aynı süre içinde ret gerekçelerini bildirmesi gerekiyor. Sosyal medya platformlarına, 48 saat içinde talebi yanıtlamamaları halinde, beş milyon lira; daha uzun süre yanıtlamamaları halinde ise 10 milyon lira idari para cezası uygulanacak. Bu maddeye değinen Gergerlioğlu şunları söyledi: “İktidar bunu bir para kazanma yolu olarak görüyor. Sosyal medya şirketlerine Türkiye'de temsilcilik açmamaları durumunda ağır cezalar getirecek. Bant kısıtlaması getirecek ve oradan para kazanma yolu bulmuş olacak.”
CHP Milletvekili Utku Çakırözer de mevcut düzenlemenin kullanıcıları birçok açıdan etkileyeceğini söyledi: “Sosyal medya ağ sağlayıcılardan kullanıcıların tüm verilerini Türkiye'de depolamaları isteniyor. Daha sonra da davalarda ya da hukuki süreçlerde doğal olarak bu veriler ve bilgiler istenilebilecek. Bu kanunun geçmesi ve Türkiye'de devlet otoriteleri tarafından insanların bilgilerinin bu kadar erişilebilir hale gelmesi doğal olarak kullanıcılar üzerinde caydırıcı bir etki yapacak. İnsanlar kendi kendilerine otosansür uygulayacak.”
“Ağ sağlayıcıları Türkiye’den gitmeye teşvik edecek”
Çakırözer, sosyal medya ağ sağlayıcılarına ağır cezalar getirmesi öngörülen düzenlemenin ağ sağlayıcılarını Türkiye’den gitmeye teşvik edeceğini ifade etti: “Çok ağır para cezaları ve daha sonrasında da bant yavaşlatma denen uygulama ağ sağlayıcıları Türkiye'de olmaya değil Türkiye'den gitmeye teşvik edecek. Onların kaçması da Türkiye'deki kulanıcılar açısından önemli bir kayıp olacak. Bir taraftan kullanıcıların otosansür yapmalarına neden olacak diğer taraftan da birçok içerik devlet istedi diye sansürleneceği için ifade özgürlükleri kısıtlanacak. İfade özgürlüğünü son derece kısıtlayıcı bir yasa olacak bu.”
“Amaç vatandaşı korkutmak”
İfade Özgürlüğü Derneği’nin EngelliWeb 2019 Raporu’na atıf yapan Çakırözer, “EngelliWeb’in raporuna göre 408 bin 494 web sitesi erişime engellendi. Türkiye'de internette zaten olağanüstü karartma ve denetim var. Şimdi bu değişiklikle engelleyemedikleri ne varsa eklediler. Aslına bakarsanız buradaki amaç vatandaşı korkutmaya yönelik. Kullanıcılar girmesin, eleştirmesin, ifade özgürlüğünü kullanmasın, korksun ki sosyal medya onlar için dikensiz gül bahçesi olsun” dedi.
“Türkiye kapalı bir rejim olma yönünde adım atmış olacak”
Çakırözer, “unutulma hakkı” ile ilgili de şunları söyledi: “Unutulma hakkı kollektif hafızayı yok etmek anlamına geliyor. Yolsuzluklar, usulsüz atamalar, liyakatsızlıklar yani bizim Türkiye'de tartıştığımız bir sürü konu internet ortamından silinecek. Bunun çok dikkatli düzenlenmesi lazım. Doğrudur bu alanda her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de düzenlemelere ihtiyaç olabilir. Tabii ki hak ve özgürlükler sınırsız değildir. Ama bu tür düzenlemeleri sadece vatandaşları sansür amaçlı, susturmaya yönelik getiriliyor olması kaygı verici. Düzenleme bu haliyle sansürcü, baskıcı, vatandaşın ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran, vatandaşı sadece sansür etmekle kalmayan, onu kendi kendine otosansür yapar hale getiren bir sonuç doğuracak. Tasarı bu haliyle geçerse Türkiye Kuzey Kore gibi kapalı bir rejim olma yönünde maalesef çok vahim bir adım atmış olacak. Bu olmasın diye çabalıyoruz.”