Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

SÖYLEŞİ | Açık Radyo’nun susturulma ve yeniden doğuş hikayesi 

SÖYLEŞİ | Açık Radyo’nun susturulma ve yeniden doğuş hikayesi 

Açık Radyo’nun kurucularından Ömer Madra, lisans iptalinin teknik bir gerekçeyle gerçekleştiğini belirterek, karasal yayınların özellikle deprem gibi kriz anlarında hayati önem taşıdığına dikkat çekti

 

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 24 Nisan 2024 tarihinde “Açık Gazete” yayınına katılan bir konuğun kullandığı “Ermeni soykırımı” ifadesi nedeniyle Açık Radyo’ya üst sınırdan idari para cezası ve beş günlük yayın durdurma cezası verdi. Ancak yayın durdurma tarihlerine dair iletişimde yaşanan aksaklıklar sonucu, yayınların durdurulmaması lisans iptaline sebep oldu.

 

Lisans iptali nedeniyle 16 Ekim 2024’te karasal yayınlarına son vermek zorunda kalan Açık Radyo, yayınlarına “Apaçık Radyo” ismiyle internet üzerinden devam etme kararı aldı.

 

Expression Interrupted platformu, 30. yaşına lisans iptaliyle giren Açık Radyo’nun yaşadığı sürecin ele alındığı çevrimiçi bir söyleşi düzenledi. Gazeteci Meltem Akyol’un moderatörlüğünde 15 Kasım 2024 günü gerçekleşen söyleşide, Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra ve Yayın Koordinatörü İlksen Mavituna konuşmacı olarak yer aldı. Madra ve Mavituna, radyonun karşılaştığı zorlukları ve geleceğe yönelik planlarını aktardı.

 

Lisans iptali süreci

Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra, cezaların ödenmesine ve RTÜK ile iletişim kurulmasına rağmen, elektronik tebligatta yaşanan teknik aksaklıklar nedeniyle yayın durdurma kararına uyulmadığını ifade etti:

 

“RTÜK’ün gönderdiği elektronik tebligatta para cezasıyla ilgili bütün cezalar yer almaktaydı. Süresi içerisinde onu ödedik. Tebligata ilişkin bir teknik aksaklık olduğu sonradan ortaya çıktı. Yani program durdurma tarihlerine ilişin ek yazıdan haberimiz olmadığı için yayınları da durdurmadık. Başka bir sebeple tekrar tebligat gelince durumu fark ettik.” 

 

Yayın durdurma kararına uyulmamasının bir “itaatsizlik” olmadığını belirten Açık Radyo Yayın Koordinatörü İlksen Mavituna ise, tecrübesizlik nedeniyle yaşanan teknik aksamanın ardından lisans iptali kararına itiraz ettiklerini ve hukuki sürecin devam ettiğini söyledi. 

 

Karasal yayından dijitale 

Lisans iptali sürecinde dinleyicileriyle bağını koparmamak için RTÜK’e internet radyo lisansı için başvuruda bulunduklarını ve üç aylık lisans bedelini ödediklerini belirten Mavituna, Açık Radyo’nun FM frekansı üzerinden herkesin erişebileceği bir mecra olma özelliğini kaybetmesinin, internet yayınıyla telafi edilemeyeceğini ifade etti.

 

Öte yandan podcastlere ve dijital medyaya olan rağbetin Açık Radyo için yeni fırsatlar sunduğunu söyleyen Mavituna, “Hayat bize yeni bir yön dayattı. Umuyoruz ki bundan sonraki süreçte daha güçlü bir şekilde, Apaçık Radyo ismiyle 30 yıl daha var olacağız” dedi. Mavituna ayrıca, Açık Radyo’nun 30. yılını kutlayacağı 2025 yılı için kapsamlı etkinlikler planladıklarını ve arşiv programlarını dinleyicilere sunacaklarını belirtti.

 

Apaçık Radyo ismiyle 8 Kasım 2024’te yayına başladıkları ilk andan itibaren dinleyicilerinden gelen yoğun desteğe değinen Ömer Madra ise “Dinleyicilerimizle çok istisnai denebilecek bir bağlantımız vardı. Son gelişmelerde çok belirgin bir şekilde hissettik ve ‘dayanışma yaşatır’ sözünün ne kadar hayati olduğunu böyle gördük. İnsana gerçekten güç, cesaret ve hoşluk duyguları veren bir durumdayız” dedi.

 

“Karasal yayının kaldırılması halkın haber alma hakkını zedeliyor”

Madra, radyo yayınlarının karasal frekanstan kaldırılmasının halkın haber alma hakkına zarar verdiğini ve bu durumun hayati sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Radyo yayınlarının afet dönemlerindeki kritik rolüne dikkat çeken Madra, 1999 Marmara Depremi sırasında Açık Radyo’nun telsiz dönüşümüyle gerçekleştirdiği 24 saat kesintisiz yayınları hatırlattı: “Deprem sırasında yaşanan bilgi eksikliğini aşmak için Telsizciler Örgütü’nün katkılarıyla 7/24 yayın yaptık. Deprem bölgelerinden haber alınamıyordu ve radyo kritik bir iletişim aracı haline geldi. Bu süreçte karasal yayının hayati önemini bir kez daha gördük.”

 

Madra, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatarak, alternatif haberleşme araçlarının devre dışı kaldığı acil durumlarda karasal yayının vazgeçilmez bir rol oynadığını ifade etti: “Cep telefonları ve diğer dijital haberleşme araçları, deprem gibi afetlerde yetersiz kalabiliyor. 6 Şubat depreminde de bunu gördük. Karasal yayının iptal edilmesi, böylesine hayati bir işlevi ortadan kaldırıyor. Karasal yayınların kesilmesi, halkın bilgiye erişimini zorlaştıran bir karar” dedi.

 

Dijital yayıncılığın önemini kabul ettiklerini ancak karasal yayınların yerini tutamayacağını söyleyen Madra konuşmasını, “Mücadeleye devam” diyerek bitirdi.

Yukarı