Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

SÖYLEŞİ | Medyayı ve sivil toplumu bekleyen tehlike: "Etki ajanlığı" tasarısı 

SÖYLEŞİ | Medyayı ve sivil toplumu bekleyen tehlike:

Özbudun, Çalıkuşu ve Öğret, “etki ajanlığı” tasarısının yalnızca gazetecileri değil, bireysel hak ve özgürlüklerini kullanmaya çalışan herkesi etkileyebileceğini söyledi

Kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen ve yabancı fon alan kişi ve kuruluşları hedef alan düzenleme, ilk olarak Mayıs 2024’te 9. Yargı Paketi taslağında yer almış ve gelen tepkiler üzerine geri çekilmişti. Ekim ayında “Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” içinde tekrar karşımıza çıkan düzenleme, kamuoyunun ve muhalefetin itirazları neticesinde 13 Kasım 2024’te bir kez daha geri çekildi. Ancak AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in açıklamaları, düzenlemenin yeniden gündeme gelebileceğini gösteriyor.

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” bölümüne eklenmesi öngörülen tartışmalı maddede, “Devlet güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilir” ifadelerine yer veriliyor.

Özellikle sivil toplum kuruluşları, medya ve akademisyenler arasında endişe yaratan düzenlemenin, demokratik hak ve özgürlükleri tehdit ettiği belirtiliyor. Peki, iktidar bu düzenlemede neden bu kadar ısrarcı? Dünyadaki örnekleri nasıl sonuçlar verdi? Karşı çıkanlar neden karşı çıkıyor? Expression Interrupted platformu, bu sorulara yanıt aramak için çevrimiçi bir söyleşi düzenledi. Gazeteci Meltem Akyol’un moderatörlüğünde 27 Aralık 2024 günü gerçekleşen söyleşide, Anayasa Hukuku Profesörü ve Gelecek Partisi Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, Hukukçu Figen Albuga Çalıkuşu ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret “etki ajanlığı” düzenlemesini tartıştı.

 

 

“Teklif Anayasa’ya aykırı”

Anayasa Hukuku Profesörü Serap Yazıcı Özbudun, söz konusu düzenlemeyi Anayasa açısından değerlendirdi. Özbudun, “Teklifin en temel sorunlarından biri, içerdiği belirsiz ve muğlak kavramlar” diyerek, bu durumun yargıya geniş bir takdir yetkisi sunduğunu söyledi. Özellikle “milli güvenlik” ve “devletin iç ve dış siyasal yararları” gibi kavramların objektif tanımının yapılmadığını belirten Özbudun, teklifin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu vurguladı:

“Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi, hukuk devletinin temel taşlarından biridir. Bu teklif, yargıya suç ve ceza yaratma yetkisi tanıyor. Bu, yargının yasamanın yetkisini gasp etmesi anlamına gelir ve biz buna ‘fonksiyon gaspı’ diyoruz” dedi. Özbudun, “Herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.” Ancak çıkarılmak istenen düzenlemeler, bu kuralı tersine çevirerek vatandaşların suçsuzluğunu ispat etme gibi imkansız bir yükümlülükle karşı karşıya kalmalarına yol açabilir. Bu durum, kişisel hak ve özgürlükler açısından ciddi bir tehdit anlamına geliyor” diye konuştu.

Özbudun, teklifin ifade, basın ve toplanma özgürlüklerini ortadan kaldırma riski taşıdığını da belirtti:

“Gazeteciler, kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirdiğinde bu yasa kapsamında suçlu ilan edilebilir. Bu durum, Anayasa’nın 2. ve 13. maddelerine açıkça aykırıdır.”

Özbudun, düzenlemenin bu haliyle geçmesi durumunda Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı vereceğini savundu.

Suçun tanımı belirsiz, herkes hedefte”

Avukat Figen Albuga Çalıkuşu ise teklifin teknik açıdan birçok sorun içerdiğini söyledi:

“Teklifte ‘suç’ olarak tanımlanan fiilin ne olduğu belli değil. Hangi eylem suç sayılacak? Yabancı bir devlet ya da organizasyonun stratejik çıkarlarına hizmet etmek ne demek? Bu kadar geniş bir çuval yasa yapılması kabul edilemez. Bu düzenlemeyle herkes bu suçun faili olabilir.”

Çalıkuşu, özellikle gazetecilerin ve sivil toplum kuruluşlarının hedef alınabileceğini belirterek, yasanın keyfi müdahalelere açık olduğunu vurguladı. 

AKP’nin ilk dönem politikalarıyla mevcut dönemi kıyaslayan Çalıkuşu, en dikkat çekici farklardan birinin orta sınıfın yok edilmesi olduğuna dikkat çekti: “Orta sınıfın güçsüzleşmesi, demokratik hak ve özgürlüklerin savunulmasında da büyük bir zafiyet yaratıyor. Ekonomik sıkıntılar ve yoksullaşma, toplumun ifade hürriyeti ve temel haklar için mücadele etmesini zorlaştırıyor.”

“Otosansür mekanizması yaratıyor”

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret ise teklifin, dünyadaki benzer düzenlemelerle olan paralelliklerine dikkat çekti. Özellikle Rusya ve Macaristan gibi ülkelerdeki örneklerin, baskıcı rejimlerin sivil toplumu susturmak için kullandığı bir araç haline geldiğini belirtti.

“Bu yasa teklifi, daha önce Rusya’da gördüğümüz bir model. Önce yabancı fon alanlar hedef alınıyor, ardından medya ve sivil toplum üzerindeki baskılar artırılıyor. Türkiye’de de benzer bir süreç işletilmek isteniyor.”

Özellikle son dönemde çıkarılan yasaların basın özgürlüğünü tehdit ettiğini anlatan Öğret, “Dezenformasyon yasası ve kamuoyunda tartışılan yeni düzenlemeler, doğrudan toplu gözaltılara veya tutuklamalara yol açmayabilir. Ancak bu yasalar, gazetecilerin, yazarların ve sivil toplumun üzerinde ciddi bir otosansür mekanizması yaratıyor. Basının özgür olmadığı bir ülkede, vatandaşların doğru bilgiye erişimi de engelleniyor. Bu da demokratik bir toplumun temel taşlarından biri olan bilgi edinme hakkını zedeliyor” dedi.

 

Yukarı