Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Sputnik Türkiye'de işten çıkarılan gazeteciler Günce Nur İnce, Nejdet Eksilmez ve TGS'den İlyas Coşkun ile Sputnik grevini ve gazetecilerin sendika hakkını konuştuk
Sputnik Türkiye'nin İstanbul ve Ankara ofislerinde çalışan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi 24 gazeteci, sendika ile yürütülen toplu iş sözleşmelerinde olumsuz tavır takınan işveren tarafından işten çıkarıldı. Gazetecilerin sendika hakkı ve işten atılan 24 sendika üyesi gazetecinin işe iadesi talebiyle 17 Ağustos günü Sputnik’in İstanbul ve Ankara’daki ofislerinin önünde grev başlatıldı.
Expression Interrupted platformu, Sputnik grevinin ve gazetecilerin sendika hakkının tartışıldığı çevrim içi bir söyleşi düzenledi. Gazeteci Meltem Akyol’un moderatörlüğünde 4 Ekim günü gerçekleşen söyleşide Sputnik Türkiye'de işten çıkarılan gazeteciler Günce Nur İnce ve Nejdet Eksilmez ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Örgütlenme Uzmanı İlyas Coşkun konuşmacı olarak yer aldı.
“Bireysel değil mesleki bir mücadele”
TGS Sputnik İşyeri Temsilcisi Nejdet Eksilmez, 12 yıldır çalıştığı iş yerinden çıkarılmasının nedenlerini ve grev sürecini anlattı:
“Değişen ekonomik koşullar nedeniyle aldığımız ücret bize yetmiyordu. Sendikal mücadeleyle ücretlerimizde artış talebimizi daha rahat bir şekilde elde edeceğimize inandık ve yeterli sayıya ulaşmamız üzerine TGS’de örgütlendik. Taslak TİS metnindeki taleplerimiz ücretlerimizde yüzde 35 artış, 212 Sayılı Basın İş Yasası kapsamında sözleşme, fatura desteği, yol ve yemek yardımı ile sosyal yardım paketiydi.
“BBC ve AFP grevlerinde elde edilen başarı bizlere güç verdi. Türkiye’de en önemli şey mücadeleyi öğrenmek. Biz de bu grevde bunu öğreniyoruz. Bu bireysel değil mesleki bir mücadele. Bu yüzden sadece çalışanların değil iletişim fakültesi öğrencilerinin de gözü burada olmalı. Burada elde edilecek başarı onlara da kazanım sağlayacak.
“Yirmi dört kişi anayasal hakkını kullandıkları için işten atıldı. ‘Siz ne istiyorsunuz' sorusunun cevabı işten atılma değil. İnsanlar bunu sıradan bir şey gibi görüyor. Anayasal hakkını kullandı diye işten çıkarılmanın sıradan bir durum olmadığının, özür gerektiren bir durum olduğunun anlaşılmasını istiyoruz. Biz burada bir mücadele veriyoruz, bu mücadeleyi de kazanacağız.”
“Mobbinge karşı sendikalı oldum”
Sputnik Türkiye’de yedi sene spiker ve editör olarak çalışan Günce Nur İnce, “Bir ofis çalışanıyken grev süreciyle sahada gazetecilik yapmayı öğrendim. Grev alanında elimizden geldiğince kamuoyu toplamayı öğreniyoruz” diye konuştu.
İnce, “Sendikalı olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum. Başta sendikalı olmayı düşünmemiştim. Ama yıllarca ücret eşitsizliği ve yoğun iş temposu nedeniyle mobbinge maruz kaldım; bunu sorguladım. Sendikanın mobbinge karşı üyesini koruduğunu ve işverene üç uyarıya kadar yaptırım uyguladığını öğrendim. Bunları öğrendikten sonra sendikalı olmaya karar verdim. İşverenin sendikalı oldukları için 24 kişiyi bir odaya teker teker alıp sorgulaması ve işten çıkarması da beni çok etkiledi. Bu yüzden buradayım” dedi.
“Mesele ücret zammı değil, sendikayı tanımama”
TİS sürecini başlatmak üzere Sputnik Türkiye yetkilileriyle dokuz oturum gerçekleştirdiklerini aktaran TGS Örgütlenme Uzmanı İlyas Coşkun süreci şöyle özetledi:
“TİS görüşmelerinde ücret zammı meselesine geldiğimizde işveren masadan kalkmayı tercih etti. Grev ilanının ardından da ekonomik nedenlerle küçülme bahanesiyle Ankara’da dört, İstanbul’da 20 üyemizi işten attı. Ekonomik nedenleri bahane eden işveren, grev sürecinde çalışan istihdam etmeye devam etti. Mesele ücret zammı değil, mesele sendikayı tanımama. Mesele sendikayla TİS imzalamama, çalışanların sendikal ve anayasal haklarını henüz hazmedememe sorunu. Devletin kurumları anayasal hakların çiğnenmesine göz yummamalı diye düşündüğümüz için grev uygulamasına geçtiğimiz ilk günden beri ısrarla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını, İletişim Başkanlığını ve RTÜK’ü sorumluluk almaya davet ediyoruz. Bu üç kurum içerisinden İletişim Başkanlığıyla temas kurmakta zorlandık ve henüz bir adım göremedik. Anayasal haklar çiğnenirken devletin kurumları ne diyecek merak ediyoruz. Küçülmeye gidiyoruz bahanesiyle 24 çalışanı işten çıkaran ancak istihdama devam eden işverene Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının müfettiş göndermesini istiyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, İletişim Başkanlığına sesleniyoruz: Türkiye’de gazeteciler anayasal haklarını kullandıkları için işten atıldı. Buna daha ne kadar sessiz kalacaksınız?
“Türkiye’de gazeteciler sansürle, otosansürle, kovuşturma, soruşturma, sokak ortasında şiddete uğramakla boğuşuyor. Ama işin bir de ekonomik ve sosyal haklar boyutu var. Gazeteciler neden örgütlenmeli? İş güvencemiz ve editoryal bağımsızlığımız yoksa bir sabah uyandığımızda kendimizi işsiz bulabiliriz. Bu yüzden gazeteciler örgütlenmeli.”
Coşkun, “İşverenin gayriahlaki bir şekilde kalktığı masaya geri dönmesini, atılan 24 üyemizin işe iadesini talep ediyoruz. Adil bir ücretin toplu iş sözleşmesiyle garanti altına alınmasını istiyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Bu içerik Birleşik Krallık hükümetine bağlı Birleşik Krallık Uluslararası Kalkınma tarafından finanse edilmiştir ancak burada açıklanan görüşlerin Birleşik Krallık hükümetinin resmi politikalarını yansıtması beklenmemelidir.