Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Tutuklu 9 gazeteci 7 ay sonra tahliye edildi

Tutuklu 9 gazeteci 7 ay sonra tahliye edildi

Mesleki faaliyetleri nedeniyle Ekim 2022’den bu yana tutuklu bulunan dokuz gazeteci ilk duruşmada tahliye edildi. Dava 5 Temmuz’a ertelendi

 

ANKARA

 

Ankara merkezli yürütülen soruşturma kapsamında Ekim 2022’de tutuklanan Mezopotamya Haber Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA Ankara Haber Şefi Deniz Nazlım, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Ceylan Şahinli, JinNews muhabirleri Habibe Eren, Öznur Değer ve 20 Mart 2023 tarihinde tutuklanan Yeni Yaşam gazetesi dağıtımcısı Hamdullah Bayram ile adli kontrol tedbirleri ile serbest bırakılan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve eski MA stajyeri Mehmet Günhan’ın “örgüt üyeliği” (TCK 314) suçlamasıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması 16 Mayıs 2023 günü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

 

P24 tarafından takip edilen duruşmada yargılanan gazeteciler ile avukatları hazır bulundu. Duruşmayı, aralarında Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şubesi, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-İş, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKDP), Kaos-GL Derneği, Polen Ekoloji Kolektifi temsilcilerinin de bulunduğu çok sayıda kişi izledi.

 

Kimlik tespitinin ardından iddianame özetlendi. Savunmalara geçilmeden önce gazetecilerin avukatları söz alarak duruşmaya, savunmasını Kürtçe yapacak olan Öznur Değer ve Emrullah Acar’ın beyanlarıyla başlanılmasını talep etti. Mahkeme başkanı, kendi kurgusu olduğunu bu nedenle Diren Yurtsever ile başlayacağını söyledi. Avukatların ısrarı üzerine talep kabul edildi.

 

“Haber neredeyse gazeteci oradadır”

JinNews muhabiri Öznur Değer, tercüman aracılığıyla Kürtçe savunma yaptı. Değer, “Ben Öznur Değer. Ben bir kadınım, Kürdüm ve gazeteciyim. Kendimi bu üç kimlikle tanıtıyorum. Burada olmamın asıl sebebi de bu üç kimliğimdir. Bu nedenle bu üç husus üzerinden savunmamı yapacağım” dedi.

 

Değer’in savunması devam ettiği sırada araya giren mahkeme başkanı, “Türkçe biliyor musunuz? Kendi isteğinle mi Kürtçe savunma yapıyorsun, kendini daha mı ifade ediyorsun” diye sordu. Değer, “Kendimi daha iyi ifade edeceğim için anadilimde savunma yapıyorum” dedi.

 

Değer, “İddianamede, haber yazmam, dijital medya paylaşımlarında ‘Kürdistan’ ifadesi kullanmam bir devlet kurmak istiyorum gibi değerlendirilmiş. Bu çok boş, tutarsız ve yanlış bir iddiadır. Çünkü; Kürdistan bir coğrafyadır, devlet değildir. Doğrudan bu şeklinde tanımlanan bir devlet yok. Ben ve ailem de o coğrafyayı, Kürdistan olarak anıyor. Bu sebeple Kürdistan bir devlet değil, coğrafya ismidir. Bölgeye giden siyasetçiler Kürdistan ismini rahatça telaffuz ederken, ben dediğimde neden yargılama konusu yapılıyor? Ben haberlerimde coğrafi bir isim olarak kullanıyorum Kürdistan’ı, tıpkı Trakya ismini kullanmak gibi. Coğrafi olarak Trakya demek suç değilse, Kürdistan demek de suç olmamalıdır. İddianamede sosyal medya paylaşımım suç unsuru gösteriliyor. Burada Kürtçe savunma yapabiliyorum ama Kürtçe tweet atamıyorum. Dünya Anadil Günü’nde, ‘anadil yaşatılmalıdır’ diye Kürtçe bir tweet attım. Bu tweetim suç unsuru olarak iddianamede geçiyor. Anadil gününde Kürtçe tweet attığım için PKK üyeliğinden suçlandım; bu bir suç mudur?” diye konuştu.

 

Haber için yaptığı seyahatlerin ve MASAK raporlarının da suçlamaya delil gösterildiğini belirten Değer, savunmasına şöyle devam etti: “MASAK raporuna göre yargılanan arkadaşlarımla aramdaki para transferleri suçlama konusu yapılmış. Üstelik bunlar arasında haber telifleri var. Yine 60 uçak bileti aldığım ve dolaştığım belirtiliyor. Ben gazeteciyim, işimin gereği zaten sürekli seyahat ediyorum. İddianameye bakarsanız Sivas’ta, İstanbul’da, Bingöl’de, Dersim’de, Diyarbakır’da, Konya’da onlarca haber yapmışım. Bunlar zaten alenidir. Orada haber yaptığım zaten internet sitesinde de iddianamede de yer almaktadır. Bir gazetecinin seyahat etmesi kadar doğal bir şey yoktur. Haber nerede, olay neredeyse gazeteci oradadır. Gazetecinin evi zaten, sırtındadır. Sırtına aldığı çantadır. Öte yandan seyahat özgürlüğü nasıl suçlama konusu yapılabilir? Gazeteci olmasam bile seyahat edemez miyim? Seyahat etme bir haktır.”

 

Değer’in ardından avukatı Resul Temur söz aldı. Temur, tutuksuz yargılanan gazeteci Zemo Ağgöz’ün duruşmaya çocuğuyla birlikte geldiğini belirterek, müvekkilinin bu celse vareste tutulmasını istedi. Mahkeme, talebi kabul etti.

 

“Gazetecilikten suç, bizden suçlu çıkartamazsınız”

MA muhabiri Emrullah Acar da tercüman aracılığıyla Kürtçe savunma yaptı.

 

Acar savunmasında şu ifadelere yer verdi: “Ankara’da gazeteci olarak çalıştığım dönem bu adliyede onlarca kez dava takip ettim. Bizler gazeteciyiz, haber takip ederiz. İddianamede yedi haberim suçlamaya delil olarak gösteriliyor. Meslek hayatım boyunca 500’e yakın imzalı haber yaptım. Haberlerimin hiçbirinde suç teşkil edebilecek herhangi bir unsur yoktur. Burada yargılanan sadece biz değiliz, aynı zamanda Mezopotamya Ajansı’dır. İddianamede ‘terör örgütüne müzahirsiniz’, ‘örgütten talimat alıyorsunuz’ deniliyor. Kimseden talimat almıyoruz.”

 

Acar, suçlamaya konu edilen sosyal medya paylaşımlarının tamamının haberlerden oluştuğunu belirterek tahliyesini talep etti.

 

Acar’ın ardından MA Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever’in savunmasına geçildi.

 

Süre kısıtı nedeniyle savunmasını kısa tutmak zorunda kaldığını belirten Yurtsever, “Gizli tanıklar, haberlerimiz, paylaşımlarımız cevap verilmeyecek hususlar değildir, ama cevap vermeye bile değmez. Çünkü iddianame bile gazetecilik yaptığımızı ortaya koyuyor. Gazetecilikte 8 yılımı geride bırakıyorum. Mezopotamya Ajansı da resmi olarak kurulmuş, halen de faaliyet yürütmektedir. Bu ajans vergi bile ödüyor. O zaman bir örgütten vergi alınarak, suç işlenmiyor mu? Biz hepimiz burada çalıştığımız için yargılanıyoruz. Bizim yaptığımız iş gazeteciliktir. Gazetecilikten suç, bizden de suçlu çıkartamazsınız” dedi.

 

Mahkeme başkanı, “PKK lehine haber yaptınız mı? Bakın ajansı takip etmediğim için merakımdan soruyorum” diye araya girerek Yurtsever’in savunmasını kesti.

 

Yurtsever, mahkeme başkanının sorusuna, “MA’ya ve haberlerine bakmadığınızı söylüyorsunuz, neden bakmadınız? Biz gündemde ne varsa onu haberleştiririz. Ben gazeteciyim, kamu yararına ne haber yapılacaksa onu haber yaparım. Olması gereken budur” diye yanıt verdi.

 

Ajansa ait basın kartının iddianamede suç delili olarak yer aldığını da söyleyen Yurtsever, elinde MA mikrofon olan bir fotoğrafın da suçlama konusu yapılmasına tepki gösterdi. Yurtsever, “Gazetecinin mikrofonu suç unsuru kabul edilebilir mi?” diye sordu.

 

MASAK raporuyla ilgili de konuşan Yurtsever, Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) borcunu nedeniyle annesine ait banka hesabını kullandığını söylediğinde mahkeme başkanı, “KYK borcunu ödememek de örgütsel bir tavır mı?” diye sordu.

 

Mahkeme başkanının Yurtsever’e, “Muhabir seçimlerini kim yapıyor, mesela Zemo hanım hariç genelde bekarsınız” sorusunu sorması dikkat çekti. Mahkeme başkanının sorusu salonda gülüşmelere sebep oldu.

 

“Gazetecilik yaptık diye cezalandırılıyoruz”

Tutuklu MA Ankara Haber Şefi Deniz Nazlım savunmasında, soruşturma kapsamında yedi ay boyunca telefonun dinlenildiğini ancak tapelerde herhangi bir suç unsuru bulunmadığını belirtti: “Bu soruşturmayı yürütenler beni 24 saat takip ettiklerini, benim örgüt üyesi olmadığımı ve onlarla anlaşmamı söylediler. Ben Hacettepe Üniversitesi Beytepe’deki Antoloji bölümünde tez yazıyorum. Evime, ajansıma, üniversiteme gidip gelirim. Gizlilikten bahsedilen iddianamede bize ‘sözde gazeteci’ denilmiş. İddianameye göre ben sözde gazeteci oluyorum. Burada duruşmayı izleyen birçok meslek örgütü var, onları da mı kandırdım? İddianameye göre, ailemi, hocalarımı, meslektaşlarımı kandırmışım bir tek soruşturmayı yürütenleri mi kandıramamışım? Bakın burada, arkada duruşmayı takip eden muhabirlerimiz var. Ajansa nasıl muhabir aldığımızı merak ediyorsanız nasıl başvuru yaptıklarını onlara da sorabilirsiniz. Bizim mesleğimizde ana akım, alternatif muhalif basın fark etmeksizin herkes birbirini sahadan tanır.”

 

Nazlım, cezaevinde kaldıkları koşullara da dikkat çekerek, “Tutuklu erkek gazeteciler olarak tek kişilik odada günde 1 saat havalanma izniyle cezaevinde kalıyoruz. Bu tutukluluk şartları çok ağır, tutuksuz yargılanmayı talep ediyoruz” dedi.

 

Tutuklu MA muhabiri Berivan Altan, benzer iddialarla yargılandığını başka dosyaların da olduğunu hatırlattı ve yargılamanın mükerrer olduğunu söyledi. Yurtsever gibi kendisinin de KYK borcu nedeniyle kardeşine ait banka hesabını kullanmak zorunda kaldığını anlatan Altan, “Burada yargılama yapılmıyor, çünkü gazeteciliğimiz yargılama konusu yapılıyor. Bu bir iddianame değil. Ben 10 Ekim Gar Katliamı Davası’nı da takip ettim, ekoloji haberlerini de takip ettim. Bu adliyede onlarca duruşma takip ettim. Bunları MA için yaptım, MA kimliği ile haber yaptım. Ama bugün krimalize ediliyor ve MA için haber takip ettiğim adliyede aynı gerekçeyle yargılanıyorum” diye konuştu.

 

Tutuklu MA muhabiri Ceylan Şahinli, “Bu dosya kapsamında bizle birlikte haber kaynaklarımız ve ailelerimiz de cezalandırılıyor. Neden gazetecilik yaptın diye cezalandırılıyoruz. Gazetecilik sınırları daraltılmak isteniyor. Biz birileri gibi düşünmediğimiz için cezalandırılıyoruz” dedi.

 

“İddianamede en temel hukuki kurallar bile yok sayılmış”

Şahinli’nin ardından tutuklu MA muhabiri Selman Güzelyüz’ün savunmasına geçildi. Dosyadaki gizli tanığın ajanstan ayrıldığı yönünde beyanlarda bulunduğunu ifade eden Güzelyüz, “Gizli tanık HDP haberleri yaptığımı söylemiş. HDP gibi bir legal siyasi bir partinin haberini yapmak nasıl suçlama konusu yapılabilir? Bu partinin haberini bütün gazeteciler yapıyor. Bir partinin başkanları, milletvekilleri tutuklanırsa bu haber değeridir. Bu bir yana, ben zaten Ankara’da ağırlıkta ekonomi haberleri yaptım. Gizli tanık burada da yalan beyanlarda bulunmuş. MASAK raporunda kendi banka kartımı kullanmamış olmam aleyhimde kullanılmış. Oysa hakkımda haciz olduğu için kendi kartımı kullanmadım, bunu da savcılık ifadesinde dedim” şeklinde konuştu.

 

Güzelyüz’ün savunmasının ardından duruşmaya kısa bir ara verildi. Aranın ardından savunma yapan JinNews muhabiri Habibe Eren, “Burada olmamızın nedeni tamamen siyasi iklimdir” dedi. Eren şöyle devam etti: “Yaptığımız bütün haberler, bugün bu hukuksal düzlemde suçlama konusu yapılıyor. Biz bu süreçte gerçekleri dile getirmemizin bedeli olarak cezaevinde tutuluyoruz.”

 

Eren, gizli tanık beyanlarına da tepki göstererek, “Ankara Kalesi’ne gitsek oradaki çocuklar bile, ‘Bu ablalar gazetecidir’ der. O yüzden gizli tanığın zaten açık kaynaklarda olan bilgileri aleyhime kullanmasını da kabul etmiyorum. Bu iddianamede o kadar çok gizli tanığa itibar edilmiş ki kesin savlarla hüküm kurulmuş. Biz gazetecilik okurken hukuk dersleri de aldık, iddianamede en temel hukuki kurallar bile yok sayılmış. Gizli tanık hakkımızda eylemlere katılıyor denmiş ama hangi eylemlermiş bunlar hiç sorulmamış” ifadelerini kullandı.

 

Dokuz yıldır gazetecilik yaptığını söyleyen Eren, talimatla haber yaptığı iddialarına ilişkin, “Bir gazeteci haber konusunu gündeme göre belirler” dedi. Eren, üzerine atılı suçlamayı reddetti ve tahliyesini istedi.

 

Eren’in ardından savunma yapan MA muhabiri Hakan Yalçın, “Türkiye ne zaman seçime gitse, gazetecilerin yargılandığı ve adliyelere gidip geldiğini görüyoruz. 11 ayda 34 gazeteci tutuklandı” dedi. Çalıştıkları kurumdan maaş ya da telif ödemesi almalarının suçlamaya delil gösterilmesini eleştiren Yalçın, “Ben gazeteciyim elbette bedava çalışmıyorum” diye konuştu. Üzerine atılı suçlamayı reddeden Yalçın tahliyesini talep etti.

 

Tutuklu gazetecilerden son olarak, 20 Mart 2023’te tutuklanan Yeni Yaşam gazetesi dağıtımcısı Hamdullah Bayram savunma yaptı. Bayram, iddianamede suçlama konusu yapılan para transferleriyle ilgili “Ben gazete dağıtımcılığı yapıyorum. Gazete başına 1,5 TL alıyorum. Sattığım gazetelerin parasını dağıtım şirketinin muhasebecisine gönderdim” dedi. Hakkındaki suçlamayı reddeden Bayram tahliyesini istedi.

 

Dava Temmuz’a ertelendi

Bayram’ın savunmasından sonra duruşmanın geç saate kalmış olması nedeniyle K8Ç4B3L1T5 kod isimli gizli tanığın bu celse dinlenilmeyerek, bir sonraki celse dinlenilmesine karar verildi. Avukatların itirazlarına rağmen mahkeme kararından vazgeçmedi.

 

Tutuklu gazetecilerin savunmalarının tamamlanmasından sonra iddia makamı, kaçma şüphesi ve mevcut delil durumu gerekçesiyle gazetecilerin tutukluluk hallerinin devamını istedi.

 

Ardından tutuksuz sanıklardan Mehmet Günhan, savunma yaptı. Üzerine atılı suçlamayı reddeden Günhan, hakkında verilen adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep etti.

 

Duruşmanın bir güne sıkıştırılması nedeniyle avukat Resul Temur, diğer avukatlar adına da beyanda bulunmak zorunda kaldı.

 

Temur, “Gizli tanığın dinlenilmesine dair talebimiz tam da tutukluluk hallerine ilişkindi. Savcılar uzun bir süredir, ‘Sözde’ ibaresiyle karşıdakini itibarsızlaştırıyor. Sürekli ‘sözde haber’ ve ‘sözde gazeteci’ ibareleri bu dosyanın hukuki değil, siyasi olduğunu ortaya koyan unsurlardan biri. Van’da helikopterden atılan gazetecilerin haberini yapan gazeteciler ile ilgili ilk kez KCK Basın Komitesi ismi geçti. Emniyetin kendi iç eğitimi için hazırladığı broşür vardı, altta MA yazıyordu. Tüm iddialar o broşürden geldi. O iddialar, bu suçlamalara çatı oluşturdu. O gün bugündür bu suçlamalar değişmedi” dedi.

 

MA Muhabiri Cemil Uğur hakkında da benzer suçlamalarla dava açıldığını anımsatan Temur, “Daha sonra verilen Anayasa Mahkemesi (AYM) kararıyla bu haberden gazetecilerin yargılanamayacağına hükmedildi. Bu emsal bir karardır” diye konuştu. Soruşturmanın başlangıç noktasının belirsiz olduğunu söyleyen Temur, müvekkillerinin tahliyesini talep etti.

 

Beyanların ardından duruşmaya, 20 dakika ara verildi.

 

Aranın ardından ara kararı açıklayan mahkeme, Hamdullah Bayram'ın dışındaki tüm tutuklu gazetecilerin tahliyesine karar verdi.

 

Mahkeme, Hamdullah Bayram yönünden dosyanın ayrılmasına ve Şanlıurfa’da devam eden yargılama dosyası ile birleştirilmesine; Zemo Ağgöz ve Mehmet Günhan hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına; MA ve JinNews hakkında soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığının araştırılmasına, gazeteciler Ferhat Çelik ve Sadiye Eser'in tanık olarak dinlenmesine ve gizli tanıdığın da diğer celse dinlenilmesine hükmetti.Dava 5 Temmuz tarihine ertelendi.

Yukarı