Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

UZMAN GÖRÜŞÜ | Deniz Nazlım hakkında açılan "2911" davası

UZMAN GÖRÜŞÜ | Deniz Nazlım hakkında açılan

Avukat Benan Molu tarafından kaleme alınan uzman görüşü, gazeteci Deniz Nazlım’ın avukatı Gulan Çağın Kaleli’nin talebi üzerine hazırlandı

 

Punto24 Bağımsız Gazetecilik Derneği (P24), gazeteci Deniz Nazlım hakkında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 32/1 maddesinde düzenlenen “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere katılarak ihtara rağmen dağılmama” suçlamasıyla açılan ve ilk duruşması 9 Ocak 2024 tarihinde görülen davaya ilişkin bir uzman görüşü hazırladı.

Avrupa insan hakları hukuku ve Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru hukuku üzerine uzmanlaşmış, İstanbul 1 Numaralı Barosuna kayıtlı avukat Benan Molu tarafından kaleme alınan uzman görüşü, gazeteci Deniz Nazlım’ın avukatı Gulan Çağın Kaleli’nin talebi üzerine hazırlandı.

Uzman görüşünün tamamına buradan ulaşabilirsiniz

Gazeteciler Deniz Nazlım, Sibel Yükler ve Yıldız Tar, Diyarbakır’da tutuklanan meslektaşları için 5 Temmuz 2022 günü Ankara’da düzenlenmek istenen bir basın açıklamasına katılmak üzere alana giderken polis tarafından fiziksel şiddet uygulanarak gözaltına alınmış, ifade işlemlerinin ardından aynı gün serbest bırakılmıştı. Nazlım, Yükler ve Tar’ın kendilerine şiddet uygulayan kolluk görevlileri hakkında yaptığı suç duyurusunda takipsizlik kararı veren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, üç gazeteci hakkında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet etmek” şüphesiyle başlattığı soruşturma neticesinde 8 Haziran 2023 tarihinde iddianame hazırlamıştı.

Uzman görüşünde, Deniz Nazlım ve iki diğer gazeteciye yöneltilen suçlama ifade ve basın özgürlüğü ile toplanma ve gösteri özgürlüğünü düzenleyen ve uluslararası hukuk gereği Türkiye için de bağlayıcı olan, başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları olmak üzere uluslararası hukuk ve Avrupa insan hakları hukuku çerçevesinde inceleniyor.

Uzman görüşünde, iddianame savcısı tarafından “kanuna aykırı” olduğu öne sürülen basın açıklamasının tutuklu gazetecilerin durumuna dikkat çekmek amacıyla düzenlenmek istendiği, bunun kamuoyunu ilgilendiren güncel bir konu olduğu vurgulanıyor.

Deniz Nazlım’ın, eyleme katılmak isteyen diğer gazetecilerin veya basın açıklamasını düzenleyen kurumların herhangi bir şekilde şiddete başvurmadığı, şiddeti teşvik edecek veya valilik onayıyla aynı yer ve saatte düzenlenen başka bir eylemi engelleyecek herhangi bir davranışta bulunmadığına dikkat çekilen uzman görüşünde, eylemin neden “kanuna aykırı” olduğunun ve gazetecilere karşı kullanılan gücün gerekli ve orantılı olup olmadığının iddianamede ve olay tutanaklarında yeterli şekilde açıklanmadığı belirtiliyor.

Uzman görüşünde, gazetecilerin ifade ve basın özgürlüğü ile toplanma ve gösteri hakkı kullanımını hedef alan müdahalelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. ve 11. maddesi ile bağlantılı olarak 18. maddesini ihlal edebileceğine dair ciddi endişeler bulunduğuna vurgu yapılıyor. 

TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından Emniyet Genel Müdürlüğüne kolluk görevinin ifası sırasında gazetecilik faaliyeti gerçekleştiren basın mensupları için uygun ortamın sağlanmasına azami özen gösterilmesi ve basın mensupları ile kurulacak ilişkilerde daha özenli bir dil kullanılması yönünde tavsiyede bulunduğunun hatırlatıldığı uzman görüşünde, şu değerlendirmelere yer veriliyor:

“Nazlım, söz konusu eyleme gazeteci meslektaşlarının tutuklanmasını protesto etmek amacıyla katılmıştır. Olay ve yakalama tutanağında geçen ifadeler, Nazlım’ın ve diğer gazetecilerin gazeteci oldukları bilinerek ve gazetecilik faaliyeti yürütmeleri engellenmek istenerek yakalanıp gözaltına alındığı izlenimini uyandırmaktadır.

“Söz konusu eylem için önceden bildirimde bulunulmamış olsa da, bildirim yapılmamış olması, eylemi kendiliğinden ‘kanuna aykırı’ hale getirmemektedir. AİHM kararlarında ve Birleşmiş Milletler’in 37 Numaralı Genel Yorumu’nda da belirtildiği üzere, eylemin yerinin ve saatinin başka bir eylemle çakışması da bu eylemin engellenmesini gerektirmemektedir.

“Burada dikkate alınması gereken en önemli unsur, eylemin barışçıl olup olmadığıdır. Nazlım’ın ve diğer gazetecilerin kamu düzenini bozacak ya da bozmaya elverişli herhangi bir harekette bulunduğunu gösteren somut bir delil bulunmamaktadır. Bu haliyle P24, söz konusu eylemin, 2911 sayılı Kanun uyarınca toplanma ve gösteri hakkının kullanımının engellenmesini gerektirecek bir eylem olmadığı ve kanunilik şartının taşınmadığı görüşündedir.

“DVD izleme ve tespit/teşhis tutanağından ellerini açarak karara tepki göstermek dışında herhangi bir mukavemette ve şiddette bulunmadığı açıkça görülen Nazlım’ın çok sayıda polis tarafından yere yatırıldığı ve ters kelepçelendiği anlaşılmaktadır. Tamamen barışçıl olarak hareket eden bir kişinin bu şekilde bir müdahaleye maruz kalması, gerekli ve orantılı olarak kabul edilemez.

“P24, Deniz Nazlım hakkında açılan bu davanın ve katıldığı eylem nedeniyle yargı tacizine maruz kaldığı düşünülen Nazlım’a ifade ve basın özgürlüğü ile toplanma ve gösteri özgürlüğünü kullanması sebebiyle verilebilecek hapis cezasının, Anayasa ve AİHS’de güvence altına alınan ifade ve toplanma özgürlüğü ile bu hak ve özgürlüklerin siyasi saiklerle sınırlandırılması yasağını ihlal edebileceği görüşündedir.”

 

Yukarı