Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Avukat Benan Molu tarafından hazırlanan uzman görüşünde gazeteci Furkan Karabay hakkında açılan dava uluslararası hukuk ve Avrupa insan hakları hukuku çerçevesinde inceleniyor
Punto24 Bağımsız Gazetecilik Derneği (P24), gazeteci Furkan Karabay’ın, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 6/1 maddesinde düzenlenen “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” ve Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125. maddesinde düzenlenen “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılandığı davaya ilişkin bir uzman görüşü hazırladı.
Avrupa insan hakları hukuku ve Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru hukuku üzerine uzmanlaşmış, İstanbul 1 Numaralı Barosu’na kayıtlı avukat Benan Molu tarafından kaleme alınan uzman görüşü, Furkan Karabay’ın avukatı Enes Hikmet Ermaner’in talebi üzerine hazırlandı.
Karabay, 27 Aralık 2023 tarihinde Gerçek Gündem haber sitesinde yayımlanan “Mafya davasında rüşvet kavgası tutanaklarda: Polis nereye bıraktıysa oradan aldı, konuşursam çarşı pazar karışır” başlıklı haberi ve yine aynı tarihte X sosyal medya platformunda yaptığı “Anayasa’yı ihlal eden 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinden olan Murat Bircan bir zamanlar AKP’den Samsun Milletvekili aday adayıydı” paylaşımı nedeniyle 29 Aralık 2023 tarihinde İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından“terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Karabay, tutukluluğuna yapılan itiraz sonucu 8 Ocak 2024 tarihinde haftada bir gün karakolda imza verme yükümlülüğü ve yurt dışına çıkış yasağı ile tahliye edilmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 18 Ocak 2024 tarihinde düzenlenen iddianamede, Karabay’ın söz konusu haber ve sosyal medya paylaşımı suçlamaya delil olarak gösterildi. İddianamede, “PKK/KCK ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütleri ve bir çok çıkar amaçlı suç örgütüne yönelik çok sayıda operasyon yapılan ve bu örgütlere yönelik kararlı bir mücadele yürütülen İstanbul Adliyesi'nin Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan Şaban Yılmaz, İstanbul Adalet Komisyon Başkanlığı görevini yürütmüş olan Okan Albayrak ve Terör kovuşturmalarına bakmakla görevli 13. Ağır Ceza Mahkemesi Üye Hakimi Murat Bircan’ın ismen böyle bir itham ve algı ile paylaşılmasının bu örgütlere karşı kendilerini hedef göstermekten başka bir amaca hizmet etmeyeceğinin aşikar olduğu, bu haliyle şüphelinin terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme suçunu işlediği, ayrıca şüphelinin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın yazmış olduğu dilekçeyi de haber içeriğinde geçirerek rüşvet alındığı yönünde algı oluşturmak maksadıyla somut ithamlarda bulunduğu bu cihetle şüphelinin bu eyleminin de şeref ve saygınlığı rencide edecek nitelikte olmasından ötürü kamu görevlisine karşı görevinden ötürü alenen hakaret suçuna vücut verdiği ve şüphelinin bu haliyle üzerine atılı terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek ve kamu görevlisine görevinden ötürü alenen hakaret suçlarını işlediği anlaşılmakla…” ifadelerine yer verildi.
Davanın ilk duruşması 16 Mayıs 2024 günü görüldü. Karabay’ın yurt dışı çıkış yasağının devamına karar veren mahkeme, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar verdi.
Karabay’ın 2 Temmuz 2024 tarihinde görülen ikinci duruşmasında Avukat Enes Hikmet Ermaner tarafından dosyaya sunulan uzman görüşünde, gazeteciye ifade ve basın özgürlüğünü kullanması sebebiyle verilebilecek hapis cezasının, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğü ile bu hak ve özgürlüklerin siyasi saiklerle sınırlandırılması yasağını ihlal edebileceği vurgulandı.
Karabay’ın haberinde ve tweetinde söz konusu hakim ve savcıya karşı herhangi bir nefret, kin ya da şiddete teşvik bulunmadığına dikkat çekilen uzman görüşünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları uyarınca, sadece hakim ve savcının isminin açıkça geçtiği bir haber yapılması ve tweet atılmasının, “hedef gösterme” suçunun unsurlarının oluşması için yeterli olmadığı tespitine yer veriliyor:
“Söz konusu haber, yargıdaki rüşvet iddialarına ilişkindir. Karabay, haberini, duruşma tutanaklarını ve başsavcı İsmail Uçar’ın 5 Eylül 2023 tarihinde Hakimler Savcılar Kurulu’na gönderdiği mektubu temel alarak, kendi yorumlarını katmadan yazmıştır. Aynı şekilde, davaya konu tweet, yalnızca hakim Murat Bircan’ın AKP’den milletvekili adayı olduğunu hatırlatmaktadır ki söz konusu tweet, Bircan’ın üyesi olduğu heyet tarafından Can Atalay hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmamasına ilişkin başka bir haber alıntılanarak atılmıştır. Kaldı ki, bu haber ve tweette yer alan bilgiler, ilk kez Karabay tarafından dile getirilmiş değildir. Karabay ve avukatı tarafından 16 Mayıs 2024 tarihli ilk duruşmada da belirtildiği üzere, bu konu kamuoyu tarafından önceden bilinmektedir ve gerek haber sitelerinde, gerek televizyon programlarında gerek sosyal medyada oldukça tartışılmıştır. Dahası, bir kişinin ne şekilde tahliye edildiği ya da bir mahkeme kararını uygulamayan bir hakimin hangi siyasi partiye mensup olduğu, Anayasa’nın 36. maddesi ile AİHS’nin 6. maddesi altında düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlalini oluşturabilecek bir durumdur.”
Uzman görüşünde, Karabay’ın “kamu görevlisine hakaret” suçundan da cezalandırılmak istenildiği ancak, ifade ve basın özgürlüğü sınırları içerisinde kalan değerlendirmeler dışında, hakim/savcıların şeref ve saygınlıklarını zedeleyecek ifadeler bulunmadığına, dolayısıyla bu isnat yönünden de suçun unsurlarının oluşmadığına dikkat çekildi:
“Suçun unsurları oluşmamasına rağmen Karabay, 29 Aralık 2023 – 8 Ocak 2024 tarihleri arasında özgürlüğünden alıkonulmuş, 8 Ocak 2024 – 1 Şubat 2024 tarihleri arasında yurtdışına çıkışı yasaklanmış ve imza atma adli kontrol tedbiri getirilmişti. Dahası, Karabay hakkında bir yıldan üç yıla ve üç aydan iki yıla kadar hapis cezası istenmektedir. Bu durum, gazetecilerin ‘bekçi köpeği’ rolü ile bağdaşmamakta ve ifade ve basın özgürlüğü ile kamu görevlilerinin güvenliği arasında adil bir denge gözetilmediğini göstermektedir.
“AİHM’nin hiç tutuklanmamış ve yalnızca para cezası ile cezalandırılmış gazetecilere yönelik müdahaleyi dahi orantısız ve caydırıcı bulduğu düşünüldüğünde, P24, Karabay’ın herhangi bir nefret söylemi, saldırı ya da şiddete teşvik içermeyen tweeti nedeniyle tutuklanmasına yol açan ve bir yıldan üç yıla ve üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması riskini taşıyan bu müdahalenin kanunilik şartını taşımadığı ve demokratik toplumda gerekli ve orantılı bir müdahale olarak kabul edilemeyeceği görüşündedir.
“AİHM ve yerel mahkeme kararları ışığında P24, Furkan Karabay hakkında açılan bu davanın ve tutuklama kararının ve yaptığı haber ile attığı tweet nedeniyle yargı tacizine maruz kaldığı düşünülen Karabay’a ifade ve basın özgürlüğünü kullanması sebebiyle verilebilecek hapis cezasının, Anayasa ve AİHS’de güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğü ile bu hak ve özgürlüklerin siyasi saiklerle sınırlandırılması yasağını ihlal edebileceği görüşündedir.”
Uzman görüşünün tam metnine buradan ulaşılabilir.