Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Altı gazeteciye “örgüt üyeliği” suçundan verilen cezaların bozulmasına hükmeden Yargıtay’ın Mart ayında aldığı karar Haziran ayında açıklandı
CANSU PİŞKİN
Kamuoyunda “FETÖ medya yapılanması davası” olarak bilinen davaya ilişkin temyiz incelemesini Mart ayında tamamlayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 26 sanıklı davada 17 gazeteci hakkında verilen hükümleri onadı, sekiz gazeteci hakkındaki hükümlerin ise bozulmasına karar verdi.
Mayıs ayında Yeni Şafak gazetesi tarafından duyurulan karar, 8 Haziran 2020 tarihinde UYAP’a yüklendi.
Kararın tam metnine bu bağlantıdan erişilebilir.
Daire, 16 Mart 2020 tarihinde oybirliğiyle aldığı kararda, sanıklar Abdullah Kılıç, Bayram Kaya, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Cuma Ulus, Davut Aydın, Habip Güler, İbrahim Balta, Büşra Erdal, Hüseyin Aydın, Muhammed Sait Kuloğlu, Murat Aksoy, Erkan Acar, Mutlu Çölgeçen, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç ve Ufuk Şanlı hakkında verilen hükümleri onadı. Kararda, “vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu” söylendi.
“Örgüt üyesi olarak kabul edilmelerine yeterli değil”
Gazeteciler Ahmet Memiş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız hakkında ise “örgüt üyeliği” suçundan verilen hükümleri bozan Yargıtay, sanıkların suça konu eylemlerinin örgüt üyesi olarak kabul edilmelerine yeterli olmadığını söyledi.
Yargıtay, sanıkların eylemlerinin örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir şekilde örgütsel faaliyetlerde çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk içermemesi nedeniyle eksik araştırma yapıldığını belirterek, hükümlerin bozulmasına karar verdi: “FETÖ/PDY yapılanmasının suç tarihinden sonra gerçekleştirdiği eylemler ve ülkemizde yaşanan darbe teşebbüsü sonrasında yapılan adli soruşturmalarda örgüt ve mensupları ile ilgili çok sayıda delil elde edilmiş olması, ByLock gibi özel haberleşme ağının kullanıldığının ortaya çıkması, bazı sanıklar hakkında itirafçı sanık beyanları ile tanık ifadelerinin bulunması ve bu delillere ilişkin UYAP örgütlü suçlar soruşturma bilgi bankası oluşturulmuş olması karşısında; ilgili yerlerden araştırma yapılarak, temin edilecek delillerin duruşmada tartışılması suretiyle, tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilerek, sanıkların eylemlerinin örgüt üyeliği suçunu oluşturmaması halinde, örgüte yardım vasfında olup olmadığı tartışılarak, hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırmayla...”
Ali Akkuş’un tahliyesine karar verilirken 6 gazetecinin tahliye talebi reddedildi
Daire, Ali Akkuş hakkında kurulan hükmün bozulmasına da karar verdi. Kararda, “FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün başlangıçta bir ahlâk ve eğitim hareketi olarak ortaya çıktığı ve kriminalize oluncaya kadar sanığın bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilemeyeceği” değerlendirildi.
Kararda şu ifadelere yer verildi: “Sanığın FETÖ/PDY ile irtibatlı olan yapıda uzun süre çalıştıktan sonra, bu oluşumun bir terör örgütüne dönüştüğünü öğrendiğinde ayrılma iradesini ortaya koyduğunu savunması karşısında; savunmaya yönelik delillerin değerlendirilip, varlığı iddia edilen ses kayıtları araştırılarak, göstermiş olduğu tanıklar huzurda dinlenerek, ayrıca Zaman gazetesinden ayrıldıktan sonra örgütle iltisaklı kurumda çalışmadığını ısrarlı şekilde savunması karşısında, bu hususun tereddüte yol açmayacak şekilde tespit edilerek, bundan sonra TCK 30. Madde hükmünün koşulları tartışılmak suretiyle, hukuki durumunun tespiti yerine yazılı olduğu şekilde eksik araştırma ile karar verilmesi...”
Yargıtay, Akkuş’un, yurtdışına çıkış yasağı ile tahliyesine karar verirken hükmü bozulan Ahmet Memiş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ın tahliye taleplerini ise reddetti.
Yargıtay, “örgüte yardım” suçundan hüküm giyen Atilla Taş’ın eylemlerinin ise “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçlarını oluşturduğunu belirtti.
Dosya yeniden yargılama için İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Ne olmuştu
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “FETÖ medya yapılanmasında” yer aldıkları iddiasıyla yargılanan 26 gazeteciden 23’ü, 8 Mart 2018 tarihli karar duruşmasında “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan hapse mahkûm edilmişti. Bir sanık hakkında beraat kararı veren mahkeme, davanın diğer iki sanığı Atilla Taş ve Murat Aksoy’u ise “üye olmamakla birlikte örgüte yardım” suçundan hapis cezasına çarptırmıştı. Mahkeme, dava kapsamında yargılanan 19 gazetecinin hükümle beraber tutukluluk hâllerinin devamına karar vermişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin 22 Ekim 2018 tarihinde istinaf taleplerini esastan reddetmesi üzerine Taş ve Aksoy, beş yılın altında ceza almış olmaları nedeniyle temyiz yolu kapalı olduğundan cezalarının kalan kısmının infazı için 2018’in Kasım ayında cezaevine girmişlerdi.
İstinaf aşamasının ardından Yargıtay’a gönderilen dosya ile ilgili 10 Aralık 2018 tarihinde tebliğnamesini sunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, cezaların onanması yönünde görüş bildirmiş ve 31 Ocak 2019 tarihinde dosyayı Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne göndermişti.